En Güncel Film Önerileri https://tuyann.com Sun, 09 Oct 2022 15:02:57 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.9.9 https://tuyann.com/wp-content/uploads/2020/06/cropped-favicn1-32x32.jpg En Güncel Film Önerileri https://tuyann.com 32 32 Andropoz Dizi İncelemesi ve Konusu, Oyuncuları – Netflix https://tuyann.com/andropoz-dizi-incelemesi-ve-konusu-oyunculari-netflix/ https://tuyann.com/andropoz-dizi-incelemesi-ve-konusu-oyunculari-netflix/#respond Sun, 09 Oct 2022 15:02:49 +0000 https://tuyann.com/?p=5045 Andropoz Dizi İncelemesi ve Konusu, Oyuncuları – Netflix Netflix’in bir başka Türk yapımı içeriği Andropoz oldukça ses getirdi. Bu içeriğimizde Andropoz dizi incelemesi, Andropoz dizi konusu ve Andropoz dizi oyuncuları yer alıyor. Andropoz Dizi Konusu Andropoz dizisinde 50li yaşlarına gelmiş olan Yusuf’un zamandan ve hayattan şikayetlerini görüyoruz. Saç rengini değiştirip bir imaj değişikliği yapıyor ve […]

The post Andropoz Dizi İncelemesi ve Konusu, Oyuncuları – Netflix appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
Andropoz Dizi İncelemesi ve Konusu, Oyuncuları – Netflix

Netflix’in bir başka Türk yapımı içeriği Andropoz oldukça ses getirdi. Bu içeriğimizde Andropoz dizi incelemesi, Andropoz dizi konusu ve Andropoz dizi oyuncuları yer alıyor.

Andropoz Dizi Konusu

Andropoz dizisinde 50li yaşlarına gelmiş olan Yusuf’un zamandan ve hayattan şikayetlerini görüyoruz. Saç rengini değiştirip bir imaj değişikliği yapıyor ve daha genç bir görünüm elde ediyor böylece. Bunun yanı sıra sürekli zamanı kendisini öldürmek isteyen bir katil olarak tasvir ederek, hayatta aslında ne yapmak istediğini düşünüp içsel bir arayışa sürükleniyor gibi. Zaten hayatında yapmak istediği ve önce kendisiyle başladığı değişimler çevresi tarafından yanlış anlaşılıyor. Onun bu yeni halinden dolayı kendisinin bir hastalığı olduğunu düşünen ailesiyle birlikte birtakım olayların gelişimine şahitlik ediyoruz. Andropoz sadece bu Andropoz üzerinden gitmiyor ve hemencecik olaylar farklı şekilde farklı karakterlerin üzerinde şekillenerek başka bir boyuta taşınıyor.

Dizi Engin Günaydın’ın imzasıyla zaten beklendiği gibi komediyi içinde bol bol barındırıyor ek olarak dram ve gerilim diyebileceğimiz ögeleri içinde barındırıp harmanlıyor.

Andropoz Dizi İncelemesi:

Andropoz dizisi Netflix’te ya da TV’de gördüğümüz Türk dizilerinden farklı bir yapım diyebiliriz. Bazı şeylerin absürt olduğunu görmezden gelirsek bir oturuşta merakla izlenebilecek bir Türk yapımı olduğunu söylemekte zarar yok. Öncelikle dizinin işlenişi başta sanki sadece Engin Günaydın’ın hayat verdiği Yusuf karakterinden olacak gibi görünse de bu çarçabuk değişiyor. Birçok karakterin olay örgüsüne dahil olmasıyla ve izleyiciyi kasmadan, zorlamadan kendini izletiyor.

Hikayesinde dizinin absürt şeyler dışında herhangi bir sorun yok. Yeri geliyor güldürüyor yeri geliyor anlam veremediğiniz bir gerginliği tırmandırıyor ancak bu çok büyük değil. Engin Günaydın, ekranlarda fazla görmediğimiz ancak gördüğümüz zaman keşke daha çok projede yer alsa dediğimiz oyunculardan birisi. Böylece 6 bölümlük Andropoz ile onu ekranlarda görmek oldukça keyifliydi.

Öte yandan dizide en çok konuşulan ve tartışılan isim Tamer Karadağlının oyunculuğuyla ilgili konuşmak gerekiyor. Kendisi role girmiş ancak biraz zorlama olsa da oynadığı karakter yüzünden pek de sırıtan bir oyunculuk yok. Öncelikle kendisinin sosyal medya mahkemelerindeki imajını biliyoruz ve bu rolü kabul etmesi de aslında biraz kendisi için zor. Yine de bu rolü almış ve çatır çatır oynamış diyebilirim.

Tamer Karadağlı varsa izlemem diyenler muhtemelen ne Netflix’in umurunda ne de senaryoyu yazan Engin Günaydın’ın. Eklemeye gerek yok ancak bizim de Tamer Karadağlı var, bunu izleyip bir de yazmışsınız diyecek birisi varsa bizimde umurumuzda değil.

Genel anlamda oyuncu kadrosu olarak geniş, hikaye olarak zengin ve farklı bir içerik sunuyor Andropoz dizisi. Bu güzel hikayeye Taylan Biraderlerin yorumu ve dokunuşları eklendiğinde akıp giden bir altı bölüm ortaya çıkıyor. İzlemeyi düşünenler için Andropoz dizisini tavsiye ediyoruz!

Not: Dizi henüz çok yeni olduğu için inceleme ve konu kısmını çok uzatmadan spoilersız bir şekilde hazırladık.

Andropoz Dizi Oyuncuları:

Andropoz dizisinin oyuncu kadrosunun genişliğinden bahsetmiştik şimdi kimler var ve ne yapmışlar bakalım!

Engin Günaydın: Yusuf
Tamer Karadağlı: Halit
Derya Karadaş: Meryem
Şebnem Hassanisoughi: Fadime
Turgut Tunçalp: Mahmut Timuçin
Gülçin Santırcıoğlu: Şahinde

Yönetmen: Taylan Biraderler
Senarist: Engin Günaydın
Tür: Dram/Komedi

 

The post Andropoz Dizi İncelemesi ve Konusu, Oyuncuları – Netflix appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
https://tuyann.com/andropoz-dizi-incelemesi-ve-konusu-oyunculari-netflix/feed/ 0
House of the Dragon 7.bölüm incelemesi: Serinin En İyi Bölümlerinden! https://tuyann.com/house-of-the-dragon-7-bolum-incelemesi/ https://tuyann.com/house-of-the-dragon-7-bolum-incelemesi/#respond Mon, 03 Oct 2022 06:07:00 +0000 https://tuyann.com/?p=5033 House of the Dragon 7.bölüm incelemesi: Efsaneler efsanesi bir bölümle House of the Dragon, şimdiye kadar Game of Thrones dahil olmak üzere, serinin en iyi bölümlerinden birine imza attı. Dizinin 7.bölümü tekrar tekrar izlenecek ve klasikleşecek bölümlerden birisi olacak. Serinin gidişatıyla ilgili güzel detayların bu defa iyi bir şekilde işlenmiş olması adeta serinin geleceğinden endişe […]

The post House of the Dragon 7.bölüm incelemesi: Serinin En İyi Bölümlerinden! appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
House of the Dragon 7.bölüm incelemesi:

Efsaneler efsanesi bir bölümle House of the Dragon, şimdiye kadar Game of Thrones dahil olmak üzere, serinin en iyi bölümlerinden birine imza attı. Dizinin 7.bölümü tekrar tekrar izlenecek ve klasikleşecek bölümlerden birisi olacak. Serinin gidişatıyla ilgili güzel detayların bu defa iyi bir şekilde işlenmiş olması adeta serinin geleceğinden endişe duyan hayranların içine su serpti.

Şimdiye kadar dizinin gidişatı yavaş-hızlı olarak değişip duruyordu. Neredeyse her bölümde zaman atlaması yaşadığımız için karakterlerin arasındaki diyalog ve ilişki bazen biraz havada kalıyordu. Yine tüm bunlara rağmen House of the Dragon harika bir dizi olma yolunda ilerlemişti ve 7.bölümüyle bunu kanıtladı.

7.Bölümde birçok şey gördük ancak artık safların belirlendiğini, “ejderhaların dansına” giden yolun çizildiğini tam anlamıyla sundular. Dizi hakkında kitaplardan yorumlamalar ve tahminlerde bulunmuyoruz. Kitaplarda okuduklarımızı teori gibi sizlerle paylaşmıyoruz ki bunu biliyorsunuz zaten. Ancak bazı noktalarda bizde ister istemez kitaplardaki ve dizideki gidişatı birlikte yorumluyoruz.

Biz şovu ayrı olarak ele almaktan yana olsak da Martin hayattayken onun kaleminden olabildiğince yararlanılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda 6.bölüm endişelere sebep olmuş ve bildiğiniz gibi “Martin’in taslağı tam olarak takip ediliyor mu?” demiştik. Evet dizide zaman atlamalarıyla oyuncuların değişeceğini falan zaten herkes biliyor. Ancak aradaki boşlukta karakterlerin derinliğini yitirmek ve kopmalar olabiliyor.

6.bölümde buna biraz şahit olduk ve incelememizde bahsettiğimiz gibi bir bölümlük karakterlerin olmasını pek hoş karşılamadık. Martin’in taslağı meselesini hatırlatacak olursak, Game of Thrones final sezonundan önce serinin yaratıcısı George R.R. Martin, “Benim taslağımı takip etmiyorsunuz!” diye bir çıkış yapmıştı HBO ve yazarlara. Bu bölümdeyse bambaşka bir yere geldi dizi ve şimdi artık eminiz ki neyi ne için yaptıklarını biliyorlar.

House of the Dragon 7.bölümüyle sezonlar boyu sürecek macerayı adeta yenice başlatmış oldu.

House of the Dragon İncelemesi: Bölüm 7

House of the Dragon, Laena Velaryon’un cenaze sahnesiyle açılış yaptı. Bu kısımları çok kısa tutmayarak, karakterlerin birbirlerine bakışlarıyla, diyaloglarıyla aralarındaki ilişkiyi tekrardan tanıtmış oldular. Öte yandan zaten bu cenaze sonrasında Prenses Rhaenyra ve amcası Daemon Targaryen’ın tekrardan yakınlaştığını gördük.

Rhaenyra’nın Daemon’a ilgisini zaten biliyorduk ve ilgisinin bir karşılığı vardı ancak mevcut durumda bu ikilinin arasındaki birleşmenin aynı zamanda politik faydaları da görünüyor. Laenor Velaryon ve Rhaenyra Targaryen, hanelerine ve diyara karşı olan sorumlulukları neticesinde evlenmiş bambaşka insanlar. İkisi de serbest bir şekilde kendi eğilimleri doğrultusunda seçimler yaptılar.

Evlilik sadece diyarın geleceği ve hanelerinin geleceği için yapılmış bir formaliteydi. Ancak ortada görünen apaçık bir şey var, bunu kralda biliyor, Corlys Velaryon ve hiç olmamış kraliçe eşi de biliyor. Bunu Prensesin şu anki ve gelecekteki düşmanları da biliyor.

Prenses Rhaenyra’nın çocukları ne Velaryonlara ne de Targaryenlere benzemiyor. Bu çocukların babalarıyla ilgili olan şaibe ortada. Bu açıdan Laenor Velaryon’un ortalarda pek görünmeyip kendi keyfini çatması ve bu ithamlarla, düşmanlarla yapılan akıl savaşında Rhaenyra’nın tek bırakılmasını görmüş oluyoruz. Bu sebepleri ortaya koyduğumuz zaman Rhaenyra’nın amcası Daemon ile olan yakınlığının getireceği siyasi güç onun gelecekte işine yarayacak ve kendisi de bunun bilincinde.

Bu bölümün şüphesiz en çarpıcı yeri, Rhaenyra ve Daemon birlikteyken yaşanan olay. Aemond Targaryen’ın ejderhası olmadığı için maruz kaldığı şakalara geçtiğimiz bölümde tanıklık etmiştik. Aemond ise bir ejderha istemeye devam ediyordu ve geçen bölümde de ejderhaların yanına gitmiş ve kaçmıştı.

-“Gözünü kapaması gerekecek ben bilirim.”

House of the Dragon evreninde yaşayan en büyük ejderha olan Vhagar ile başarılı bir şekilde iletişim kuran Aemond’un onun üzerinde gökyüzünde süzüldüğünü gördük. Bu sahneyi kısa tutmamış olmaları ayrıca hoşuma gitti. Vhagar’ın uçuşu oldukça epik bir sahneydi. Geleceğin habercisi olan bu uçuşun bitiminde, Daemond’ın kızları, annelerinin ejderhalarını çaldıkları gerekçesiyle Aemond ile bir kavgaya tutuşuyorlar. Bu kavga kısa sürede büyüyor.

Aemond yaşça büyük olmanın avantajıyla bu çocuk kavgasında üstünlük kursa da bu kavgada bir gözünü kaybediyor ve böylece ejderhaya sahip olmanın bedelini ödemiş oluyor diyebiliriz. Bu çocukların kavgası, gelecekte olacakların habercisi diyebiliriz.

Bu sahnelerle Prensesin çocuklarının meşruluğunun sorgulandığını gördük. Öte yandan bunun herkes tarafından tahmin edilebilir olduğunu Aegon’dan dinlemiş olduk ki Kralın tüm bu olanlara gözünü kapayıp kızını desteklemeye devam etmesi, ailesinin kendisinden sonra büyük bir savaşa tutuşmaması için çabalarını bir kez daha gördük.

Ancak bu bölümle birlikte safların tamamen belirlenmeye başladığını artık Alicent ve Rhaenyra arasındaki soğukluğun yerini bir savaşa bıraktığını biliyoruz. Üstelik, Aemond’un piç olarak nitelendirdiği çocuklarla kavgasının, gelecekte tekrar yaşanacağını da biliyoruz. Kısacası 7.bölüm hikaye olarak harika ve ilmek ilmek işlenmiş bir bölümdü.

Viserys’in kendisinden sonra yaşanabilecek bir savaşı önlemek için hanesini birleştirme çabalarını bir kez daha gördük. Zaten kendisinin verdiği kararlar ve kurduğu cümlelerden her seferinde fazla iyi niyetli bir kral olduğunu dile getiriyoruz. Ayrıca kraliçeye eski karısının adıyla seslendiği sahnede Viserys’in sonlarına geldiğimizi bize hissettirdi.

Tahttan daha büyük pay için yapılan politik oyunlara döndüğümüzde Otto’nun tekrardan kral eli olduğundan bahsetmiştik. Ancak kendisi Vhagar’ın torunu Aemond’a katılmasından son derece memnun ve bir göze karşılık Vhagar takasından kazançlı olduklarını dile getiriyor. Criston Cole ise gelecekte oynayacağı büyük rolü şimdiden üstlenmeye başlıyor gibi görünüyor.

Criston Cole bu bölümde pek aktif olmasa da Alicent’i kayıtsız şartsız dinlemeye hazır olmasından dolayı bölüme biraz hareket katmayı başardı ancak Daemon Targaryen ile birlikte önü kesilmiş oldu. Daemon ve Prensesin gizli evlilikleri için yapılan küçük oyunda oldukça güzeldi ancak tahmin edilebilir bir şeydi. Bununla ilgili pek yorum yapmaya gerek yok. Şimdilik, ejderhaların dansı için bu evlilikle her şeyin hazır hale geldiğini söyleyebiliriz.

House of The Dragon Dizi Yorumu: Bölüm 7

Bölümün yönetmeni Miguel Sapochnik’in çekmeyi sevdiği tarzda karanlık bir bölümü izledik. Bunun teknik bir sorun olmadığını yönetmenin tarzı olduğunu biliyoruz. Bu bölüm nazarında Miguel’in çekim tarzı beni endişelendirmedi çünkü 7.bölüm yönetmenlik olarak harikaydı. Üstelik “Piçlerin Savaşı” bölümüne imza atan bu yönetmenin 8.sezonda o kadar karanlık bir bölüm çekmesinin ardında başka sebepler yatıyor. HBO akıllanmıştır diye düşündüğümden Miguel’in bize ileride harika savaş sahneleri izletmesini umarken, “Miguel biraz karanlık yap, bütçe yetmeyecek.” demelerinden de çekinmiyor değilim. Her neyse dizi yönetmenlik ve görsel boyutta güzel bir bölüme imza attı zaten yukarıda bahsettiğim gibi dizinin bu bölüm için yazılan hikayesi de ilmek ilmek işlenmiş ve harika oturtulmuştu.

Önümüzde sezonun son bölümleri bizi bekliyor ve muhtemelen bu bölüm gibi çarpıcı bir bölümü daha izleyeceğiz. HBO’nun kesenin ağzını daha da açtığını tahmin ettiğim bir bölüm daha izleyecek gibiyiz.

The post House of the Dragon 7.bölüm incelemesi: Serinin En İyi Bölümlerinden! appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
https://tuyann.com/house-of-the-dragon-7-bolum-incelemesi/feed/ 0
Blonde Film İncelemesi: Konusu ve Oyuncuları https://tuyann.com/blonde-film-incelemesi-konusu-ve-oyunculari/ https://tuyann.com/blonde-film-incelemesi-konusu-ve-oyunculari/#respond Sat, 01 Oct 2022 07:40:09 +0000 https://tuyann.com/?p=5024 Blonde Film İncelemesi: Konusu ve Oyuncuları Tuyann.com Marilyn Monroe’nun hayatından uyarlanan Blonde filmi incelemesine hoş geldiniz. Birçok kişi şu an bu yazıyı “bu filmi herkes ağır eleştiriyor burada neler var bakalım” diye okuyacak ve bende bu konudaki beklentilerinizi karşılayacak bir yazıyı kaleme almış olacağım. Biz film incelemeleri yaparken, filmlerin birçok noktasına değiniriz ancak bizim en […]

The post Blonde Film İncelemesi: Konusu ve Oyuncuları appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
Blonde Film İncelemesi: Konusu ve Oyuncuları Tuyann.com

Marilyn Monroe’nun hayatından uyarlanan Blonde filmi incelemesine hoş geldiniz. Birçok kişi şu an bu yazıyı “bu filmi herkes ağır eleştiriyor burada neler var bakalım” diye okuyacak ve bende bu konudaki beklentilerinizi karşılayacak bir yazıyı kaleme almış olacağım. Biz film incelemeleri yaparken, filmlerin birçok noktasına değiniriz ancak bizim en önemli çizgimiz sinemadır. Blonde eleştirisi bütün olarak düşünebileceğiniz bir yazı ancak yine de öncesinde Blonde film konusu ile başlayacağım. Arkasından Blonde film incelemesi, Blonde film oyuncuları ve Blonde film yorumu yer alacak.

Blonde Film Konusu

Blonde filmi konu olarak Marilyn Monroe’nun hayatından uyarlanıyor ancak hayatının tamamını ele almıyor. Yine de Marilyn Monroe ikonunun yaşamına geniş bir yer verdiğini söyleyebilirim. Aslında yeni filmlerde konularını anlatmadan incelememizi yapıyoruz ancak bu film bir istisna. Çünkü Blonde filmi bir biyografi değil, bir belgesel hiç değil. Blonde filmi zaten Marilyn Monroe’nun hayatını kurgulamış aynı adlı romandan uyarlanıyor sinemaya.

Böyle olunca doğal olarak daha çok kurgu işin işine girmiş oluyor. Filmde şüphesiz geçmişin, bugünün ve yarının ikonu yediden yetmişe bilinen Marilyn Monroe’nun çocukluğuyla başlıyoruz. Burada yukarıda dediğim gibi yönetmen geniş bir yer vermiş Norma Jeane’in hikayesine. Norma olarak çocukluğuna yolculuk ettiğimiz Marilyn Monroe’nun travmalarını ve hayatı boyunca eksikliğini yaşadığı duyguların temellerine iniş yapıyoruz. Norma’nın babası yok ve annesi bu durum yüzünden psikolojik olarak çökmüş durumda. Şayet kendisi de bu durumdan daha küçük bir çocukken etkileniyor ve sorunlu bir annenin elinde olmanın gerilimini yaşatıyor film.

blonde-film-konusu

Sonrasında atlanmamasını umduğum ancak atlanmış olan bir bölümün başına tanıklık ediyoruz. Marilyn Monroe’nun yetimhaneye verilmesinden sonra filmde bir zaman atlaması gerçekleşiyor ve Hollywood’da şöhret basamakları için nelere katlandığını görmeye başlıyoruz.

Bir baba figürünün eksikliğinin onun üzerindeki travmalarını, sevgi arayışı ve erkeklerin sürekli ondan faydalanmaya çalışmasını görüyoruz. Hayat mücadelesinde Marilyn Monroe için kaba tabirle neredeyse herkes tarafından sömürüldüğünü görüyoruz. Zaten “Sarışın Bomba” olarak Hollywood’da yükselen Monroe, dönemin en büyük seks sembollerindendi. Filmde bunu açık açık gözler önüne seriyor.

Buradan sonrası seyir zevkini bozacak spoiler olabileceği için konuyu kesiyoruz ve esas önemli kısım olan inceleme bölümüne geçiyoruz.

Blonde Film İncelemesi

Blonde filminin hikayesini yorumlayacak olursam birazcık şaşırdığımı söylemem lazım. Bu hikayenin kötü işlenmesinden ya da yönetmenin anlatımından kaynaklı bir şey kesinlikle değil. Ortadaki hikayeyi filmin yönetmeni Andrew Dominik mükemmel işliyor. Şaşırdığım nokta Marilyn Monroe gibi bir ikonun bu kadar güçsüz olması. Evet Marilyn Monroe gerçekten zor bir hayat yaşadı ancak yaşadığı dönemden bugüne kadar hala ikon bir isim. O dönemde Marilyn Monroe’nun resmen sömürüldüğünü söylersek yalan olmaz. Çünkü hem seks sembolü olarak ön plana çıkıyor hem de hayatına girip çıkan insanların ondan faydalanma biçimi de bir sömürü. Bunda zaten hemen hemen herkes aynı fikirde ve bu film içinde bu durum geçerli. Bu filmde Norma ve onun yarattığı Marilyn Monroe’nun farkını görebiliyoruz.

Norma, daha basit ve düzgün bir yaşam istiyor ve travmalarından dolayı oldukça zayıf diyebiliriz. Norma Jeane olduğunda daha farklı bir kadın olan Monroe, filmde özellikle entelektüel ve etik yönlerden ön plana çıkıyor. Daha duru bir yaşam tarzını benimsemek istiyor ve normal bir insan olmayı diliyor. Hayatındaki insanlardan ve bu ortamlardan kurtulmak isteyen birisi ancak yeni kimliği olan Marilyn’den de kurtulmak istiyor çünkü olmak istediği kişi o değil.

Marilyn Monroe ise onun tam olarak işini yapamayan kalkanı, şov dünyasına çıkarttığı başka bir benliği gibi adeta. Ancak bu iki benlik arasındaki net farkları görsek de Marilyn yine güçlü bir karakter olarak karşımıza çıkmıyor. Bence gerçekte Marilyn güçlü bir figür olmalı ancak bu noktada fazla durmak istemiyorum.

Tam olarak hakim olmadığım Marilyn Monroe’nun hayatının detaylarıyla ilgili birçok belgesel, kitap, yazı mevcut. Bana kalırsa Marilyn Monroe’nun hayatını detaylı bir şekilde doğrulanmış şekilde öğrenmek isteyenler bu kanıtlı şeylere bakmalı. Çünkü Blonde filmi bir belgesel değil bir uyarlama.

blonde-film-incelemesi-konusu-oyunculari

Blonde Analizi: Yönetmen Andrew Dominik

Filmin yönetmen koltuğunda oturan Andrew Dominik hakkında söyleyebileceğim çok şey var ancak kesin bir şey var ki bu adam film çekmeyi iyi biliyor! Blonde, sarsıcı, etkileyici ve kimi zaman insanı yorabilen bir film olmasına rağmen yönetmenin anlatım dili harikaydı. Çekim tekniklerinden bahsetmek ne kadar doğru bilmiyorum ancak ben Andrew Dominik’i çok özgüvenli buldum bu filmde.

Yönetmenin özgüvenine değinmişken, anne karnındaki bebek sahneleriyle bir özgüven patlaması yaşadığını görüyoruz ki bu sahnelerin filme iyi kötü yedirilmiş olması durumu kurtarmaya yetiyor diyelim.

Kürtaj sahnelerinin uzun olması filmin kötü bir yanı. Zaten film bazı kısımlarda gereksiz uzuyor ancak genel anlamda filmin yapısında bir bozukluk oluşturmuyor. Ama söylemeden geçmeyeceğim, Marilyn Monroe’nun ilk evliliği ve yetimhanede yaşadıklarına değinilmesi, bu uzun sahnelerin kısaltılmasıyla belki biraz mümkün olabilirdi.

Filmin bazı kısımlarını renkli bazı kısımlarını siyah beyaz izliyoruz. Benim gibi siyah beyaz filmleri sevenlerdenseniz ayrı bir seyir zevki tadacaksınız. Bir yandan da Marilyn Monroe efsanesinin yer aldığı filmin bazı bölümlerinin siyah beyaz olması bence çok hoş olmuş.

Andrew Dominik, Blonde filminde güzel teknikler kullanıyor. Filme metaforik anlatım yardımcı olurken yönetmenin çekim teknikleriyle sinema açısından leziz diyebileceğim bir iş ortaya çıkıyor. Zaten uzun süresine rağmen sıkmayan akıcı bir film olan Blonde’nin şüphesiz en keyifli tarafları görsel olarak ön planda olması. Görüntü yönetmeni ve yönetmenin filme değer katmak için epey uğraştığı açık ve net ortada.

Ayrıca filmin müzikleriyle birleşen kasvetli atmosferi seyirciyi olayın içine çekiyor. Anlatılanların doğruluğu, yanlışlığını bir kenara bıraktığımızda bu film sinema severlerin beğeneceği kalitede bir film olmuş.

blonde-film-incelemesi

Blonde Filmi Oyuncuları:

Ana de Armas – Marilyn Monroe
Adrien Brody – Arthur Miller
Bobby Cannavale – Joe DiMaggio
Xavier Samuel – Charles Chaplin Jr.
Julianne Nicholson – Gladys Pearl Baker
Caspar Phillipson – John F. Kennedy
Sara Paxton – Miss Flynn
Evan Williams – Edward G. Robinson Jr.
Toby Huss – Whitey
David Warshofsky – Darryl F. Zanuck
Micheal Masini – Tony Curtis
Luke Whoriskey – James Dean

Şimdi gelelim Marilyn Monroe efsanesine hayat veren Ana de Armas’a… Şu rol için birçok ismin adı geçmişti ancak Ana de Armas bu film için tam anlamıyla bir nokta atışı. Fiziksel benzerlik, enerji ve karaktere yorumuyla tam anlamıyla harika oynuyor. Ana de Armas muhtemelen Oscar ödülünü kariyerine bu film sayesinde ekleyecek gibi görünüyor.

Ana de Armas’ın yakın zamanda çıkmış filmlerinden birisi olan: Deep Water (2022) Film İncelemesi ve Konusu

Filmin yaklaşık olarak ortalarında karşımıza Arthur Miller olarak çıkan Adrien Brody filme çok güzel bir hava katıyor. Ancak filmin oyuncular kısmında övülmesi gereken kişi tabii ki Ana de Armas.

Blonde Film Yorumu:

“Blonde sarsıcı, kasvetli ve sert yapısıyla Marilyn Monroe’nun hikayesini son derece orijinal bir şekilde işliyor, cesur ve akıcı anlatımıyla sinema dünyasındaki sağlam yerini alıyor.”

Tuyann.com olarak Ana de Armas’ın Marilyn Monroe’yu yaşadığı, Andrew Dominik’in eşsiz yorumunu izlemenizi tavsiye ediyoruz. Ayrıca Netflix kütüphanesini ve orijinal yapımlarını düşündüğümüz zaman Blonde, platformda kolayca sıyrılarak şimdiye kadar Netflix orijinal imzalı işlerin en iyilerinden birisi olarak karşımıza çıkıyor. Bu bakımdan Netflix filmleri için gelişme olduğunu söyleyebilir hatta biraz ilerisine giderek, Blonde filminin Netflix’e güzel ödüller getireceğini söyleyebiliriz.

Blonde film incelemesi yazımız burada sona eriyor ancak ilerleyen süreçti Blonde filmi için spoiler içeren daha geniş bir incelemeye yer vermeyi düşünüyoruz.

 

The post Blonde Film İncelemesi: Konusu ve Oyuncuları appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
https://tuyann.com/blonde-film-incelemesi-konusu-ve-oyunculari/feed/ 0
House of the Dragon 5.Bölüm İncelemesi  https://tuyann.com/house-of-the-dragon-5-bolum-incelemesi/ https://tuyann.com/house-of-the-dragon-5-bolum-incelemesi/#respond Tue, 20 Sep 2022 11:03:27 +0000 https://tuyann.com/?p=5014 House of the Dragon 5.Bölüm İncelemesi  House of the Dragon incelemesi spoiler içeriyor. House of the Dragon dizisi 5.bölümünü geride bıraktı. Son bölümle birlikte dizi yine durağan bir bölümle seyirciyi karşıladı. Taht oyunlarının artık başladığını söylersek yanılmış olmayız. Ancak 5.bölümle birlikte artık bazı karakterlerin farklı anlatıldığını söylemenin zamanı geldi gibi görünüyor. Taht oyunlarının daha net […]

The post House of the Dragon 5.Bölüm İncelemesi  appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
House of the Dragon 5.Bölüm İncelemesi 

House of the Dragon incelemesi spoiler içeriyor.

House of the Dragon dizisi 5.bölümünü geride bıraktı. Son bölümle birlikte dizi yine durağan bir bölümle seyirciyi karşıladı. Taht oyunlarının artık başladığını söylersek yanılmış olmayız. Ancak 5.bölümle birlikte artık bazı karakterlerin farklı anlatıldığını söylemenin zamanı geldi gibi görünüyor.

Taht oyunlarının daha net oynanacağı bölümler yaklaşıyor ancak taht oyunlarından çok taht için mücadeleler izleyeceğiz. Şimdilik 6.bölüme kadar bu konuyla ilgili konuşmak pek doğru olmaz. Dizi hız kazanacak mı yoksa biraz daha böyle devam mı edecek önemli olan bunlar. Bana kalırsa dizi biraz daha bu şekilde devam etmeli çünkü ilerideki büyük olaylara hazırlıklar benim gözümde şu an eksik.

House of the Dragon 4.bölüm incelemesi: House of the Dragon 4.Bölüm İncelemesi

House of the Dragon 5.Bölüm Yorumları

Örnek olarak Kraliçe Alicent için tam bir motivasyon doldurulamadı. Evet, kendi yaptığı seçimler yüzünden babası gönderilmiş olabilir ancak bunun içini henüz doldurmadılar. Babasıyla yaptığı konuşmadan çıkan sonuç Alicent’ı direkt etkiledi bunu net olarak gördük. Bunun dışında dizinin seçtiği yol için konuşursak bu karakterin taht için mücadeleye girişmesinin sebebini yanlış anlattılar.

Kitaplardan bağımsız sadece dizi üzerinde durduğumuzdan Alicent’ın daha fazla motivasyona ihtiyacı var. Şimdiye kadar Prenses ile araları bazen bozulsa da tam bozulmadı.

Criston Cole, bu karakter üzerinde konuşmanın zamanı gelmiş olabilir. Çünkü Criston Cole, bu dizide çok önemli bir yere sahip olacak. Ancak burada kitaplardan da konuşmamız gerekiyor. Son derece önemli bir isim olan Criston Cole, burada aşkına istediği karşılığı tam olarak alamadığından bazı seçimler yapacak gibi görünüyor.

Kısaca açıklayacak olursak, prenses ile gemideki konuşmaları çelişkiliydi. Önce gel benimle istediğimizi yapalım mutlu olalım dedi, sonra da benimle evlendiğinde ihanetim biterdi dedi.

Yeminini çiğneyip, prenses ile yattın zaten üstüne yeminini bozmaktan pişman olduğun halde onu kaçırıp evlenmek istiyorsun. Şimdi burada bir çelişki var madem kral muhafızlığına olan saygın bu kadar büyük, koskoca prensesle başka bir yerlere gidip evlenmek ne oluyor? Criston Cole, aşkına istediği karşılığı alamadı.

Prenses konuşmasında büyük bir adamla evlenmek benim görevim falan dedi gerçekten olması gerekeni de söyledi zaten. Elbette Criston Cole bu durumda duygusal olarak oldukça kötü bir hale geldi.

Şimdi dizide böyle gerçekleşen olay kitap için tam olarak böyle değil. Yani burada Criston Cole, yeminini çiğneyip, Prenses ile ilişki yaşıyor ve bu ilişkinin sonunda evlilik olmadığı için, aşkına istediği gibi karşılık alamadığı için o meşhur adı alana kadar ilerliyor öyle mi? (Criston the Kingmaker) Dizi evreninde böyle olacak en azından şimdilik. Son sahnede Alicent, onu intihardan kurtarıp kendi tarafına çekti muhtemelen.

Kitaplar üzerinden inceleme yapmıyoruz ama Alicent ve Criston Cole üzerinde bu konular keşke daha benzer işlenseydi diyebilirim.

House of the Dragon 5.Bölümde Daemon Targaryen

house-of-the-dragon-daemon-targaryen

Her neyse bir başka sorun olan Daemon Targaryen’e dönelim. Bildiğiniz üzere prens bazı konularda siyah ancak bazı konularda gri hatta beyaz olması gereken bir karakter.

Bu renk ayrımlarını yanlış anlayıp bir taraflara çekmeyelim. Martin’e göre bir karakter ne tamamen kötü ne tamamen iyi olabilir. Bazı karakterler istisna olarak tam siyah ve beyaz oluyor ancak Daemon onlardan birisi değil.

Burada kendi karısını öldüren bir Targaryen Prensinden bahsediyoruz. Evet, Targaryen hanesinde olanlar biraz çılgın ve delirmeye müsait ama Daemon’dan beklenmeyen bir hareket oldu bu.

Zaten bu hareketin üstüne kraliyet düğününde, karısının kuzeni kralın huzurunda onu tehdit etti. Bu da ilginç bir detaydı. Viserys zaten pek astığı astık kestiği kestik bir kral değil bunda herkes hemfikir. Demek ki fazla iyi niyetli olmakta her zaman iyi bir şey değil.

Önceki bölümde Daemon diziye heyecan katan olayların yaşanmasına önayak olmuştu. Bu bölümde hiç konuşmadan karısını öldüren, sonra hiçbir şey yaşanmamış gibi düğün için gelen bir adam görüyoruz. Bu ikinci kısımda sorun yok ancak yukarıda da dediğim gibi Daemon karısını neden öldürme gereği duyuyor? Burası yine içi boş kalan bir şey. Karısından gelen tüm topraklar vs onun gözünde değerli diyemeyiz. Zaten kendini Demir Tahta yakıştıran bir adam.

Yine düğün sahneleri arasında Daemon tehdit edildikten sonra karısının kuzeniyle konuşurken her şey benim olacak falan diyor sonra kalabalığın arasına girip prensesle dans ediyor.

Bu dans sahnesi önemli diyebilir miyiz? Tam emin değilim ancak kalabalığın içinde Valyria dilinde konuşarak aralarındaki ilişkiyi hem izleyici için hem kendileri için yorumlamış oluyorlar. İkisinin arasında bir çekim olduğu açık zaten. Bunu ileride daha iyi göreceğiz şimdilik prenses görevlerimi yerine getiririm istediğimle olurum kafasıyla (bu aklı ona veren esasında amcası Daemon) evliliği kabul ediyor. Önceki bölümde sebep olduğu şeylerin etkisini yerinde görüyor diyebiliriz kendisi için.

İlgini çekebilecek başka bir dizi: Jason Momoa’lı See dizisine ilk bakış

House of the Dragon 5.bölümde Prenses Rhaenyra Targaryen

house-of-the-dragon-rhaenyra

Prenses Criston Cole ile olan ilişkisinde adeta bir Targaryen olduğunu ve kraliyet ailesinden birisi olduğunu hatırlattı. Kendisi bu bölümde görev bilinci ve aslında hayatını daha farklı yaşamanın mümkün olduğunun farkına vararak yorumlamalar yapıyor. Ancak Criston Cole, onun başkasıyla evli olup kendisiyle aşk yaşamasına pek sıcak bakmadı. Zaten bunlardan yukarıda biraz bahsettik. Şimdi biz prensesin karakter gelişimine biraz bakacağız.

İlk bölümlerde bazı konularda daha asi olan prenses özellikle evlilik konusundaki düşüncelerini biraz da Daemon’ın aşıladığı fikirler yüzünden değiştirmiş görünüyor. Kendisi Laenor Velaryon’u bile bu konuda motive ediyor diyebiliriz. İkisi de istemedikleri bir evlilik olsa da aralarındaki anlaşmayla aslında birbirlerine özgürlükler tanıyorlar. Laenor’un durumu tabi biraz daha farklı ve annesi de bunu dile getiriyor. Laenor’un eşcinsel olduğu ortaya çıkabilir diye kuşku duyuyor.

Ama tabi bunlar prenses için önemli şeyler değil. Sonuç olarak ikisi de aslında istemedikleri kişilerle evleniyorlar ve ikisi de bunu hem diyar için hem aileleri için yapmış görünüyor.

Varis olarak Viserys’in prenses konusunda geri adım atmadığını ve tüm her şeyinin ona geçeceğini açıkça söylediğini gördük zaten. Hatta Otto kısmında bununla ilgili biraz daha detaya ineceğiz. Prenses henüz kendisinin tahta çıkmasından doğacak sonuçları tam kestiremiyor. Bunu muhtemelen kestirenlerin arasında Daemon, Otto gibi isimler var.

Bir de pek ortalıkta olmayan aslında her yerde olan Larry Strong söz konusu olabilir. Bu karakter üzerinde çok güzel tespitler yapıldığı için biz kendi incelememizde üzerinde kısa duracağız.

Prenses kendisinden daha emin bir hale gelirken önümüzdeki bölümlerdeki değişimiyle muhtemelen kendisine hayran bırakan bir karakter olacak.

House of the Dragon 5.bölümde Viserys Targaryen

House of the Dragon-viserys

5.bölüm itibariyle krala veda ettik. Viserys Targaryen bölüm sonunda öldü. Kendisini sorgularken Lord Lyonel ile konuşurken, nasıl hatırlanacağını falan sorduğu sahneleri gördük. Viserys için iyi niyetli kibar bir kral demiştik zaten. Bu iyi niyetli kibar ve huzur isteyen kral olmanın bedelini zaten kendisine yapılan hakaretlerle her defasında ödedi.

Üstelik şimdi bıraktığı varis ve krallığı idare edişi şekli yüzünden büyük taht kavgaları içinde zemin hazırlamış oldu. Kendisi zaten huzurlu bir dönemi devam ettirmeyi başardı ve pek fazla macera yaşamadan öldü gitti.

Viserys ölmeden önce varisini değiştirebilir, ya da başka şekilde savaşın önüne geçebilirdi ancak tüm bunları yapmadı. Zaten prensese zaman zaman sert davransa da esasında ona karşı da yumuşaktı. Kendi gibi evleneceği kişiyi seçmesi için vakit falan tanımıştı.

Tüm bunlardan sonra Viserys iyi niyetli kibar bir kral olarak ölse de büyük bir kaosun yaşanmaması içinde pek bir çaba gösteremedi. Prensesin son evliliğiyle elini biraz güçlendirmiş olsa da elbette Demir Tahtta henüz hiç kadın oturmadı. Nereden baksanız Viserys’in iyi niyetle yaklaştığı ve sert kararlar almadığı kişiler sürekli kendisine bir çile olarak döndü. Bu konu üzerinde devam edecek olursam Deniz Yılanı Corlys’in kralı karşılama biçimi, onunla resmen pazarlık etmesi falan ve kralın makul bir anlaşma önermesi… Koskoca Targaryen hanesinin düştüğü durumlar pek kabul edilebilir değil.

House of the Dragon Dizi İncelemesi: Larys Strong

larys-strong

Bazı karakterleri bölüm içinde biraz ele aldık ancak bazılarına yer veremedik. Şimdi bu kısımda Otto Hightower, Larys Strong gibi karakterler üzerinde duracağız. 5.bölümde ara sıra gördüğümüz ve yeni Kral Elinin oğlu olan Larys Strong ile başlayalım.

Şimdi bu karakterin önceki bölümlerde doğuştan gelen sakatlığı yüzünden erkeklerin yaptığı aktivitelere katılamadığını gördük. Bunun yerine kadınlarla takılıyor ve ortalığı gözlemliyor, bilgi kazanıyordu.

Bilgi her çağda bir güç olduğu için Larys eksikliklerini bu şekilde gideriyor. Bu biraz Tyrion Lannister’a benzeyen bir durum ancak bir o kadar farklı. Kendisiyle ilgili önceki bölümlerde bazı teoriler ortaya çıktı.

Bunlardan birisi Aegon’un partisinde, Prensese saldıran domuzun Larys tarafından kontrol edilmesiydi. Yani bu adam için bir yeşil gören teorisi var. Bence bu teori çok mantıklı geliyor. Bununla ilgili daha detaylı şeyleri elbette reddit gibi ortamlarda bulabilirsiniz. Biz sadece üzerinde durmaya değer bulduğumuz şeyleri konuşuyor olacağız.

Larys Strong gerçekten Üç Gözlü Kuzgun olabilir mi? Larys karakterinde böyle bir olay olabilir çünkü Kraliçe Alicent ile konuşurken orada olmadığı halde bazı şeyleri bildiğini gördük.

Prensese götürülen çay detayını dikkate alalım. Şimdi bu olayı nereden biliyor olabilir diye düşünelim. Bunu söyleyecek birisi yok gibi. Ya oradaydı ve tüm bu olanları gördü ya da başka şekilde öğreniyor. Buna değineceğiz ancak acele etmeden biraz ayrıntılara gidelim.

Larys karakterinin olduğu tüm sahneleri düşünürsek, bir tanesinde kadınların izniyle yanlarına oturuyor ve son derece zararsızmış gibi görünüyor. Burada zaten kendini unutturmuş kurabiyesini yerken olup biteni dinliyor ve inceliyor.

Buradan ek olarak bazı bilgileri aldığını biliyoruz. Ama Larys’in (bunu internette gördüm.) prensesin domuzu öldürüp getirdiği sahnedeki yüz ifadesinde hiç şaşırma yok. Dediğim gibi geçtiğimiz bölümlerdeki domuz sahnesi üzerinde Reddit üzerinde epey teori var. Bana mantıklı gelen bu domuzu gerçekten onun göndermesi. Çünkü Larys herkes şaşırırken hiç şaşırmıyor.

Peki prenses ile Criston Cole’un özel sahnesine bakalım. Bu bölümü izlerken ihtimal vermese de bazı açılardan sanki birisi onları gözetliyor gibi çekilmişti. Burada ben bir gerilim durumu var sanıyordum. Başlarda acaba gerçekten odada birisi mi var diye şüphelendim ancak olamazdı. Muhtemelen sahne farklı olsun diye yapmışlar diye düşündüm ki bu bir hataydı. Çünkü Game of Thrones evreninde çok fazla mesaj var.

Peki Rhaenyra ve Daemon’un birlikte takıldıkları gece saraydan çıkarken görülen fareler? Hatta biraz açalım, sürekli sarayda sağda solda bazı yerlerde fareler görüyoruz. Kralın öldüğü tören sahnesinde bile bir fare geliyor. Elbette bu fareyi boşuna oraya koymuyorlar.

Muhtemelen Larys, bu farelerle her şeyi izliyor ve biliyor. Bran Stark gibi düşünebilirsiniz bunu.

Şimdilik 5.bölüm üzerinde diyeceklerimiz bu kadar. Otto’dan bahsetmek istiyorduk ancak inceleme uzunluğu dolayasıyla 6.bölüm incelemesinde gelişen olayların durumuna göre bu karakterden ve Strong hanesinden bahsedebiliriz.

İlk üç bölümün incelemesi: House of the Dragon Dizi İncelemesi – Game of Thrones Evrenine Dönüş!

The post House of the Dragon 5.Bölüm İncelemesi  appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
https://tuyann.com/house-of-the-dragon-5-bolum-incelemesi/feed/ 0
House of the Dragon 4.Bölüm İncelemesi https://tuyann.com/house-of-the-dragon-4-bolum-incelemesi/ https://tuyann.com/house-of-the-dragon-4-bolum-incelemesi/#respond Tue, 13 Sep 2022 06:59:37 +0000 https://tuyann.com/?p=5010 House of the Dragon 4.Bölüm İncelemesi  İçeriğimize hoş geldiniz. House of the Dragon dizisinin garip bir bölümünü geride bıraktık. House of the Dragon oldukça durağan gözüken bir bölümle bizi karşılasa da aslında bazı karakterlerin üzerinde önemle durdu. House of the Dragon 4.bölüm incelemesi spoiler içerir. House of the Dragon Dizi İncelemesi, ilk üç bölüm: House of […]

The post House of the Dragon 4.Bölüm İncelemesi appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
House of the Dragon 4.Bölüm İncelemesi 

İçeriğimize hoş geldiniz. House of the Dragon dizisinin garip bir bölümünü geride bıraktık. House of the Dragon oldukça durağan gözüken bir bölümle bizi karşılasa da aslında bazı karakterlerin üzerinde önemle durdu.

House of the Dragon 4.bölüm incelemesi spoiler içerir.

House of the Dragon Dizi İncelemesi, ilk üç bölüm: House of the Dragon Dizi İncelemesi – Game of Thrones Evrenine Dönüş!

Game of Thrones evreninde geçen dizinin 4.bölümünü geride bıraktık ve bu bölümde gördüklerimiz aslında dizinin geleceğindeki olayların bazılarına zemin hazırladı. Yukarıda söylediğimiz gibi bu bölüm biraz durağan ancak şehvetin öne çıktığı bir bölüm oldu. Bölüm boyunca bolca cinsellik içeren sahne gördük. Bunların en önemlisi Prenses ile Daemon arasında olan yakınlaşmaydı. Hatta bu da değil, Prenses ile Criston Cole ile olan yakınlaşma diye düzeltmek gerekiyor.

Kitaplarla ilgili spoiler vermeye gerek yok ancak herkesin bildiği ve bahsettiği şeylerin zemininde biraz da Sir Criston Cole yatıyor. Bu sebeple, bu bölümü önemsiz izleyici çekmek için cinsel sahnelerle doldurmuşlar deyip geçmeyin. Elbette dizinin bu bölümündeki bazı sahneler, birçok kişi için fazla olabilir ancak Game of Thrones evreni işte böyle bir evren.

Bunu bu şekilde kabul edebilir ya da izlemeyi bırakabilirsiniz.

Şimdi gelelim dizinin bu bölümde bizlere sunduğu şeylere. Daemon, eve dönüş yaparak, kazandığı zaferi ve tacı Kralına yani ağabeyi Viserys’e verdi. Böylece iki kardeşin kısa sürelide olsa tekrar barışıp birbirlerine olan sevgilerini görmüş olduk.

Viserys zaten kardeşini seviyor ve bunu önceki bölümlerde görmüştük. Daemon için bu durum tam olarak bilinmezlikte. Saf kötü bir karakter olmayan Daemon, ağabeyine yeterince saygı duymasa da sevgi besliyor.

Her ne kadar kendisi sadece iyi niyetli bir dönüş yapmamış olsa da hanedanına düşkün olduğunu biliyoruz. Zaten Prenses ile arasında geçen küçük yakınlaşma da bunu gördük. Evet burada bir amca-yeğen ilişkisine tanıklık etmek üzereydik ancak sonradan bu olmadı. Bu kadarı bile fazlaydı ancak Targaryen hanesinde akraba evliliklerine şaşırmak gereksiz. 8 Sezonluk Game of Thrones dizisinde bu ilişkilerden bahsedilmişti ve bu evrende de bahsediliyor.

House of The Dragon Dizi Analizi, Daemon Targaryen

Prensesin evleneceği kişiye karar veremeyişi ve bu işi yarım bırakışı kralla olan ilişkisini yine zedelemiş durumda. Orta Çağ en büyük esin kaynağı olan eserin politik evlilikler üzerinde durması pek şaşırtıcı değil zaten. Kral bile olsan siyaset için evlilik yapmak durumunda kalıyorsun sonuç olarak.

Bu bölümde bolca kadın-erkek eşitsizliğine değinildi. Prenses ve Daemon saraydan çıkıp halkın içine karıştıklarında, kadın bir varisle nasıl alay edildiğine tanıklık etmiş oldular.

Zaten dizinin ilk üç bölümünü incelerken, buna değinmiştik. Burada kadın bir hükümdar istenmiyor ve Viserys bunun farkında olarak böyle bir varis seçimi yapmıştı. Daemon, bu gezide prensese hem halkın kadın bir varis istemeyeceğini göstermiş oldu hem de onun genelevde görülmesini sağlayarak Otto’nun bilmesini sağladı. Yani bir taşla birden fazla taş vurmayı başardı bu bölümde.

Prenses ile arasındaki ilişkiyi de daha fazla göstererek, Krala kızını lekelediğini düşündürtüp onunla evlenmek istedi. Daemon’un bunu dile getiriş şekli ve hanemiz için normal demesinden de bir kez daha Targaryen hanesinde bu durumun normal olduğunu gördük. Bunun yanı sıra Kral asıl amacının taht olduğunu söyleyerek onu kovmuştu zaten.

Burada Daemon karakterinin tahttaki iddiasını tekrar güçlendirmek üzere çalışmalar yaptığını rahatlıkla diyebiliriz. Ancak bunun yerine prensesi aslında etkileme gücüne sahipken, bunu kullanması da akıllıca olabilirdi. Sonuç olarak, oynanan oyunda prenses kendisini halkın istemediğini ve küçük erkek kardeşinin daha güçlü bir aday olduğunu fark etmişti zaten.

Şimdi gelelim dizide üzerinde sıklıkla durulan kadın-erkek olayına. Burada prensesin babasına, erkek olarak doğsaydım istediğimle yatar ve onlarca piçinin olabileceğini söylüyor. Kral konuyu evet ama kadın olarak doğdun diyerek olayı kestirip atıyor.

Prenses, en sonunda isteksizde olsa Velaryon hanesiyle evliliğe razı gelmiş oluyor ancak krala da Otto’yu görevden almasını söylüyor. Burada bölüm sonunda kralın bunu yaptığını gördük. Aslında bu da Daemon’a yarayan, rakip olarak gördüğü ve haz etmediği Otto’nun güç kaybetmesi demek oldu. Yani Daemon, basit oyunlarla da olsa istediği sonuçların bazılarını elde etmiş oldu.

Bölümü özetleyecek olursak bir aksiyon sahnesi yoktu sadece bir kez ejderha görebildik ki House of the Dragon olan bir dizide her bölüm ejderhaları daha fazla görmeyi umuyorum. Bu bölüm Game of Thrones gibi bazı bölümlerin ağır geçeceğini bize göstermiş oldu.

Siyaset ve aksiyonun olmadığı bir bölüm olsa da bir saatlik süresince yine de sıkılmadan izledim bölümü. Zaten dizinin ilerleyen bölümlerinde aksiyon çok fazla olacak. Bu yüzden şimdiden acele etmemeleri daha güzel. Zaten dizide arkadaşlık ilişkileri aşk ilişkileri de işlenecek zaman içinde daha fazla. Şimdilik bazı arkadaşlık ilişkileri bağını koruyor olsa da gelecekte öyle olmayacak. Bu yüzden birçok ilişkiyi güzel vermeleri ve aceleye getirmemeleri lazım.

Game of Thrones sevenler için Theon Greyjoy: Theon You’re a Good Man

The post House of the Dragon 4.Bölüm İncelemesi appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
https://tuyann.com/house-of-the-dragon-4-bolum-incelemesi/feed/ 0
Pinokyo 2022 Film Konusu – İncelemesi – Oyuncuları https://tuyann.com/pinokyo-2022-film-konusu-incelemesi-oyunculari/ https://tuyann.com/pinokyo-2022-film-konusu-incelemesi-oyunculari/#respond Sun, 11 Sep 2022 14:25:46 +0000 https://tuyann.com/?p=5005 Pinokyo 2022 Film Konusu – İncelemesi – Oyuncuları – Tom Hanks Pinokyo 2022 film konusu ve Pinokyo 2022 film incelemesi içeriğimizde spoiler yer almaz. Disney Klasiklerinin bir nevi geri dönüşümü devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Disney birçok projeyi duyurdu. Bunların içinde son derece heyecan verici yapımlar yer alıyor. Pinokyo 2022 ise Disney’in yine yeni teknolojiler yaptığı […]

The post Pinokyo 2022 Film Konusu – İncelemesi – Oyuncuları appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
Pinokyo 2022 Film Konusu – İncelemesi – Oyuncuları – Tom Hanks

Pinokyo 2022 film konusu ve Pinokyo 2022 film incelemesi içeriğimizde spoiler yer almaz. Disney Klasiklerinin bir nevi geri dönüşümü devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Disney birçok projeyi duyurdu. Bunların içinde son derece heyecan verici yapımlar yer alıyor.

Pinokyo 2022 ise Disney’in yine yeni teknolojiler yaptığı projelerin birisi. Disney’in bu animasyon filmlerine kattığı gerçekçilik teknolojinin nereye gideceği konusunda aslında gelecekten haber veriyor diyebiliriz.

Artık bu filmlerin büyük çoğunluğunu Live Action ile izleyeceğimiz bir gerçek.

Kimileri için animasyon ruhunu öldüren fazla gerçekçi Disney animasyonları arka arkaya gelmeye devam edecek. Pinokyo, ilk gelen değil ancak şu an için ilk gelenlerden diyebileceğimiz konumda.

disney-animasyon-live-action

Geçtiğimiz günlerde Disney+’da yayınlanan Pinokyo 2022 konu olarak orijinal hikaye ile harmanlanıyor.

Pinokyo filminin konusundan birazcık bahsedelim. Orijinal hikayedeki gibi Geppetto tarafından yapılan kuklanın maceralarına tanık oluyoruz. Pinokyo, kendisine gelen Mavi Peri ile konuşuyor ve gerçek bir çocuk olup, babasını yani Geppetto’yu mutlu etmek için yapması gereken her şeyi öğreniyor. Pinokyo, Geppetto ile birlikte birçok şeyi öğrense de günün birinde artık okula gitme vakti geliyor.

Pinokyo’nun okul macerası beklendiği gibi olmuyor. Karşısına çıkan kötü niyetli kişiler ki bunlardan birisi bir tilki, onu yoldan çıkartıp kendi çıkarları doğrultusunda bir yerlere satmanın peşine düşüyor. Satıldığı yerde Pinokyo ünlü olup şöhrete kavuşma hayalleri kurarken işler yine beklediği gibi gitmiyor.

Böylece Pinokyo, sürekli farklı iyi ya da kötü insanlarla tanışarak dünyayı baştan tanıyan bir çocuk olarak, belki de gerçek çocuk olma yolundaki adımlarını atmış oluyor.

İlginizi çekebilecek içeriklerden: En İyi Animasyon Filmleri

Pinokyo 2022 Film İncelemesi

Geppetto’nun saatlerinden söz etmemize gerek var mı? Hepiniz onları gördünüz, bununla ilgili düşündüklerinizi bizimle yorumlar kısmında paylaşın.

Pinokyo filminin incele kısmında çocuklar için ne kadar uyumlu olduğuna değinmek istiyorum. Pixar animasyonları genellikle her yaştan herkes tarafından sevilen animasyonlar. Keza birçok böyle animasyon filmi sayabiliriz. Ancak Pinokyo, Disney stüdyolarından çıkıyor, yani Pixar ile bir ilgisi yok. Disney+ üzerinden izleyebileceğiniz animasyon filmi daha çok, Disney’in politikası doğrultusunda tam anlamıyla çocuklara hitap ediyor.

Bu filmde bazı sahnelerde pek küçük olan çocuklar biraz ürkebilir ancak onun dışında çocuklarınızla birlikte izleyebileceğiniz filmlerden biri. Konu olarak Pinokyo düşündüğümüz zaman herkesin bildiği bir hikaye ve bence daha güzel anlatılabilirdi. Genellikle Disney ve diğer tüm animasyon filmlerinin büyük oranda izleyen birisi olarak, diğer yapımlardan zayıf olduğunu söyleyebilirim. Pinokyo karakterinin daha iyi bir gelişime ihtiyaç duyduğu aşikar.

pinokyo-2022-film-incelemesi

Bunun dışında Disney bu hikayeyi bu şekilde anlatarak, kullanmış olduğu teknolojinin ve elbette Tom Hanks gibi bir ustanın hakkını pek verememiş. Elbette konu bir animasyon filmi olunca fazla fazla detaylı hikayesi üzerinde durmaya gerek yok.

Pinokyo filmi seyir zevki olarak gerçekten güzel bir yapım. İzlerken renk cümbüşleriyle aradaki müzikal kısımlarda keyif almanız yüksek olasılık. Bunun dışında yukarıda bahsettiğim Disney’in animasyon tekniğindeki gelişim, animasyon filmlerindeki duyguları vermekte bence şu an için sıkıntılı biraz.

Ek olarak, Dürüst John isimli Tilki’nin tasarımı ve görünüşü gerçekten mükemmeldi. İster istemez Disney’in Zootopia gibi yapımlarının devamında acaba bu görünüme geçilebilir mi diye düşündüren bir tasarım.

Filmin animasyon kalitesini fazla eleştiremesek de bazı noktalarda ciddi sırıtmalar bulunuyor. Bunlardan birisi şüphesiz, Geppetto’nun kedisi. Bu kedi animasyon olarak oldukça yapay duruyor. Sonuç olarak ana kitlesi çocuklar olsa da bizim çocukluğumuzda izlediğimiz Disney animasyon filmleri bugün hala izlenebilir nitelikte ve kalitede. Biz bu sözünü ettiğim yapımları tekrar izlerken, o zamanın teknolojisinin kendisiyle uyumlu olduğunu görüp izleyebiliyoruz. Ancak Geppetto’nun kedisi ve Pinokyo filminin son sahnelerinde bunun geçerli olmayacağını düşünüyorum.

Pinokyo Filmi Oyuncular:

Tom Hanks: Geppetto
Luke Evans: Arabacı ve Pleasure Island’ın sahibi
Cynthia Erivo: Mavi Peri

Seslendirme (orijinal)
Benjamin Evan Ainsworth – Pinokyo
Joseph Gordon-Levitt – Jiminy Cricket
Keegan-Michael Key – Kırmızı Tilki
Lorraine Bracco – Martı Sofia

Yönetmen: Robert Zemeckis

Tom Hanks üzerinde konuşmak zaten kimsenin haddi değil. Yine yorum yapacak olursak Geppetto karakteri için bu kadar iyi olan çok az kişi var dünyada. Luke Evans yine rolünün hakkını veren bir adam, her zaman olduğu gibi projenin ne olduğuna bakmadan hakkını vere vere oynamış.

Cynthia Erivo için diyebileceğim pek şey yok zira kendisinin sahnesi bir tane ve oldukça kısa. Bunun dışında zaten kendisini ilk defa izleme fırsatı bulmuş oldum. Pinokyo filminde daha çok söylediği şarkıyla aklımda kalacak.

Filmin dublajına henüz bakma fırsatım olmadı ancak orijinal dilindeki seslendirme çok güzeldi. Animasyon filmlerinin çoğunda olduğu gibi tahminime göre Türkçe dublajı orijinalden daha iyidir.

Robert Zemeckis gibi yönetmenler gerçekten sayılı diyebileceğimiz insanlardan. Kendisi büyük küçük birçok filmi harika şekilde yönetti ve Pinokyo 2022’nin dünyasını çok güzel tasarlayıp sundu.

Pinokyo için kendisini eleştireceğimiz yerler olsa da Geleceğe Dönüş serisinden dolayı bizler için sınırsız kredisi olan bir yönetmen olduğu için bir şey demiyoruz.

Başka bir analiz ve animasyon için: Ruhların Kaçışı Analiz – Spirited Away Film Analizi | Sen to Chihiro no Kamikakushi

 

 

The post Pinokyo 2022 Film Konusu – İncelemesi – Oyuncuları appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
https://tuyann.com/pinokyo-2022-film-konusu-incelemesi-oyunculari/feed/ 0
House of the Dragon Dizi İncelemesi – Game of Thrones Evrenine Dönüş! https://tuyann.com/house-of-the-dragon-dizi-incelemesi-game-of-thrones-evrenine-donus/ https://tuyann.com/house-of-the-dragon-dizi-incelemesi-game-of-thrones-evrenine-donus/#comments Tue, 06 Sep 2022 14:47:48 +0000 https://tuyann.com/?p=4996 House of the Dragon Dizi İncelemesi  Duyurulduğu andan itibaren şüphesiz son zamanların en çok beklenen dizisi House of the Dragon’un 3.haftasını geride bırakmış bulunuyoruz. Dizinin şimdiye kadar yayınlanan 3 bölümüyle ilgili bir incelemeyle karşınızdayız. HBO, bildiğim kadarıyla dizinin ilk bölümlerindeki izlenme oranlarından oldukça memnun. Bu şu demek oluyor, masalarında yatan 7 Game of Thrones projesinden […]

The post House of the Dragon Dizi İncelemesi – Game of Thrones Evrenine Dönüş! appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
House of the Dragon Dizi İncelemesi 

Duyurulduğu andan itibaren şüphesiz son zamanların en çok beklenen dizisi House of the Dragon’un 3.haftasını geride bırakmış bulunuyoruz. Dizinin şimdiye kadar yayınlanan 3 bölümüyle ilgili bir incelemeyle karşınızdayız.

HBO, bildiğim kadarıyla dizinin ilk bölümlerindeki izlenme oranlarından oldukça memnun. Bu şu demek oluyor, masalarında yatan 7 Game of Thrones projesinden bazıları ekranlara taşınabilir.

Burada herkesin aklına gelen soru, Martin işin içinde mi? Evet, tüm bu taslak 7 projenin içinde yer alıyor Martin şimdilik. House of the Dragon dizisinde ise tamamen işin içinde olduğunu kendisi zaten söylemişti.

House of the Dragon ilk iki Bölüm İncelemesi

Bu oldukça belli olan bir şey özellikle ilk bölümüyle House of the Dragon kendi evreni içindeki temelleri çok sağlam işliyor. Game of Thrones evrenine her ne kadar dahil olsa da Daenerys Targaryen’den 172 yıl öncesinde geçiyor. Fantastik evrenlerin kendi içlerinde tutarlılıkları için bazı kuralları ve temelleri olmak zorunda. House of the Dragon dizisine baktığımızda Kralın şehrinde uçan bir ejderha görebiliyoruz ve halk bundan hiç tedirgin değil. Çünkü bu dönemde ejderhaların Westeros’un her yerinde uçması son derece normal.

İlk bakışta Kral Jaehaerys’in topladığı büyük konseyi görüyoruz. Bu konsey son derece önemli ve Viserys’in verdiği birçok karar ve yaşadığı ikilemin kaynağı. Diziden de gördüğünüz üzere aslında tahta çıkması gereken Rhaenys Targaryen. Ancak Westeros böyle şeylere henüz açık olmadığı için bir kadının tahta çıkması imkansız. Bu sebeple gerçek varis olsa da Rhaenys tahta çıkamıyor ve konsey Viserys Targaryen’i seçiyor.

Bu büyük konseye Westeros’un büyüklü küçüklü tüm haneleri katılıyor ve Viserys tahta böylece çıkıyor. Yani Viserys tahta erkek olduğu için çıkıyor. Buradan sonra zaten Viseyrs Targaryen’in hükmünü izlemeye başlıyoruz. Burada bu kadın erkek konusuna dikkat çekmemin sebeplerinden birisi, Viserys’in de bir erkek çocuğunun olmaması ve varis olarak otomatik olarak kardeşi Daemon’un görünmesi.

Viseyrs, erkek çocuk isteğini sürdürüp, karısının yaşamına sebep oluyor ancak bir erkek evlat sahibi olmayı başarıyor. Bu çocuk ne yazık ki bir gün yaşayıp ölüyor. Burada varis konusu yine tartışmaya giriyor ve Daemon Targaryen, “bir günlük varis” diyerek, kralın ölen çocuğuyla dalga geçmiş oluyor.

Bunun üzerine elbette kovuluyor. Daemon, her ne kadar Targaryen hanesine sadık ve kendi ailesine kıymet veren birisi olsa da ağabeyinin krallık için doğru kişi olmadığı yönünde görüşlere sahip. Öte yandan, Viserys herkes tarafından sevilen iyi niyetli bir kral ancak bazı konularda gerçekten pasif kalabiliyor.

house-of-the-dragon-kral-viserys

Bunlara biraz sonra zaten değineceğiz. Şimdi varis konusuna geri dönelim. Viserys kızını varis seçiyor yani Rhaenyra Targaryen. Rhaenyra daha çok amcası Daemon gibi asi ve krala göre daha aktif.

İlk bölümdeki bu varis kargaşası bildiğiniz üzere diğer bölümlere de yansıdığı için önemli. Şimdi ilk bölümde gördüğümüz  başka şeylere değinelim. İlk olarak ben Game of Thrones evreninde geçtiği için dizi küçük konseye değinmek istiyorum. Bir Game of Thrones olmasa da House of the Dragon dizisinde de bol bol konsey oyunlarına tanıklık edeceğimizin sinyalleri veriliyor.

Eğer kitapları okumadıysanız zaten konseydeki kişilerin amaçlarını anlamak ilk bölüm için kolay değil. Şöyle bir baktığınızda birilerinin yine taht oyunları oynadığını görmek mümkün. Konseyin renk vermeden işlenmesi hoş bir detay ancak tabii diğer iki bölümde kimlerin tahta yakın olmak istediğini görebiliyoruz.

Game of Thrones dizisinden farklı olarak House of the Dragon dizisinde, bambaşka haneleri görüyoruz. Burada dikkatimizi çekmesi gereken en önemli hane Velaryon. Bu hane denizcilik konusunda çok iyiler ve şu an Westeros’un en zengin hanesi olma konumundalar. Böylece hem kan olarak güçlüler hem zenginlik ve donanma olarak.

Velaryon hanesi bu yüzden dizimizde oldukça önemli bir pozisyonda. Öte yandan mevcut Kral eli Otto’nun hanesi Hightower hanesi de hem zenginliğiyle hem çok eski bir hane olmasıyla ön plana çıkıyor. Zaten dizi bize bunların taht üzerindeki paylarını güçlendirmek için yaptığı çalışmaları ufak tefek göstermeye başladı bile.

Konsey üzerinde dururken oyuncu seçimlerine değinmek gerekiyor. Bence konseyde yer alan herkes çok güzel oyunculuklar sergiliyor. Özellikle Otto’nun bakışlarının ifadesizliği ve soğukkanlı şekilde işlenmesi güzel olmuş. Bunun dışında Corlys Velaryon, yani Deniz Yılanı için siyahi bir oyuncu seçilmiş hatta bu haneyi doğrudan siyahi yapmışlar.

Velaryon hanesinin siyahi yapılmasına olan tepkileri biraz anlayabiliyorum. Çünkü orijinal hikayede bu aile Targaryen hanesine çok benzer fiziki özellikler taşıyor. Ancak benim için Velaryon hanesinin siyahi olması sırıtan bir şey olmamış. Hatta farklı değişik ve güzel olmuş diye düşünüyorum.

Oynayan kişilerin isimlerini göz gezdirdiğim halde hatırlamadığımdan inceleme sonundaki oyuncular kısmından tüm herkese bakabilirsiniz. Corlys Velaryon bence yine Otto gibi sakin ve soğukkanlı yapısıyla konseye çok güzel uymuş.

Bunun dışında Kral üzerinde konuşmak gerekiyor biraz da. Viserys gerçekten uyumlu ve iyi niyetli bir kral olarak karşımıza çıkıyor. Kardeşi ve kızıyla olan ilişkileri bunu gösteriyor. Ancak Daemon’un dediği gibi kendisi bazı konularda oldukça pasif bir kral. Konseyden çok fazla etkilendiği de aşikar durumda. Yine de kendisi uzun sayılacak bir süre diyarı barış içinde yönetmeyi başarmış. Dizideki işlenişi de bu yönde olduğu için, kral güzel işlenmiş.

House of the Dragon Dizi Yorumu

İlk bölümde ve sonraki bölümlerde yine bize göstermek istedikleri bazı detaylar var. Bunlardan benim için en önemlilerinden birisi kralın şehri ve sarayın içinin gösterilmesi oldu. Sonuç olarak, ana diziden farklı bir tarihte geçiyor ve o dönemki kralın şehri ve sarayın halini göstermek için biraz ağırdan almaları güzeldi.

Hem kralın şehrini daha detaylı görmüş olduk ki bunun ileride biraz daha artacağını düşünüyorum hem de sarayın dekorasyonundan yapısına kadar birçok şeyi görerek, House of the Dragon’un kendi hikayesini anlatma konusundaki yeterliliğine şahit olduk.

Ejderhalara değinmeden olmaz. Söz konusu Targaryen olduğu zaman özellikle… Şimdi burada bazı problemler ortaya çıkıyor. Syrax, prensesin bindiği ejderha ve boyut olarak biraz küçük. Fragmanlarda ileride daha büyük olacağını biliyoruz. Şimdi burada onlar ejderha çukurunda olduğu için küçük demeyin arkadaşlar. Net olarak Syrax yaşına göre küçük bir ejderha.

CGI olarak tabii müthiş detaylar beklemek biraz haksızlık olur çünkü bu dizide birçok ejderha göreceğiz ve hepsinin tasarımını derinlemesine yapmak maliyet açısından sıkıntı olacaktır. Burada değindiğim konu hem Syrax hem de Caraxes boyut olarak Drogon’dan daha küçük gibi görünüyor.

Caraxes en azından daha devasa bir canlı yapılabilirdi. Her ne kadar Drogon kadar özgür olmasalar da Drogon’un yaş olarak sadece 7-8 yaşlarında olduğunu unutmamak lazım. Elbette bu ejderhalar, “Ejderhaların Dansı”na kadar çok daha büyük olacaklar ancak ilk bölümlerde bunu biraz daha görkemli yapabilirlerdi.

Prensesin ejderhalar konusundaki başarısını diziye yansıttıklarını düşünüyorum. Özellikle ikinci bölümde, amcası Daemon’ın yanına gidip kardeşinin yumurtasını alırken sergilediği tavırlar oldukça hoştu. Burada Daemon’ın da onunla savaşmak yerine yumurtayı vermesi yine güzel bir detaydı. Çünkü ikisi kralın dediği gibi birbirlerine çok benziyorlar.

Matt Smith’in hayat verdiği Daemon Targaryen için ayrı bir parantez açmamızın vakti geldi. Daemon karakterini bire bir müthiş şekilde yansıttığını söylemeden geçersek haksızlık olur. Bildiğiniz üzere açıklandığında bu role pek uygun değilmiş gibi bir havası vardı Matt Smith’in. Ancak böyle güçlü ve farklı özellikleri olan bir karakterin altından kalkarken hiç zorlanmamış, adeta Daemon Targaryen’i yaşamış adam.

Karakterin kendisi de dizide kusursuz işlenmiş davranışları ve olaylar karşısındaki tutumu müthişti. Özellikle 2.bölüm sonunda Corlys Velaryon’un ağabeyi ile ilgili konuşmasına izin vermemesiyle Targaryen hanedanına olan tutumunu bir kez daha görmüş olduk. Zaten Viserys de kendisiyle ilgili iyi düşünmek isteyen bir kral.

2.Bölümde pek fazla aksiyon yoktu ancak ilk iki bölüm genel itibariyle bizlere sunulan bu yeni evreni güzel şekilde anlatma gayretindeydi. Burada dikkatimizi çeken bir şey elbette bir Stark’ın prensesi varis olarak kabul etmesiydi.

Bu dikkatimizi çekiyor çünkü Starklar, bundan önce de yine bir kraliçeyi desteklemekten çekinmemişlerdi. Viserys’in yerine tahta çıktığı Rhaenys Targaryen’i diğer haneler gibi kadın diye dışlamak yerine varis olarak kabul etmişlerdi. Yine bir Stark, prensesin varis olmasını kabul etmiş oldu. İleride bunlara dizide değineceklerini düşünüyorum.

Kısacası ilk iki bölüm oldukça güzel geçti ve beklentilerimin hepsini karşıladı hatta ejderhaları saymazsak aştı bile. Elbette ejderha işi bütçe işi ancak Targaryen hanesini anlatan bir dizide ejderhalara biraz daha önem gösterilmesi bu fantastik evreni çok daha güzel bir hale getirecek.

Bu arada dizi şu an 3 bölümünde de zaman atlamalarıyla gidiyor ve bunu izleyiciye aktardığından bu bilgiyi verme gereği duymamıştım. Zaman atlamaları daha da çoğalacak çünkü uzun bir dönemi anlatacaklar.

House of the Dragon 3.Bölüm İncelemesi

3.Bölümü ayırmamın sebebi bu bölümün hem açılış olarak hem de genel içerik olarak güçlü bir bölüm olması. Bu bölümde aksiyon çok daha fazla ve bunun yanı sıra alıştığımız gibi biraz entrika mevcut. İlk olarak bu bölümde bir ejderhanın gücünü sergilemeleri güzel bir detay oldu. Bunun yanında kralın bir erkek çocuğu olmasıyla birlikte aslında bir rüyacı olmak istediğini öğrendik. Zaten prensese aktardığı “soğuk kış” sırrı bir rüyadan geliyordu. Yani Targaryen hanesinde rüyaların ve büyülerin önemli olduğunu zaten biliyoruz.

Kral, erkek bir varisiyle tahtla ilgili gördüğü rüyayı düşünüyordu bu üçüncü bölümde. Aynı zamanda yine bir zaman atlaması yapılmıştı ve kralın oğlunun 2 yaşında olduğunu görmüştük. Bu sırada Drahar’ı durdurmak için Corlys Velaryon ve Daemon Targaryen’in savaşını gördük bu bölümde. Yengeç besleyenin savaşta önde olduğu ve kralın kardeşine bir mektupla yardım gönderdiğini söylemesi, Daemon’un kişiliğini biraz daha tanıttı. Kraldan gelen yardıma kalmamak adına kendisini tehlikeye atarak kazanmak için yapabileceklerini gösterdi Daemon.

Burada bir Velaryon’un ejderha sürdüğünü görmüş olduk ayrıca. Bu bölümdeki savaş sahneleri özlediğimiz Game of Thrones sahnelerini hiç aratmadı. İzlemesi çok keyifliydi ve HBO yine savaşı olduğu gibi göstermekten geri durmadı. Bu açıdan Game of Thrones evreninde sevdiğimiz şeyleri House of the Dragon ile yine görmek gerçekten güzeldi.

Bildiğiniz üzere buradaki taht oyunları şu an için tahta yakın olmak ve kralın yanında yer alarak büyük bir pay sahibi olma yolunda işleniyor. Burada pek fazla hane savaşı yok onun yerine Essos üzerinden gelen bir tehlike işlendi. Kralın bu tehlike karşısındaki tutumu elbette ileride karşımıza tekrar çıkacaktır. Daemon bu bölüm nazarında güçlenmiş oldu. Ayrıca bu bölümde ek olarak diğer haneleri gördük kralın avı sırasında. Bunlardan tabii gözümüze çarpan, Lannister hanesi oldu. Burada yine Lannister özelinde kralın bir eleştirisi vardı, “adamın gururunun gururu var.” diyerek, kızı için aslında düzgün bir eş adayı olmadığını vurgulamış oldu. Yine de dizide bir Lannister görmek güzeldi.

House of the Dragon incelemesini bundan sonra haftalık bölümlere göre yapacağız. İlki üç bölüm itibariyle diziyi oldukça beğendim ve beklentilerimi karşıladı. Dizinin ikinci sezon onayı aldığını zaten biliyoruz ancak zaman atlamalarına göre ne kadar süreceğini tahmin etmek güç. House of the Dragon, bu şekilde etkileşimini koruyabilirse muhtemelen unutulmaz dizilerden birisi olacak.

The post House of the Dragon Dizi İncelemesi – Game of Thrones Evrenine Dönüş! appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
https://tuyann.com/house-of-the-dragon-dizi-incelemesi-game-of-thrones-evrenine-donus/feed/ 6
Top Gun Maverick Film İncelemesi – Geç Gelen İnceleme https://tuyann.com/top-gun-maverick-film-incelemesi/ https://tuyann.com/top-gun-maverick-film-incelemesi/#respond Tue, 14 Jun 2022 15:54:28 +0000 https://tuyann.com/?p=4984 Top Gun Maverick Film İncelemesi: 36 Yıl Sonra Top Gun İzlemek Nasıldı? 36 yıl aradan sonra Tony Scott’ın yokluğunda seriya muazzam bir geri dönüş yapılmış. Tom Cruise ve Joseph Kosinski’ye şapka çıkartmak lazım. Tek kelimeyle muazzam film. Şu ana kadar senenin en iyi filmlerin biri olmuş. Hatta son yıllarında en iyi filmlerin biri olmuş diyebiliriz. […]

The post Top Gun Maverick Film İncelemesi – Geç Gelen İnceleme appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
Top Gun Maverick Film İncelemesi: 36 Yıl Sonra Top Gun İzlemek Nasıldı?

36 yıl aradan sonra Tony Scott’ın yokluğunda seriya muazzam bir geri dönüş yapılmış. Tom Cruise ve Joseph Kosinski’ye şapka çıkartmak lazım. Tek kelimeyle muazzam film. Şu ana kadar senenin en iyi filmlerin biri olmuş. Hatta son yıllarında en iyi filmlerin biri olmuş diyebiliriz.

Filmi özellikle İmax seyrederseniz heyecan olarak doruklara ulaşabilirsiniz. Sinematografi muazzam, ses miksajı, ses kurgusu gibi önemli teknik detaylarda muazzam olmuş. Jetlerin sesiyle resmen salon ayağa kalkıyordu. Özellikle Soundtrack kısmında Hans Zimmer cidden çok iyi iş çıkartmış. Kendiside hala yıllara ve ilhamına meydan okuyor. Lady Gaga’nın film için yazdığı şarkıda ve diğer kullanılan şarkılarda oldukça iyiydi. Zaten ilk filmin önemli şarkılarından olan Danger Zone’u filmin açılışında duymak mümkün. Ve Top Gun Anthem’i de. Tek eksik Take My Breathe Away’di. Ama o da ilk filme özel olduğu için burda doğal olarak kullanmamışlar. Bence çok yerinde bir karar olmuş

Minimal derecede görsel efekt kullanıldığı için çekilen sekanslar inanılmaz duruyordu. Kamera kullanımı açısından yönetmen Joseph Kosinski gerçekten çok iyi iş çıkartmış. Özellikle jetlerin it dalaşına girdiği ve savaştığı sahneler harika çekilmiş. Çok akıllıca kullanılmış kamera. Muazzam savaş sekansları vardı. Filmin Temposu harika dengelenmiş seyirciyi hiç yormuyordu. Bir parantezde filmin editlenmesine açılması lazım. O kadar jetin dalaşa girdiği sahneler inanılmaz editlenmiş. Muhtemelen oscarda bir çok adaylık çıkartıcaktır Top Gun Maverick.

Bu arada Tom Cruise cidden muazzam bir aktör. Holywood’un açık ara en popüler ve işine en sadık aktörü. Bütün çekilen sahnelerde dublör yerine kendisi vardı yine. 60 yaşında ama hala zirvede kendisi. Her yeni filmle beraber çektiği sahnelerde zirveyi zorlamaya devam ediyor. Bu yaşta bu özveri ve azimle çalışmak gerçekten muazzam bir şey

Filmin konu itibariyle çok sıra dışı olmayan bir konuyu ele alıyor. Ama ele aldığı konuyu inanılmaz aktarmayı başarıyor. Düşman hava sahasındaki radyoaktif silahları ve bombaları imha etmek üzere bir görev alıyorlardı. Bildiğimiz gerçek dünyadaki askeri görevler gibi. Yağ gibi akıyordu anlatılan şey. Ve bunu yaparken ne bir emperyalizm ya da milliyetçilik yapılmıyor. Çok iyi ayarlanmış. Düşmanın kim olduğu hangi ülke olduğu bile geçmiyordu. Gayet yerinde işlenmiş.

Yazar: Çağatay Kaşıkçı.

The post Top Gun Maverick Film İncelemesi – Geç Gelen İnceleme appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
https://tuyann.com/top-gun-maverick-film-incelemesi/feed/ 0
The Hunt 2020 Film İncelemesi ve Konusu https://tuyann.com/the-hunt-2020-film-incelemesi-ve-konusu/ https://tuyann.com/the-hunt-2020-film-incelemesi-ve-konusu/#respond Sat, 28 May 2022 23:05:27 +0000 https://tuyann.com/?p=4977 The Hunt 2020 Film İncelemesi ve Konusu The Hunt film incelemesi ve The Hunt film konusu yer alan içeriğimizde spoiler yoktur Pandemi sürecinde birçok filmin ertelendiği hatta çekimlerinin durduğu bir dönemde seyirciyle buluşan The Hunt 2020 yapımlı filminden kısaca bahsedeceğiz. The Hunt (2020) Film Konusu Film son yıllarda ilginin arttığı bir türden çıkıyor. Gerilim Korku […]

The post The Hunt 2020 Film İncelemesi ve Konusu appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
The Hunt 2020 Film İncelemesi ve Konusu

The Hunt film incelemesi ve The Hunt film konusu yer alan içeriğimizde spoiler yoktur Pandemi sürecinde birçok filmin ertelendiği hatta çekimlerinin durduğu bir dönemde seyirciyle buluşan The Hunt 2020 yapımlı filminden kısaca bahsedeceğiz.

The Hunt (2020) Film Konusu

Film son yıllarda ilginin arttığı bir türden çıkıyor. Gerilim Korku türündeki filmde, bir grup elit zengin insanın, daha fakir insanları belirli bir araziye toplayarak av partisi düzenlemesini konu alıyor. İnsanları avlayarak bunu bir eğlenceye dönüştürmüş olan zenginler ve avlanan insanlar arasındaki mücadeleyi görüyoruz. Filmin konusunu niye bu kadar kısa anlattığımızı inceleme kısmında anlayacaksınız. The Hunt film konusu kısaca bu kadardı.

The Hunt (2020) Film İncelemesi

The Hunt incelemesi ve analizinden sonra filmin oyuncularını ve tüm künyesini sizlerle paylaştık. Dilerseniz öncelikle oraya gidebilirsiniz. Şimdi incelemeye başlayalım. The Hunt, arkasında güçlü isimlerin olduğu ancak buna rağmen vasatı yakalayamayan filmlerden birisi. Filmin bütçesi 14 milyon dolar, 16 milyon dolarlık bir hasılatı mevcut. Beklenenin bu olduğunu düşünmesem de yapımcıların hatta filmin tüm ekibinin, bu filmden hem kazanç olarak hem manevi olarak bir şey beklemediklerine eminim diyebilirim. Zaten pandeminin başında ortaya atılmasının sebeplerinden birisi de budur.

Bir film yapalım denilip denenmiş arkasından olmadı bu film nap’sak derken, pandeminin patlak vermesiyle, ortaya atalım izleyen izlesin denmiş gibi. Şimdi güçlü isimlerden birisi olan Damon Lindelof ile başlayalım. Kendisini herkes muhteşem TV serisi Lost ile hatırlıyor. Av filminin esas konusunu düşündüğümüz zaman Damon Lindelof bu film için umut veren, harika bir seçenek… Ancak ortada bir hikaye ne yazık ki yok.

The Hunt hikaye anlamında ne kendi türünün iyi bir örneği ne de içinde geçen absürt diyalogların hakkını verecek kadar ucundan karışık eleştiri yapabilecek bir film. İzlerken ne olup bittiğini karakterlerin tuhaf bakışlarını ve bin bir çeşit Amerikan korku-gerilim tarzındaki tuhaf tiplemelerden fayda sağlayamamış bir film. Klişelerden dahi beslenemeyen The Hunt filminde gördüğümüz hiçbir motivasyon yok. Ha var da çok saçma bir yere bağlanıyor desek o da tam değil.

Oyunculukları izlerken ufak çaplı krizler yaşadığımı da söyleyebilirim. Betty Gilpin’in o mimikleri bir süre sonra sinir bozucu bir hale geliyor. Buna ek olarak karakterini havalı yapmak için sokulan kalıpta çok sinir bozucuydu. Kısacası hiçbir hikayesi olmayan, oyunculukların çok kötü olduğu ve ek olarak filmin hiçbir motivasyonunun olmaması, The Hunt’ı benim gözümde vasat altı bir yapım yapıyor.  Birkaç basit kanlı aksiyon sahnesinden oluşan bir skeç gibi düşünebilir, zenginlerin fakirleri avladıkları güçlünün güçsüzü ezdiği bir hikayeyi “Arınma Gecesi” kadar bile anlatamamış olmaları oldukça garip.

The Hunt 2020 Film Oyuncuları:

Betty Gilpin – Crystal May Creasey
Hilary Swank – Athena Stone
Wayne Duvall – Don
Ethan Suplee – Gary

Yönetmen: Craig Zobel
Senarist: Nick Cuse – Damon Lindelof
Müzik: Nathan Barr
Bütçe: 14 Milyon Dolar
Hasılat: 16.3 Milyon Dolar

The post The Hunt 2020 Film İncelemesi ve Konusu appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
https://tuyann.com/the-hunt-2020-film-incelemesi-ve-konusu/feed/ 0
Into the Wild Film Konusu ve Yorumu: https://tuyann.com/into-the-wild-film-konusu-ve-yorumu/ https://tuyann.com/into-the-wild-film-konusu-ve-yorumu/#respond Tue, 24 May 2022 17:44:28 +0000 https://tuyann.com/?p=4968 Into the Wild Film Konusu ve Yorumu: Into the Wild film konusu, Into the Wild film yorumu şeklinde iki konuyu değindiğimiz içeriğimizde spoiler yoktur. Filmin seyir zevkini bozacak detaylar yer almamaktadır. Into the Wild film analizi ve film konusu kısmından önce sizlere filmle ilgili bir ön bilgi vermek istiyoruz. Öncelikle ülkemizde “Özgürlük Yolu” olarak bilinen […]

The post Into the Wild Film Konusu ve Yorumu: appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
Into the Wild Film Konusu ve Yorumu:

Into the Wild film konusu, Into the Wild film yorumu şeklinde iki konuyu değindiğimiz içeriğimizde spoiler yoktur. Filmin seyir zevkini bozacak detaylar yer almamaktadır.

Into the Wild film analizi ve film konusu kısmından önce sizlere filmle ilgili bir ön bilgi vermek istiyoruz. Öncelikle ülkemizde “Özgürlük Yolu” olarak bilinen film aslında “Vahşi Doğaya Doğru” anlamına gelmekte. 1996 Yılında yayınlanan Into the Wild kitabıyla aynı ismi taşıyor ve aynı şekilde uyarlanıyor. Kitapta filmde muhteşem bir hikayeye dayanıyor, bu hikaye Christopher McCandless’in gerçek hikayesi.

Kitabın yazarı Jon Krakuer filmde de Sean Penn ile birlikte senaryoda yer alıyor. Christopher McCandless’in etkileyici hikayesi hem kitap hem film olarak da oldukça başarılı.

Into the Wild filminin konusunda spoiler yoktur.

Into the Wild Film Konusu

Into the Wild filmi yukarıda bahsettiğim gibi Christopher McCandless’in gerçek hikayesinden uyarlanıyor. Chris, üniversiteden mezun olduktan sonra sürekli düşünülen ama asla gerçekleştirilemeyen bir eylemi gerçekleştiriyor. Birikim fonundaki tüm parayı bağışladıktan sonra tek başına muhteşem bir serüvene atılıyor. Alaska’ya gidip doğada tek başına yaşamak için çıktığı bu serüvende ona eşlik eden en kıymetli eşyaları kitapları.

Chris’in bu yolculuğa çıkma sebepleri ve dünya görüşü filmin kilit noktalarını oluşturuyor. Ailesi yönünden şanssız ve şanslı diyebileceğimiz bir kişi. Ailesi gayet varlıklı ve istediği her şeye neredeyse ona sunabilecek insanlar ancak ailenin sırları onu tüm her şeyden soğutuyor. Baskıcı diyebileceğimiz bir baba figürü yer alıyor hikayesinde ve ek olarak ailenin bazı sırları var. Bunlar spoiler olabileceğinden dolayı sırlara girmiyoruz.

Kısacası Chris, ailesinin istediği gibi üniversiteden mezun oluyor ancak buradan sonrasını devam ettirmek yerine kendi istediği gibi yaşamayı seçerek, vahşi doğada Alaska’da yaşamayı seçiyor. Seçtiği bu yaşama kendisine yeni bir isim koyarak başlıyor. O artık, Alexander Supertramp.

Chris’in yolculuğu sadece Alaska değil, oraya gidene kadar başından geçen tüm her şey hem gerçekten yaşanmış bu hikayeyi etkileyici kılıyor hem de daha bir anlamlı oluyor. Chris, yolda çeşitli insanlarla tanışıyor ve onlarla kısa süreli bazı şeyler paylaşıyor. Böylece serüven boyunca birçok karakterin hikayesine tanıklık ediyoruz.

İlgini Çekebilecek başka bir film önerisi: Gri Kurt Film Konusu

into-the-wild-film-konusu

Into the Wild Film Yorumu

Into the Wild film incelemesi yapacağımız bu kısımda filmle ilgili görüşlerimizi ve bazı detayları paylaşmış olacağız.

Başlangıçta diyebileceğim en net şey bu film benim için gerçek bir film diyebileceğim yapımlardan bir tanesi. Günümüz tarihinden baktığımız zaman biraz eskimiş gibi görünüyor olabilir ancak kesinlikle öyle bir şey yok. Bazı filmler bittiğinde, “Gerçekten bir film izledim az önce.” Diye düşünürüz. Bu film tam olarak o hissiyatı veren filmlerden bir tanesi.

Chris’in yaptığı şeylerin elbette bir anlamı var. Güç, para ve modern insanın modern yaşamının getirdiği hiçbir şey onun için önemli değil. Chris, sevgi eksikliği çeken bir genç ve bunun kaynağı elbette ailesi ve çevresi. Varlıklı bir aileden geliyor olmasına rağmen elinde bulundurduğu güç ve paranın kendisi için hiçbir şey ifade edememesi belki de onun içinde bir sorundu. Ancak hayatın anlamını ya da hayatı yaşamanın nasıl değerli bir şey olacağı sorusu daha önemliydi.

Chris, bu soruyu cevaplamak ve elbette kendisini ifade edebilmek için bu 2 yıllık serüvene atılıyor. Filmin gerçekçiliği sadece hikayeden değil, Sean Penn’inde katkılarıyla sağlamlaşıyor. Abartı olan hiçbir durumun olmadığı gerçekçi ancak bir o kadar sıcak ve güvenilir bir hikayenin zeminleri bu şekilde hazırlanıyor.

Film Chris’in yolculuğunu bölümlere ayırarak sunuyor. Burada kendini gerçekleştirme diyebileceğimiz kısma kadar birçok anlamda insan hayatına paralel giden öğretiler ile birlikte bu genç adamın hikayesine tanıklık ediyoruz. İlk bölümlerde Chris ne istediğine karar veriyor diyebilirim. Ya da bir şeyleri fark ediyor ve hayatın böyle olmaması gerektiğini sorguluyor. Burada kazandığı farkındalığı onun cesaretiyle birleştiğinde bu serüvene atıldığını gözlemliyoruz.

Chris’in yolculuğu doğaya dönüş olarak düşünülse de biraz da kaçış oluyor. Chris, tüm her şeyden, hayatındaki tüm olumsuzluklardan ve kargaşalardan doğaya doğru kaçıyor.

Alaska’ya ulaşmadan yolda yaşadığı şeyler bir o kadar kıymetli. Karşısına çıkan bütün herkes son derece gerçek ve samimi hikayelere sahipler. Tüm bu yan karakterlerin filmi olan katkısı gerçekten çok büyük. Chris’in bu yolculukta onlardan kazandığı birçok öğretinin yanı sıra muhteşem deneyimler tadıyor. Asla yapmasına gerek olmayan ve normal şartlarda yapmayacağı işleri deneyimliyor, yolculuk seçimi olarak kaçak trene biniyor. Tüm bu yeni deneyimler, onun kendisini keşfetmek ya da kendisini aramak için çıktığı bu yolculukta, inanılmaz bir katkı sağlıyor.

İlgini çekebilecek başka bir film önerisi: Kurdun Derisi: Bajo La Piel de Lobo

into-the-wild-film-incelemesi

Into the Wild İncelemesi spoiler bölüm

Chris, mutluluğun anlamını ararken sık sık onun bu konuyla ilgili görüşlerini de izliyoruz. Örnek olarak “her şey mutluluk olabilir, doğada olabilir, mutluluk sadece bu değildir.” Tarzında bazı replikleri var ancak aklıma şu an gelmiyor. Chris, kendini ve mutluluğu aradığı bu yolculuğun son kısmında Alaska’ya uğrayacak. Filmin vahşi doğada hayatta kalma kısmını ilgilendiren bu son sahnede insanların yalnızlığıyla ilgili harika gösterimler mevcut. Yalnızlığı zaten bu yolculuğa çıkarak kendisinin seçtiği aşikar bir şey. Mutlu olma kısmına gelirsek, Chris’in Alaska’da aslında mutlu olduğunu görebiliyoruz ama bu mutluluk elbette sonsuza kadar sürmüyor. Chris, bana kalırsa filmin son bölümünden önce aradığı zaten bulmuştu ve Alaska’ya da mutlu olarak gitmişti. Alaska’ya giderken doğru dürüst hazırlanmadığını biliyoruz ve bunu kendisinin seçip seçmediği biraz karışık. Bu serüvenin son haresi olan Alaska için filmde bazı küçük denemeler yapmıştı, tırmanış gibi. Ancak erzak yönünden yanında sadece doğru hatırlıyorsam 5 kilo pirinç ve birkaç şey daha almıştı. Ek olarak, son otostop çektiğinde kendisini oraya bırakan kişinin dediklerine göre, Alaska şartlarına uygun değildi. Hatta adam ona bir çizme vermişti.

Yani Chris, kıyafet olarak, erzak olarak kesinlikle Alaska’da vahşi doğada hayatta kalmak için hazırlanmamıştı. Ama hikayesinde, kendini arama ve mutluluğu bulma kısmında aslında Alaska için hazırlanıyordu yani en azından ruhen. Hayatındaki mutsuzluğa, ailevi sorunlarına karşı kendisini bu yolculukla ifade ediyordu.

Chris’in yanına aldığı kitaplarda Alaska üzerine okumalar yapmanın yanı sıra Jack London okuduğunu da görüyoruz. Bu muhteşem yazarın da kendisine bir şekilde ilham verdiği zaten açık. Hatta filmde “Vahşetin Çağrısı” kitabını okurken kendisini görmüştük.

Chris’i çağıran vahşi doğa kendisine muhteşem bir hoşgörüyle yaklaşacak değildi ve öyle de oldu. Alaska’da kaldığı 4 ay boyunca yalnızlığı ve mutluluğu üzerine düşünürsek, Christopher gerçekte de bu yolculuğu bitirmek istemiş ancak yapamamıştı. Filmde de bunu görüyoruz zaten. Yeteri kadar bilgisinin olmaması, cesareti ve zekasıyla çıktığı bu yolculuktan dönmesine engel oldu.

“Mutluluk sadece paylaşınca gerçektir.”

Into the Wild Film Oyuncuları

Emile Hirsch – Christopher McCandless
Marcia Gay Harden – Billie McCandless
William Hurt – Walt McCandless
Jena Malone – Carine McCandless
Catherine Keener – Jan Burres
Brian Dierker – Rainey
Vince Vaughn – Wayne Westerberg
Zach Galifianakis – Kevin
Kristen Stewart – Tracy
Hal Holbrook – Ron
Steven Wiig – Ranger Steve Koehler
Jim Gallien – Kendisi

Emile Hirsch’ın filmin çoğunluğunda yalnız başına oynadığından kendisine bir parantez açmak lazım gelir. Emile, bu rolü tam anlamıyla yaşayarak oynuyor. Emile karakterin her bir duygusunu gerçekçi bir şekilde yansıtırken, Christopher rolüne ne kadar iyi girdiğini gösterecek bir özgüvenle oynamış. Özellikle McCandless’in son sahnesine oyunculuğuna bayıldığımı söyleyebilirim.
Yönetmen: Sean Penn
Yapımcı: Sean Penn
Senarist: John Krakauer – Sean Penn
Eser: Into the Wild (Jon Krakauer)
Müzik: Eddie Vedder

Filmin etkili olmasının başlıca sebeplerinden birisi de Sean Penn elbette. Filmde sunulan görsellik harika diyebileceğim türden ve kamera bu filmde çok şey anlatıyor!

Bu tarz film önerileri için: film önerileri

The post Into the Wild Film Konusu ve Yorumu: appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
https://tuyann.com/into-the-wild-film-konusu-ve-yorumu/feed/ 0