Palmerston Adası

palmerston adası

Bu ada kaptan James Cook tarafından bulunmuş olup Pasifik Okyanusunda bulunan Cook Adaları’nın da bir parçasıdır. Adaya ilk yerleşim 1868 yılında olmuştur. William Marsters ve 3 Polinezyalı eşidir. Adanın şu anki bütün sakinleri bu aileden gelmektedir. Yani bu adaya bir aile adası diyebiliriz. Adada ne elektrik ne de İnternet bulunuyor. Erzak ihtiyaçlarını ise adaya yılda en fazla iki kere gelen gemilerden temin ediyorlar. Adada herhangi bir dükkan bulunmuyor ki zaten para da kullanılmıyor. 

Saint Helena Adası

Saint Helena Adası

Bu adamız ise biraz da olsa daha ünlü bir yer çünkü bu adaya Napolyon sürgün edilmişti ve gözlerini hayata bu adada yummuştu. Saint Helena Adası Atlantik Okyanusu’nda bulunan bir volkanik bir adadır. Portekizli denizciler tarafından 1500’lü yıllarda bulunduğu biliniyor. Adanın şu anki kontrolü ise Birleşik Krallık’a aittir. Asya ve Güney Afrika’dan Avrupa’ya giden gemilerin uğrak noktalarından biridir. Adaya ulaşım zor olsa da elektrik ve İnternet bulunmaktadır. Hatta bir hava limanı bile mevcuttur.

Tristan Da Cunha 

Tristan Da Cunha

Tristan Da Cunha dünyanın ulaşılması en zor yerlerinden biridir. Aynı zamanda dünyadaki en ıssız adalardan da biridir. Atlantik’te bu adada sadece 247 kişi yaşamaktadır. Adaya ulaşmanın tek yolu Güney Afrika’dan kalkan bir tekneyle altı günlük bir yolculukla mümkün. Yine bir Portekizli bir kaşif tarafından 1500’lü yıllarda keşfedilmiştir. Adanın bütün geçim kaynağı ıstakozlardan geçmektedir. Burada elektrik ve ,nternet bulunmamasına rağmen bir cafe ve bar bulunmaktadır.

Pitcairn Adası

Pitcairn Adası

Pitcairn Adası, Peru, Yeni Zelanda gibi en yakın komşularına bile 900 kilometre  uzaklıktadır. Bu ada dünyadaki en az nüfusa sahip olan yerlerden bir tanesidir. Halk geçimini tarım ve bal ile sürdürmektedir. Bir söylentiye göre de balları o kadar iyidir ki Kraliçe Elizabeth’in bile favorisi. Halkı 50 kişiden oluşan bu adada medeniyetten uzak bir tablo var. Bir zamanlarda korsanlara da ev sahipliği etmiştir. Yıllar içinde keşfedilince korsanlarda uzaklaşmak zorunda kalmış. Buraya gitmek isteyenleri bekleyen en zor durum ise İnternet. Burada alacağınız maalesef sadece birkaç saat yetecektir. Ada, ziyaret etmek isteyenler için 14 güne kadar vize istemiyor. İzole bir yer arıyorsanız burası aradığınız yer olabilir.

The post Neredeyse Dünyamızdan Bağımsız Yerler appeared first on En Güncel Film Önerileri.

EVDE YAPILABİLECEK EGZERSİZLER

Merhaba arkadaşlar bu yazımızda size evde yapabileceğiniz  kolay egzersizleri göstereceğiz. Tüm dünyayı etkisi altına alan corona virüs (covid-19) sebebiyle evde tıkılıp kaldığımız bu zor günlerde birazda olsa enerjinizi atmanızı vücudunuzu daha dinç hissetmeniz adına sadece 15-20 dakikanızı alacak egzersiz tavsiyelerinde bulunacağım.

EVDE YAPILABİLECEK EGZERSİZLER

1-SQUAT

Sizlere göstereceğim ilk hareket SQUAT

Bu hareketi hiçbir ağırlığa gerek duymadan evde kendi vücut ağırlığımız ile kolayca yapabiliriz.

Dizlerimizi omuz genişliğinde açarak, dizlerimizin parmak ucunu geçmeyecek şekilde aşağı yukarı çömelme hareketini uyguluyoruz, başımızın ve belimizin dik konumda olması hareketi daha sağlıklı uygulamamıza yardımcı olucaktır.

2-SUPERMAN HAREKETİ

Sizlere göstereceğim ikinci hareket SUPERMAN  HAREKETİ

Hepinizin aklında canlandığı şey doğru evet meşhur supermanın uçtuğu gibi yere yüz üstü yatıyoruz ve kollarımızı ve bacaklarımızı havaya kaldırıp sadece bel kısmımızın yere değe

ceği şekilde avuç içimiz yere bakacak şekilde dirsekleri kırmadan koordineli bir şekilde sağ kol sol bacak , sol kol sağ bacak bir aşağı bir yukarı şekilde çalıştırarak belimizi kuvvetlendiriyoruz.

3-MEKİK

Sizlere göstereceğim üçüncü hareket MEKİK

Çoğunuzunda bildiği gibi karın kaslarını en çok çalıştıran hareketimiz. Bu hareketi evde rahatça çok kolay bir şekilde yapabilirsiniz.Sırt üstü uzanıp ellerinizi başınızın arkasına alıp

bacaklarımız düz bir şekilde yada kendimize doğru kırık bir biçimde olabilir. Üst gövdemizin dik olacağı şekilde kendimizi yerden kaldırıyoruz, kendimizi ne kadar zorlarsak faydasını o kadar fazla göreceğimizi unutmamalıyız.Karnınızın yandığını hissetmeniz o hareketi doğru yaptığınız anlamına gelmektedir.

4-DİZLER ÜSTÜNDE ŞINAV

Sizlere göstereceğim dördüncü hareket ŞINAV

Yine evde rahatlıkla yapabileceğiniz hareketlerden biri olan bu egzersiz hepimizin bildiği şınava göre uygulanması birazcık daha kolay. Yeni spor yapmaya başlayan bireylerin rahatlıkla evlerinde yapabilecekleri bu şınav türünü normal şınav çekmekte zorlanan herkese öneriyorum.

5-TERS MEKİK

Sizlere göstereceğim beşinci hareket TERS MEKİK

Bu hareket de diğer önerdiğim hareketler gibi evde kolaylıkla yapabileceğiniz türden,

mekik hareketinde karnımızı çalıştırırken bu harekette ise öncelik olarak sırt kaslarımızı çalıştırıyoruz, yüz üstü yatar pozisyonda kollarımızı başımızın arkasında birleştirerek bacaklarımız yerde sabit duracak şekilde gövdemizi yukarı aşağı kaldırıp bir çok kasımızı çalıştırdığımız bir harekettir.

6-BRIDGE (KÖPRÜ) HAREKETİ

Sizlere göstereceğim altıncı hareket BRIDGE (KÖPRÜ) HARAKETİ

Bu hareketimizde hem kalça hem de karnımızı çalıştıracak bir hareketten bahsedeceğim.

Sırt üstü uzanıyoruz ve ayak tabanlarımız yere basacak şekilde dizlerimizi kırık bir biçimde pozisyonumuzu alıyoruz, kollarımız yanlarda düz olacak şekilde koyup, belimizi bir aşağı bir yukarı şekilde çalıştırıyoruz.

7-LUNGE  HAREKETİ

Sizlere göstereceğim yedinci hareket LUNGE HAREKETİ

Bu hareketimiz de evde rahat bir şekilde fazla bir alan gereksinimi duymadan kolaylıkla yapabileceğiniz türden.Bu harekette squatta olduğu gibi öncelik bacaklar ve kalçada, kalça dışarıda göğüs önde dik bir pozisyonda, bir bacağımızı dizimizi bükerek ileriye veya geriye  doğru hamle yapıp çömelme pozisyonunda doksan derece açı olacak şekilde yapıyoruz daha sonra diğer bacağımızı aynı şekilde öne veya geriye hamle yaparak hareketimizi devam ettiriyoruz.

The post EVDE YAPILABİLECEK EGZERSİZLER appeared first on En Güncel Film Önerileri.

Troya Antik Kenti – Troya Hazineleri – Eski Tunç Çağı Troya

Eski Tunç Çağında Troya Antik Kenti

1871 Yılına kadar Troya Homeros’un İlyada destanından bilinen efsanevi bir kentti. Varlığı henüz kanıtlanmış değil sadece dillerden dile aktarılan bir efsaneden ibaretti. Troya ile ilgili kahramanlık öyküleri, yaşam stilleri ve destanlar 1871 yılına kadar sürmüştü. 1871 Yılında ise Troya Antik Kenti artık varlığıyla kanıtlanacaktı. Alman bir maceraperest olan Heinrich Schliemann, kamuoyuna Troya’nın gerçek olduğunu kanıtlayacak ve bütün ilgileri çekecekti.

Alman maceraperest bugün ki Hisarlık Tepe’de amatör bir kazıya başladı. Kral Priamos’un ünlü kenti Troya olduğu düşünülüyordu. Alman maceraperestin bu amatör kazıları amacına ulaşınca işin rengi de değişti.

Efsanelere, destanlara ve öykülere konu olan, Homeros’un İlyada destanından bilinen bu antik kentin gerçek olduğu böylece ispatlandı.

Troya kendi içinde üç farklı kültürel gelişim aşamasına ayrılmıştır. Troya 1 Troya 2 Troya 3 diye aynı bir film serisi gibi kültürel gelişim aşamalarıyla tanımlanmaktadır (3 SEVİYE ESKİ TUNÇ ÇAĞI İÇİN AYRIŞTIRILIR)bu antik kent. Eski Tunç Çağında Troya oldukça büyük bir önem taşıyordu. Henüz gelişmemiş yelkenlilerin geçit noktasındaydı. Buna yazının ilerleyen kısmında değineceğimiz için şimdilik bu kısmı geçerek devam edelim.

Troya ile ilgili birçok film, dizi izlemiş olabilirsiniz. Tarihin her döneminde ilgi çekici bir konu olmuştu Troya.

Troya Hazineleri – Eski Tunç Çağı

Troya kazılarında ilk etapta 20 hazine bulunmuştu. Bu hazinelerin hepsi elbette birbirinden değerli materyaller eşyalardan oluşmaktaydı. Bu hazinelerin en önemlisi ise Troya’nın da zaten ünlü kralı olarak bilinen Priamos’un Hazinesiydi. Bu hazineye günümüzde de A hazine adı verilmiş durumda. Troya’da kazılar yapılmaya devam ediliyor, yeni bulgular ortaya çıkartılıyordu.  Birçok değerli hazine önce Almanya müzelerinde sergilenip ardından da Rusya müzelerinde sergilenmeye başlandı.

Troya Antik Kenti – Troya 1

Troya’da her biri harflerle tanımlanan ara katmanlara sahip dokuz ana seviyeyi ve en az 14 ayrı kronolojiyi tespit etmişlerdi. Troya’nın ilk seviyesi başlangıç tarihi olarak, İÖ 3000 Yılı olarak kayıtlara geçti.

Troya kesintisiz bir iskan görmüştü. Troya I olarak sınıflandırılan Troya’nın ilk seviyesi, çapı yaklaşık olarak 90 m olan kaya bir zemine inşa edilmişti. Etrafı bir duvarla korunma amacıyla kuşatılmış olan bir köydü burası. Duvarın giriş kapısı 3 metreden çok az yüksek olan iki kule tarafından gözetlenip-korunuyordu.

Troya Antik Kentinde ilk seviyede evlerin şekli dikdörtgendi. İnsanların yaşamı için elverişle olan bu evlerin giriş kapıları ise bu dönemlerdeki evler gibi dardı. Bir yangınla yıkıldığı söylenen ilk Troya’nın yani Troya I’in ardan Troya II öncekinin temelleri altına kurulmuştu. Yıkıntılardan ve enkazdan tekrar canlandırılıp, Troya I’in kültürel özelliklerini de barındırarak gelişmeye başlamıştı.

Troya II dediğimiz gibi hemen hemen aynı kültür ile kurulmuş ve bunun bir parçası olmuştu. Esasında tamamen devamdı. Ancak üzerine bazı yenilikler koyuluyordu. Taş temeller üzerine yükselen kerpiç duvarla çevrili yaklaşık 100 metre çapında bir iskan alanı oluşturulmuştu Troya II’de. Ana giriş kapısı ise yine Troya I’e benzerlik göstererek, kuleler ile korunmaktaydı. Kentin iki giriş kapısında da megaron tipi bir giriş söz konusuydu. Evlerin konumu merkezi işgal eden bir saray ile belli bir plan dahilinde dizayn edilerek megaron bir tip yapıyı çevreliyordu.

Eski Yunan ve Roma döneminde inşa edilecek olan tapınaklar içinde ön ayak olmuş bir yapıdır. Bu yapı örnek alınarak Eski Yunan ve Roma dönemlerinde tapınaklar inşa edilmiştir. Bunun yanı sıra Troya’nın II. Ve arkasından gelecek olan III. Seviyelerine Anadolu kültürü ya da Troya’nın denizcilik kültürü olarak da tanımlanmaktadır.

Troya konumu yüzünden oldukça önemliydi. Troya’da olmayan ancak çok uzak ülkelerde bulunan bazı materyaller Troya’ya ulaşmıştı. Bunun öncesinde bu konuyu detaylandırmak için, Troya I’de kap çömlek v.b kullanımına değinmemiz gerekiyor.

Troya Antik Kenti Madenler ve Aletler

Troya I seviyesindeyken çömlekçi çarkı kullanılmıyordu. Kapları yapmak için kil kullanıyorlardı. Kullanılan kili elle biçimlendirip, açık ateşte sertleştiriyorlardı. Pek fazla da çeşit olduğu söylenemez. Renkli olmayan bu kil kapların sadece beyazla birazcık süslendiği görülmekte. Ancak II.Troya’ya geldiğimiz zaman kaplar için artık çömlekçi çarkı kullanıldığı görülmekte. Üstelik bunun yanı sıra kaplar artık fırın ateşinde sertleştirilmeye başlanmıştı.

Peki bu bilgiler ne işimize yarayacak? Bu bilgilerden yola çıkarak Eski Tunç Çağında Troya’nın biraz önemini aktarmaya çalışacağız.

Yapılan çömleklerin geneli insan şekline benzerdi. Troya’nın bu aşamalarında da elbette heykelcilik mevcuttu. Bu heykellerin cinsiyetleri ayrıştırılırken kulaklarında küpe deliği yolu izlenirdi. Oldukça ilginç bir seçim olmuş.

Aletlerin yapımına geldiğimiz zaman Troya’nın konumunun önemi ortaya çıkıyor. Aletler yapılırken bu dönemde, bakır, altın, gümüş, kalay, tunç ve çok nadir olarak da meteor demir kullanılıyordu. Bu hammaddelerin Troya dışından temin edildiğini biliyor muydunuz? Özellikle Kalay en değerlisiydi. Çünkü Troya’ya çok uzaktan geliyordu oldukça pahalıya patlıyordu. Değiştokuş ticaretinin arzına sunulmuş olan bu ürünün Troya’ya nasıl ve hangi yollardan geldiği tam olarak bilinmiyor. Ancak bunun üzerine bazı tahminler mevcut.

Yelkenli olayına dönelim. Bu tarihte yelkenliler tamamen şans eseri hava şartlarına dayalı olarak ilerlemekteydi. Yani uygun olmayan hava şartları yaşandığı takdirde gemilerin limanlarda günlerce beklemesi gerekiyordu. Troya konum olarak Asya ve Avrupa’yı birbirinden ayırıyordu. Bu yüzden de buraya gelen gemiler Troya’da beklemek durumunda kalmaktaydı. Uygun hava şartları gerçekleşene kadar da bu işten kazançlı çıkan elbetet Troya ve Troya’lılardı.

Dönemin zorunluluğu sayesinde Troya’nın ekonomisinin böylece gelişip büyüdüğü düşünülüyor. Ulaşılması zor madenlerin de bu şekilde elde edinilmesi büyük bir ihtimal.

Kaynak1: Türkiye’nin Eskiçağ Tarihi/ Prof. Dr. Mehmet Ali Kaya
Kayank2: Wikipedia

The post Troya Antik Kenti – Troya Hazineleri – Eski Tunç Çağı Troya appeared first on En Güncel Film Önerileri.

TRT Eba TV Nasıl Yapılır? TRT EBA TV Frekans Ayarları

COVID-2019 Salgını tüm dünyayı alarma geçirmeye devam ediyor. İlkokul, ortaokul ve liselerde eğitime ara verildi. Öğrenciler eğitimlerinden geri kalmasınlar diye evde eğitim sistemine geçildi. Milli Eğitim Bakanlığı TRT bünyesi altında 3 yeni kanal açtı. Bunlar EBA TV eğitim kanalları.

Tüm dünyada ve ülkemizde eğitim sisteminin oldukça fazla etkileyen Coronavirüs salgını hızla yayılmaya devam ediyor. Salgın tehlikesi geçmeden öğrencilerin okullarına geri dönmesi mümkün değil. 23 Mart 2020 tarihinde başlanacak olan Eba eğitim yayınları için akıllarda tek bir soru var, “TRT Eba TV Nasıl Yapılır? TRT EBA TV FREKANS AYARLARI”  Milli Eğitim Bakanlığı uzaktan eğitim sistemini artık hayata geçirmeye başladı. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, TRT’ye bağlı olacak olan EBA TV’ler ile TV’den ders yayınlarının yapılacağını söyledi.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın açıkladığına göre bu yayınlar 3 ayrı kanaldan ve 6 frekans üzerinden yapılacaklar. Kanalların 3 tanesinde SD yayın kalitesi olacakken diğer 3 tanesinde de HD yayın kalitesi olacak.

Buradaki amaç, HD kanallara uyumlu olmayan TV’ler için SD formatında derslerin daha kolay ve net olarak izlenebilmesi.

TRT Eba TV Nasıl Yapılır? TRT EBA TV Yayın Frekans Ayarları Nasıl Yapılır?

Adım adım size bu basit işlemi nasıl gerçekleştirebileceğinizi aktaracağız. Aktardığımız bilgileri uyguladığınız takdirde, 23 Mart tarihinde başlayacak olan uzaktan eğitimden faydalanmanız mümkün.

1-Öncelikle kumandanızın menü düğmesine basın.
2-Ortaya çıkan menüden, uydu listesi seçeneğine geliniz. Bu bazı TV’lerde değişkenlik gösterebilir, eğer uydu listesi seçeneği karşınıza çıkmazsa “Kurulum tarzı bir şeyler yazacaktır.”
3- Seçeneklerden manuel kanal arama seçeneğini seçin
4-Bu ekranda önünüze gelen kısma, TRT EBA TV frekans bilgilerinizi gireceksiniz.
TRT EBA frekansları:
Uydu olarak TURKSAT, kanal, TRT Eğitim HD/1/2/3 şeklinde seçilecek ve frekans ise: 12083 H 13750

Frekans bilgilerini de girdiğiniz zaman işlem tamamlanmış demektir. Kanal listesine döndüğünüzde  TRT EBA TV geldiyse başarıyla bütün adımları uygulamışsınız demektir.

Menü ve menü ara yüzlerinde farklılıklar olabilir ancak frekans ayarlarını yapmak bütün TV’ler için aynı şekildedir. Eğer TRT EBA TV frekans ayarlarını yapamadıysanız, yorum yazarak bizimle sorunu paylaşabilirsiniz.

Uzaktan eğitim sisteminde, EBA TV’de derslerin her biri farklı sınıflar için farklı saat aralıklarında yayınlanacak. Hafta içi her gün öğrencilerin ders alabilecekleri EBA TV kanallarında 1, 5 ve 9’uncu sınıflar sabah 9’da ders karşısında olabilecekler.

TRT EBA TV’de dersler 20 dakikalık sürelerden işlenecek. Eğitim evde ve okulda maalesef aynı randımanı veremez. Evde çocukların dikkatinin dağılması daha kolay olduğu için dersleri kısa tutmuşlar. 20 Dakikalık eğitimler için programlarda çıkarıldı. Merak etmeyin, derslerin tekrarı da olacak. Dersi kaçıran öğrenciler TRT EBA TV üzerinden yine aynı dersin tekrarını izleyebilecekler.

TRT EBA DERS PROGRAMLARI

TRT EBA ORTAOKUL

TRT EBA LİSE

The post TRT Eba TV Nasıl Yapılır? TRT EBA TV Frekans Ayarları appeared first on En Güncel Film Önerileri.

HRİSTİYANLIK NEDİR?

Dünya üzerinde en fazla inanana sahip din konumunda bulunan en kalabalık din Hristiyanlık, Allah (c.c.) tarafından Hz.İsa peygambere o dönemde yaşayan insanların sapkınlıkları ve Tanrının  yolundan çıkmalarından dolayı yer yüzüne gönderilmiş bir dindir. Mensuplarının 2,6 Milyar olduğu tahmin edilmektedir.

Ancak Hristiyanlar bu inançlarını ve diğer inançları din olarak görmezler. Daha çok Tanrı sözüne yani onlara gönderilen kitaplara iman edenler Hristiyanlık dinine mensup insanlardır. Kutsal kitap ise tektir İncil,Tevrat,Zebur Tanrının bu dinin mensuplarına gönderdiği tek bir kitaptır.

Kitaplar tek bir kitap olarak Kitab-ı mukaddes olarak adlandırılır.

ESKİ AHİT

Eski ahit veya eski anlaşma Kitab-ı mukaddesin ilk bölümünü Hz. İsa dan önceki uzun bir zamanı yani Hz. İsa’dan önceki Hristiyanlığı anlatır ve ileriye dönük olarak Hz. İsa’ya atıfta bulunmaktadır. Hz. İsa ve Hz.Meryem den açık olarak bahsetmemektedir. Yahudi kutsal kitabı Tanah’ın neredeyse aynısıdır. Tanah ile benzerlik taşımasının nedeni Tanrının Hz.Musa ile Anlaşma yaptığına inanılmasından gelir ve bu Hz.İsa dan yıllar önce yapılmıştır.

YENİ AHİT

Yeni ahit veya yeni anlaşma Kitab-ı Mukaddesin ikinci bölümünü yani Hz. İsa’nın yaşamı ve ölümünden sonra havariler ve elçiler tarafından yazılmıştır. Matta,Markos,Yuhanna ve luka ilk 4 bölümü oluşturmaktadır.

Yeni anlaşma ismi Hz.İsa’nın Hz.Musa dan sonra Tanrı ile yeni bir anlaşma yaptığına inanılmasından gelir.

İNCİL

Hz.İsa nın yaşamını anlatan Yeni Ahit’in ilk 4 bölümünden her birine İncil adı verilir. Yani Matta,Markos,Luka ve Yuhanna’nın her biri  İncil’dir.

HRİSTİYANLIK TARİHİ

Hristiyanlık dini tarihsel açıdan ilk olarak bir Yahudi mezhebi olarak Aslen Orta Doğu da ortaya çıkmışlar daha sonrasında ise şimdiki Avrupa ya dağılınca ve zamanın Roma imparatorluğu tarafından devletin resmi dini olarak kabul edilince ve ardından Hz.İsa ve gönderilen kitaplarla bir din olarak ortaya çıkmış ve bugün ki boyutlarına kadar ulaşmıştır.

Hz.İsa babasız olarak dünyaya gelince Hz.Meryem’in Kutsal ruh yani Tanrı tarafından hamile bırakıldığına ve bu vesile ile Hz.İsa’nın Tanrının oğlu olduğuna inanırlar ve bu inanca göre Mesih Hz. İsa’dır kıyamet zamanı yeniden dirileceği ve Tanrının krallığını kuracağına inanılan ruhani bir varlıktır.

HRİSTİYANLIK MEZHEPLERİ

Hristiyanlar bir çok mezhebe ayrılmışlardır. Fakat büyük bir çoğunluğu 3 ana mezhebe inanmaktadırlar. Hristiyanlar bu mezheplere kilise adı verirler.

KATOLİK KİLİSESİ

Diğer mezheplerden farklı olarak Katolik kilisesi, Romen kilisesi ruhani başkanı Papa’yı Halife olarak görmektedirler ve merkezleri Vatikan’da bulunmaktadır. Dünya üzerinde 1.2 milyar Katolik Kilisesi mensubu olduğu tahmin edilen bu mezhep 1870’li  yıllarda alınan bir kararla Papayı yanlış yapmaz, yanılmaz olarak görmektedirler.

Bir Papa asla evlenemez, cinsel ilişkiye giremez ve sadece erkekler papa olarak seçilebilir. Bu mezhepte günah çıkarma önemli bir yer alır. Boşanma, kürtaj gibi şeyler kesinlikle günahtır.

ORTODOKS KİLİSESİ

Doğu kiliseleri olarak da tabir edebileceğimiz Ortodoks kilisesi mensuplarının büyük çoğunluğu doğu Avrupa ve Anadolu da bulunmaktadır. Yaklaşık olarak 400  milyon Ortodoks Kilisesi mensubu bulunmaktadır.

Katolik kilisesi ile bir çok farklılığı bulunan bu mezhepte:

*Rahipler evlenebilir.

*Yerel idare halktan olabilir.

*Papa yanılabilir.

*Hz.İsa 6 ocakta doğmuştur.

İnanç olarak ise Kutsal ruh yalnızca Tanrıdan çıkar.

PROTESTAN KİLİSESİ

16. Yüzyılda Martin Luther öncülüğünde kurulan ve kendilerine yalnızca Kitab-ı mukaddesi Hristiyanlık için tek kaynak olarak kabul eden, vaftiz edilmiş her insanın Rahip olabileceği görüşlerine sahip bu mezhebin diğer mezhepler gibi kutsal başkanları yoktur.

Ortalama dünya üzerinde 590 milyon Protestan Kilisesi mensubu bulunmaktadır.

TÜRKİYE’DE HRİSTİYANLIK

Türkiye’de 20. yüzyıl başlarında nüfusa oranla %20 mensubu bulunan Hristiyanlık dini üyeleri bugünlerde ise %0,2 ye kadar düşmüştür. Yine de 160,000 gibi azımsanmayacak kadar bir nüfusa sahiptirler.

Bunların ise  80.000 civarı Ortodoks, 30.000 civarı ise Katolik kilisesi mensuplarıdır. Türkiye de 236 adet aktif kilise bulunmaktadır.

En kalabalık din Hristiyanlık.

The post EN KALABALIK DİN HRİSTİYANLIK appeared first on En Güncel Film Önerileri.

Batman’ın Hasankeyf ilçesinde yapılacak olan Ilısu Barajı bölge halkını ve canlı türlerini tehdit ediyor. Hasankeyf ilçesinin tarihi mirasları 12 bin yıl öncesine dayanıyor. Hasankeyf 1981 yılında doğal koruma alanı olarak seçilmişti. Yapılacak olan Ilısu Barajı bu tarihi mirası yer yüzünden silecek mi ?

Yok Olmanın Eşiğinde Bir Tarih Hasankeyf

KOCA BİR TARİH SULAR ALTINDA KALDI

Güney Doğunun en çok turist ağırlayan şehirlerinden Batman il sınırlarında bulunan 12 bin yıllık önemli bir tarihe sahip Hasankeyf ilçesi yavaş yavaş sular altında kalmaya başladı.

Baraj yapımı dolayısıyla koca bir tarihi mirası sular altında bırakılan şehir halkı ise yeni yerleşim bölgelerine tasfiye edildi. Tarihi çarşı’da yıkılan dükkan ve meskenlerin altından ise yeni tarihi eserler çıktığı öğrenildi. Bir yandan yıkım devam ederken bir yandan ise kazı çalışması başlatıldı.

HALK BÖLGEYE AKIN ETTİ

Geçtiğimiz pazar günü ise her geçen gün su altında kalan Hasankeyf ilçesi hatıralarını,anılarını,geçmişini son kez gözünün önüne getirmek isteyen ziyaretçiler yok olan tarihi şehre son kez veda etmek ve fotoğraflar çekmek için şehre akın etti.

Öyle ki Tarihi çarşı ve yeni yerleşim bölgesinde bulunan trafik sıkıştı. Tarihi çarşı’da bulunan Tarihi köprü ise su seviyesinin yükselmesinden dolayı Araç ve halka kapatıldı.

Sosyal medyada bir çok kişi tarafından protesto amacıyla yaşlı bir adamın veda fotoğrafı paylaşıldı.

Sosyal medyada büyük ilgi gören görsel

HALK TEPKİSİNİ SÜRDÜRÜYOR

Bazı tarihi yapılar ve eserler yeni yerleşim bölgesine taşınsalar da halk eski şehrin tarihi olduğunu,anıları ve hatıraları taşıyamayacaklarını söyleyerek  sitem ettiler.

Bir çok sivil toplum kuruluşu,Sanatçı,Siyasetçi ve halk projenin yanlış olduğu konusunda hükümete çağrıda bulunsalar da hükümet projeden geri adım atmayacağını duyurdu.

Hasankeyf çarşısının 3 km uzaklığındaki tepeye inşa edilen yeni yerleşim bölgesinde ise hak sahiplerinin mağduriyetinin devam ettiği iddia ediliyor.İskan kanunu dolayısı ile çarşıdaki bazı dükkan sahiplerine hakları teslim edilmiyor.

Bekar olan hisse sahiplerine ise yeni yerleşim bölgesinden yapılan 700 civarı konut ve dükkan bulunan taşınmaz hakları ise iade edilmiyor.

HATIRALARIMIZ SU ALTINDA KALDI

Bazı bölge sakinleri gerek yeni yerleşim bölgesinde hak sahibi olamadıkları için gerekse tarihi çarşı da ki anı ve hatıralarından dolayı Tarihi çarşı ya son ana kadar sahip çıkmak ve haklarını almak istediklerinden tarihi çarşıyı terk etmiyorlar.

80 BİN İNSAN TAŞINIYOR

Bölgede bulunan yerleşim yerlerinde hayatlarını sürdüren 80 bin kişinin göç etmesi olağan. 100 ün üzerinde hayvan türünün yaşam alanı tehlikede. İçlerinde soyu tükenmekte olabilecek canlılar da bulunuyor.

ILISU BARAJI HASANKEYF’TE YAPILACAK PEKİ FAYDALARI NE OLACAK

Ilısu Barajı Hasankeyf’te olacak. Devlet su işlerinin açıklamasına göre 8 milyar liraya mal olacak Ilısu barajı, 1200 MW’lık gücü ile Türkiye’nin en çok enerji üreten 4. hidroelektrik santrali olacak ve yıllık 4.12 milyar kw/s elektrik üretecek. Baraj bu elektrik üretimi seviyesi ile 2016 tüketim verilerine göre elektrik enerjisi ihtiyacının %1,39 unu karşılayacak. 2019 yılında su depolanmaya başlayan baraj’da henüz su seviyesi yarıya ulaşmamıştır. Barajın tam su kapasitesi 10.5 milyar metreküp olacak. Barajın yapılması ile Terör örgütlerinden PKK’nın bazı geçiş noktalarının yok olacağı tahmin ediliyor. Yapılan tahminlere göre PKK’nın ara sıra kullandığı düşünülen 1000’e yakın mağaranın sular altında kalacağı düşünülüyor.

Ancak halk ve bazı çevre bilimciler barajın bu yöredeki tüm ekolojik dengesinin bozulacağını iddia ediyor.

The post Yok Olmanın Eşiğinde Bir Tarih Hasankeyf appeared first on En Güncel Film Önerileri.

Şİİ’LİK VE SÜNNİ’LİK

Şİİ’LER

Aslen Şia olarak tanımlanan mezhep terimi takipçi manasına gelmekte ve Şiat’ı ali yani Hz. Alinin yolunu takip edenler olarak tanımlanır. Şia mezhebine mensup olanlara Şiiler denir. Dünya genelinde bir çok ülkede bulunan Şiiler 120 ile 170 milyon nüfusa sahip oldukları tahmin edilmektedir. Büyük çoğunluğu İran da bulunan Şiiler sırasıyla Irak,Yemen,Azerbaycan,Afganistan gibi ülkelerde büyük çoğunluğa sahiptirler. Türkiye de bulunan Şiiler ise %95 oranında alevidir.Bu konuda Türkiye de sanıldığı gibi tüm Şiiler Alevi değildir.

Şiilik ilk olarak erken dönem İslam tarihinde Hz. Peygamberin ölümünden sonra Hz. Ali’nin Halife olmasını ve daha sonrasında onun torunları ile devam etmesini ön görmüşlerdir. Hz. Peygamberin ölümünden sonra Hz. Ebubekir Müslümanların büyük bir çoğunluğunun kabul etmesi ile Halife seçilmiş Şiiler ise yollarına imamlar ile devam etmiştir. İmamların Allah ve Hz. Peygamber tarafından seçildiğine inanılır. 12 adet olan Şii imamları İsnaaşeriyye olarak adlandırılır ve sırasıyla Hz. Ali ve oğulları torunlarından oluşmaktadır.

Şİİ’LERİN İBADETLERİ

Şiiler ibadet olarak açık ayet ve sahih hadislere dayanmasına rağmen namazı 5 vakit değil 3 vakit kılmaktadırlar. Hz. Peygamberin istisnai durumlara karşın iki vakti bir arada kılınması durumunu istisnai olmaktan çıkarmışlardır.

Oruç olarak ise Hz. Peygamberin açık hadisleri olmasına rağmen güneşe göre değil Şark yıldızı diye isimlendirdikleri yıldıza göre oruç tutarlar.Ayrıca Şiiler ramazan ayının 19,20,21 günleri arasında Hz. Aliyi anma etkinlikleri düzenlerler ve yas tutarlar. Hz. Ali ramazan ayının 19. gününde kılıç darbesi almış ve 21. gününde vefat etmiştir.

Sünnilere kıyasla Şiiler için yine açık ayet ve hadislere rağmen su içmek,sigara içmek ve cinsel ilişki orucu bozan durumlara girmez.

İslam aleminde sunni’ler ve şii’ler

SÜNNİ’LER

Hz. Peygamberin vefatından sonra Hz. Ebubekir ve sırasıyla 4 halifeyi kabul eden onların yolundan yürüyen,onların yaptıkları davranışları takip eden ve uygulayan  Müslümanlara Ehli sünnet veya Sünniler diye isimlendirilir.

4 halife sırasıyla:

Hz. Ebubekir

Hz. Ömer

Hz. Osman

Hz. Ali

Günümüz Müslümanlarının yaklaşık %85-90 gibi büyük bir çoğunluğu Ehli sünnete tabiidir. Sünniler Kur’an-ı Kerim’de geçen tüm peygamberlerin varlığını kabul eder ve son peygamber olarak Hz. Muhammed’in olduğu inancına sahiptirler. Kur’an-ı Kerim ve Hadis yolundan hiç ayrılmamış bu doğrultuda yalancı hadislerin ortaya çıkması ile 4 alimin Fıkıh  görüşlerine ve hadisler üzerinde gözlemlerini göz önünde bulundurarak 4 hak mezhep ortaya çıkmıştır.

Dört mezhep sırasıyla:

Hanefi mezhebi

Şafii mezhebi

Hanbeli mezhebi

Maliki mezhebi

Ayrıca Sünniler, Şiilerin aksine daha çok devletlerin ve 4 halife ve onlardan sonra gelen halifelerin yolunda yürümüşlerdir.

SÜNNİ İBADETLERİ

Sünniler Şiilere göre daha çok Kur’an-ı Kerim ve hadiste yazan tüm ibadetleri eksiksiz olarak kabul eder ve yerine getirirler.

İbadetler Farz,Vacip ve Sünnet gibi sevap derecelerine ayrılır.

Farz ibadetler: Namaz,Oruç,Zekat gibi  Allah tarafından Kuran da Müslümanların yerine getirmesi zorunlu olan ibadetlerdir.

Vacip ibadetler:Farz kadar kesin bir dille belirtilmese de yapılması zorunlu olan Farza yakın ibadetlerdir.

Sünnet ibadetler: Kısaca Hz. peygamberin davranışları,hal hareketi ve yaptığı ibadetleri örnek alan ibadet türüdür. Yapılmasında sevap olduğu gibi terk edilmesinde herhangi bir günah yoktur.

Ayrıca Türkiye de ki %99 oranında ki Müslüman nüfusunun %80 gibi bir oranı Sünni olarak tahmin edilmektedir. Sünniler itikat olarak iki mezhebi kabul etmişlerdir.
Mâturîdîlik
Eş‘arilik
Maturidilik: İmam maturidi’nin İslam dini hakkındaki görüşlerini savunan mezheptir. Hanefi mezhebi İmam-ı Hanefinin düşünce yapısını örnek almışlardır.
Eş’arilik: İmam Mansur bin Eş’arinin görüşlerini savunan Mutezile mezhebinin görüşlerine karşı çıkan bir mezheptir ve Şafii,Hanbeli,Maliki mezhepleri ile aynı görüşlere sahiptirler.

The post İSLAM ALEMİNDE SÜNNİ’LER VE Şİİ’LER appeared first on En Güncel Film Önerileri.

Türkiye’nin ilk bitki fabrikası Antalya’da kuruldu

Bitki Fabrikalarının Tarıma Katkısı ne Olacak?

1- Tarım ilacı veya Gdo kullanılmayacak

Tarım ürünlerinden daha çok verim almak için kullanılan Gdo lu tohum veya kalite arttırma amacı ile takviye, bitkilere zarar veren böcekleri defetmek için kullanılan kimyasal ilaçların kullanılması sona erecek. Doğa ilaçlardan zarar görmeyecek elbette bizde sağlıklı ürünler tüketeceğiz.

2- Daha kısa sürede üretim

Tarım ürünleri daha kısa sürede hasat edilecek. Yapay zekanın desteklediği sistemde ürünlerin ihtiyaç duyduğu iklim ve topraktan ihtiyaç duyduğu mineraller yeterli ve kontrollü kullanılacak. Bitkilerin olgunlaşma süreleri minimum seviyede olacak. Üretim hızı daha fazla olacak.

3- %95’e kadar daha az su kullanılacak

Temiz su kaynaklarının giderek azaldığı şu dönemde, arım arazilerinde yapılan tarıma göre %85-%95 daha az su kullanılarak ürünler elde edilebilecek. Su tasarrufu ve su kaynaklarının korunmasında büyük fayda elde edilecek. Su tasarrufu sağlanacak.

4- Daha az bir alanda daha yüksek verim

Tarım arazilerinin aksine bu fabrikalarda bulunan katlı sistemler sayesinde 8 dönümden elde edilen ürün miktarı 500 metrekare alanda üretilebilecek. Bu da %400 daha fazla verim sağlayacak. Bu sayede azalan tarım alanları bizleri etkilemeyecek Şehir içlerinde boş arazi vb. yerlere bu fabrikalar kurulabilecek.

5- Sürekli üretim

Her tür yapraklı sebze kontrollü şekilde yetiştirilerek yılın her vaktinde üretim sürecek. Ürün fiyatları kontrol altına alınabilecek.

6- Uzun saklama süresi

Bitki fabrikalarında üretilen ürünler tarım arazilerinin aksine kullanılan hijyen ve teknik sebebi ayrıca ilaçsız üretim nedeni ile ürünlerde patojen etkisi bulunmaz. Bu yüzden diğer ürünlere göre yetişmesinde kullanılan doğallık sebebi ile daha dayanıklı olurlar.

Fabrikada ilk etapta marul türleri,ıspanak,çilek,filiz,fesleğen,roka,tere,maydanoz,kenevir,rezene,ada çayı üretilecek ilerleyen zamanlarda her türlü tarım ürünü yetiştirilmeye başlanacak.

Haberler

The post Türkiye’nin ilk Bitki Fabrikası Antalya’da kuruldu appeared first on En Güncel Film Önerileri.

Süper kahramanlar, düşmanları, uzaylılar , süper askerler ve kavgalar, savaşlar…

Çizgi romanların olmazsa olmazı bunlardır hiç şüphesiz, ama nasıl hayat aşksız olmuyorsa, çizgi romanlar da aşksız olmaz.

Bu yazımda sizlere naçizane fikirlerimi sunarak Marvel ve DC’nin en güzel ve kaliteli biçimde yazılmış  15 çiftini sunacağım.

Fazla vakit harcamadan başlayalım…

15: Barry Allen (The Flash) ve Iris West

Biz de Flash’ız! Hepimiz Iris karakterine CW yapımlı The Flash dizisinde sinir kapmışızdır bence, sözlerime Iris’in çizgi romanlarda çok daha sevilesi bir karakter olduğunu söyleyerek başlamak isterim. Iris West çizgi romanda ilk kez tanıtıldığında Barry’nin nişanlısıydı, yani klişenin aksine onların ilişkisini ilk kez okuduğumuzda çoktan gelişmiş bir çiftti. Gariptir ki her ne kadar Iris’e gıcık olsak da CW dizisindeki Barry ve Iris kısa sürede popüler oldu ve bu sayede de çizgi romandaki halleri de gelişim kazandı ve çift, bu listeye en sonda olsa da girmeye hak kazandı.

14: Clark Kent (Superman) ve Lois Lane

Bu zamana kadar izlediğimiz tüm Superman uyarlamalarının vazgeçilmezidir Lois Lane. Bazen çizgi romandaki siyah saçlarıyla, bazen Amy Adams’ın kızıl saçları ile izledik onu. Süper güçlü bir uzaylının hayatında olmak havalı ama zor olsa gerek. Lois bütün zorluklara göğüs germiş ve bu adamı hem Clark olarak hem de Superman olarak kabullenmiş ve sevmiştir. 1996 yılında yayınlanan bir çizgi romanda evlenen çiftin rebirth serisinde bir oğulları bile vardır. Bizim için umudu temsil eden Clark’ın umudu da Lois olmuş, Lois’in hayatına ise Clark bir güneş gibi doğmuştur. Mutluluklarının devamını dileriz.

13: Scott Summers (Cyclops) ve Jean Grey (Dark Phoenix)

Her ne kadar ben içten içe Scott’ı Emma Frost ile, Jean’i de Wolverine ile yakıştırsam da, çizgi roman yazarları her geçen gün yeni sayılarında Jean ve Scott aşkını daha da güçlendirerek ısıtıp ısıtıp önümüze koymaktan vazgeçmiyorlar. Hâl böyle olunca ben de çaresiz boyun eğmek durumunda kaldım. En popüler X-Men karakterlerinden olan bu ikili, hayatlarına başka kişileri alsalar da bir türlü birbirlerinden vazgeçemiyorlar ve sürekli tekrar beraber oluyorlar. En sonunda Jean’in farklı olduğunu ve ondan vazgeçemeyeceğini söyleyen Scott için görüldüğü üzere Jean gerçekten vazgeçilmez ve duyguları da karşılıksız değil, zaten romanlarda yazan aşk bu olduğu için bana da pek söz düşmüyor.

12: David Haller (Legion) ve Ruth Aldine (Blindfold)

Legion dizisinden tanıdığımız, Profesor X olarak bilinen Charles Xavier’ın oğlu olan David Haller’a en çok yakıştırdığım kadındır Ruth Aldine. Doğuştan gözsüz olarak doğan Ruth, mutantların benliklerine rahatlıkla sarıldıkları Xavier Okulunda bile kendini yalnız hissetmiştir. Bu duygu David ile tanıştığında kaybolur, David Ruth’u kimsenin onu görmediği gibi görüp severken, Ruth David’e dayanak ve destek olur, birbirlerinde kimsenin görmedikleri iyi tarafları görürler ve Ruth, David sayesinde hayatındaki engelleri yıkarken David de Ruth sayesinde kendine güvenen bir adama dönüşür.

11: Steve Trevor ve Diana Prince (Wonder Woman)

Bayılırım trajik aşk hikayelerine…

Wonder Woman filminde izlediğimiz üzere Steve ve Diana, Steve’in uçağı Themyscira kıyısına vurduğunda tanışıyorlar. Çizgi roman klişelerinin aksine bu kez erkek kadını değil, kadın erkeği kurtarıyor, hem de defalarca kez. Steve Diana’nın ilk aşkı oluyor ve ikili en trajik ve en güzel aşk hikayelerinden birine sahip oluyorlar. Steve ve Diana aşkını WW84 filminde izlemeye devam edeceğiz.

10: T’Challa (Black Panther) ve Ororo Munroe (Storm)

Wakanda’nın Kral ve Kraliçesine selam durun! Evet doğru. Bu ikili gerçekten de evlendi. Çiftin birbirine olan sevgisinin büyüsünün yanında harika bir kişilik uyumları var. Ororo tam bir kraliçe, T’Challa’yı MCU evreninde sönük bir karakter olarak izlesek de o da tam bir erkek Ororo’dur. Eşine saygıda kusur etmeyen T’Challa, kraliçesi tarafından da aynı sevgiye ve saygıyı görüyor. Üzülerek söylemek isterim ki bu çift güncel olarak ayrı, ama çizgi roman yazarlarının ne yapacağı belli olmaz tabii, zira bu listedeki çiftlerin yarısı defalarca kez ayrılmalarına rağmen yine de birbirlerini bulan çiftler.

9: Arthur Curry (Aquaman) ve Mera

DC’nin gözde çiftlerinden biri daha. Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır demişler, her başarılı kralın arkasında da bir kraliçe vardır ve Mera da ne harika bir kraliçedir. Mera, Arthur’un Atlantis hayatına alışmasına yardım etmiş, insanlarına hükmederken onun yanında olmuş ve yardım etmiştir. Hâlâ birlikte olan çifti en son Aquaman filminde izledik. Daha çarpıcı işlenmesini beklerdim açıkçası, ama önümüzde daha çok DC filmi var. Kral ve Kraliçenin asla ayrılmaması dileğiyle…

8: Clint Barton (Hawkeye) ve Bobbi Morse (Mockingbird)

Diğer çiftler kadar eski olmasa da dolu dolu bir hikayeye sahiptir bu çift. Clint’i MCU’dan, Bobbi’yi ise Agents of S.H.I.E.L.D’dan tanıyoruz. 2014 yılında başta Bobbi’nin aktörü Adrianne Palicki olmak üzere bir çok hayran tarafından istenen bir çiftti Hawkingbird. Ancak 2015 yılında Laura Barton adında uydurma bir karakterle evli olan bir Clint izledik ve tüm hayallerimiz yıkıldı. Çizgi romanda tıpatıp aynı kişilikleri yüzünden anlaşan ve birlikte olan Clint ve Bobbi de güncelde ayrı bir çift, hatta Bobbi’nin sevgilisi Clint’i epey kıskanıyor ve iki karakterin adı da birbirlerinin solo serilerinde hâlâ geçiyor. Bu yüzden barışacaklarını düşünüyorum. Aman aman, zaten Marvel evreninde çok az kaliteli çiftimiz var, ayırmayın aşk kuşlarını.

7: Remy Lebeau (Gambit) ve Rogue

Rogue ve Gambit listemizin en iyi mutant çifti olarak yerlerini yedinci sırada alıyorlar. Her ne kadar Fox X-Men filmlerinde izleyemesek de Remy ve Rogue çizgi romandaki en tatlı ilişkilerden birine sahipler. Mutant olmanın zaten zor olduğu bir hayatta birbirlerine tutulan ikili çizgi roman evreninde evli ve mutlu hayatlarını sürdürüyorlar. Fazla söze gerek yok…

6: Peter Parker (Spider-Man) ve Mary Jane Watson

Peter Parker’ı bir çok kadınla birlikteyken izledik ve okuduk, ancak biri var ki o en özelidir. Mary Jane karakterini hepimiz tanır biliriz, Peter’ın ona olan aşkı da göz ardı edilemez. MJ tıpkı Lois’in her zaman Clark’ın yanında olduğu gibi Peter’ı asla yalnız bırakmamış ve her zaman desteklemiştir. Sam Raimi’nin Spider-Man filmlerinde izlediğimiz Peter ve Mary Jane bile çizgi romandaki çiftin güzelliğini yansıtmaya yetmez. Peter dalgalanmış durulmuş, binlerce güzel sevmiş, en son ilk seferinde olduğu gibi yine Mary Jane’ine vurulmuştur. Allah bir yastıkta kocatsın.

5: Steve Rogers (Captain America) ve Sharon Carter (Agent 13)

Buzdan çıktıktan sonraki maceralarını okuduğumuz Steve Rogers’ın aşkı her ne kadar Sharon Carter olsa da maalesef sinematik evren gözümüze sürekli Peggy Carter’ı soktu. Peggy ve Steve çiftini de sevsem de ne yazık ki bu listeye girecek kadar kaliteli yazıldıklarını düşünmüyorum. Steve Rogers çizgi romanda her zaman iki hayatının olduğu, bunlardan birinin buzdan önceki diğerininse sonraki olduğunu söyler ve önceki hayatının aşkının Peggy, yeni hayatının aşkınınsa Sharon olduğunu vurgular. Çizgi romanlarda da Peggy baskın bir karakter değildir, aksine, Sharon’ı Captain America serilerinin ana kadın karakteri olarak okuruz. Sharon’la ilgili gerek sahnelerinin silinmesi olsun, gerek The Winter Soldier’daki rolünün Natasha’ya verilmesi olsun bir çok entrika döndü dolaştı sinematik evrende, ama biz bir yandan bizi mutlu ederken bir yandan hayallerimizi kıran sinematik evreni bir yana bırakıp çizgi romana odaklanalım. Sharon Carter çok cefa çekmiştir, Steve’den hamileyken bebeğini bile Hydra’nın işkenceleri sırasında düşürmüştür. Demem o ki Steve için en doğru kadın Sharon’dır.

4: Oliver Queen (Green Arrow) ve Dinah Lance (Black Canary)

Sinema ve televizyonda izleyemediğim çiftlere ayrı yanarım, izlediğim ama mahvedilmiş çiftlere bir ayrı…

Oysa Arrow dizisi ilk başladığında her şey ne kadar güzeldi, sonra Felicity geldi ve bir çiftin daha sonunu gördük. Power couple dedikleri bir terim vardır, birlikteyken güçlü ve havalı duran çiftler için kullanılır, işte bu terimin en çok yakıştığı çiftlerden biri de Oliver ve onun tatlı kanaryasıdır. Bu çiftin geçmişi de eskiye dayanıyor, dizinin başlamasıyla daha popüler bir hal alıyor. Dizide gittikleri yön sizi üzmesin, Green Arrow ve Black Canary hâlâ çizgi romandaki popülerliğini ve güzelliğini koruyor.

3: Bruce Wayne (Batman) ve Selina Kyle (Catwoman)

Çapkın mı çapkın Bruce Wayne’imizin hayatından bir çok kadın geçmiştir elbet, ama benim kendisine en yakın yakıştırdığım kadın Selina Kyle’dır. İkili evliliğe kadar giden bir ilişkiye sahip, Nolan’ın Batman üçlemesinde de tek filmde olabilecek en iyi şekilde görmüştük bu çifti. Gotham’ın Kralı yarasamız ve hayatının aşkı olan Kediciği Selina listemde üçüncü sırada yerlerini alıyorlar. DC çizgi roman evreninin yazılmış en kaliteli çifti olan Bruce ve Selina’nın ilerleyen sayılarda çok daha fazla gelişeceğine olan inancım tam.

2: Matt Murdock (Daredevil) ve Elektra

Listemin ikinci sırasında Marvel evreninin en güzel ikinci çifti yer alıyor. Netflix yapımlı Daredevil ve Defenders dizisinde doya doya izlediğim Matt ve Elektra çifti son zamanların en popüler çizgi roman çiftlerinden. Benim çiftlerde aradığım en önemli özellik birbirlerine, birbirlerini taşıyacak ölçüde benziyor olmaları. Elektra ve Matt’in vahşi ruhları da aynı kumaştan yapılmış kadar benzer ve bu şekilde birbirlerini çok iyi taşıyorlar.

1: Bucky Barnes (The Winter Soldier) ve Natasha Romanoff (Black Widow)

Ve içimde en büyük yara olan yegane çift, Bucky ve Natasha…

Bu çift Bucky Barnes’ın diriltiliğinden birkaç yıl sonra yazılıyor, yani okur gözünde 10 yıllık olan bu çiftin çizgi roman evreninde 60 yıldan fazla sürelik bir geçmişi var. Black Widow’u Black Widow yapan Winter Soldier’dır. Red Room programında eğitim almıştır Natasha, hem de bizzat Winter Soldier tarafından. İkili orada birbirlerine aşık olmuştur lakin Natasha kendi rızası dışında Red Guardian ile nişanlandırılmıştır. Bu şekilde yolları ayrılır ve sayısız zihin temizlemenin üzerine birbirlerini öldü bilirken, Steve Rogers’ın ölümünden sonra karşılaşırlar. Bucky Cap olur ve Nat de onu destekler. Uzun yıllar boyunca birlikte olurlar ve en sonunda bir zihin temizleme onları yine ayırır fakat Bucky bu sefer Natasha’nın zihninde tekrar hatırlanmak istemez çünkü artık ona aşkları yüzünden zarar gelsin istemiyordur. Ne hikaye ama…

Son yayınlanan Black Widow çizgi romanında yolları tekrar kesişir ve Natasha, Bucky’e dair anılarını tekrar kazanır. Natasha, Bucky’nin hayatındaki tek kadındır ve bu çift yazıldığından beri ikisi de başka biriyle birlikte yazılmamıştır. Black Widow çok kalp kırmıştır ancak gönlünün tek sahibi Bucky Barnes’tır. Ben de demiyorum hatta, çizgi roman içerisindeki karakterler ve bu çizgi romanların yazarları söylüyor bunları. Marvel tarafından, Marvel evreninin en trajik ve en güzel aşk hikayesi olarak nitelendirilen bu çifti listenin zirvesinde bırakıyorum.

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere hepiniz sağlıcakla kalın!

The post En Kaliteli 15 Çizgi Roman Çifti appeared first on En Güncel Film Önerileri.

İç yüzümüz, kendiyle barışık, içindeki varlıkla aynı fikirlere sahip olan var mı içiniz de ? Bence yoktur. İçinizdeki varlık tamamen yaratıcının sizle ters düşmesi için tasarladığı bir ızdıraptan ibarettir. Peki siz içinizdeki şeytanla yüzleştiniz mi ? Bile isteye kanıyoruz, genelde onun sözü geçiyor hayatımızda. En olmadık şeyleri hatırlatır, en olmadık şeyleri yaptırır sonrasında ise birden kaybolur. Baş başa bırakır insanı pişmanlıkla. Susturmanızın da imkanı yoktur. Aslında bir bakıma içinizdeki bu “Şeytan” sizin kaçma yolunuz. Olaylardan sıyrılmak için kullandığınız bir bahane. İçinizde ki asıl şey tembellik, iradesizlik, acizlik, bilgisizlik diye uzar gider fakat bunlardan daha korkunç bir şey varsa o da; Gerçekleri görmekten kaçma isteğinizdir.

Kaçmak işimize gelendir. Hiçbir şey üzerinde düşünmeye, hatta bir parçacık bile durmaya alışmayan gevşek beyinlerimizi kullanmaya gerek görmeyerek sonunda zamanla kaybettiğimiz irademizle hayatta oradan oraya savrulan bir sandal gibi devrilmeyi bekliyoruz. Devrildiğimiz zaman ise kabahati tabi ki de insan iradesinin üstünde ki etkilerde yani “İçimizde ki Şeytan”  da buluyoruz.

Bu şeytan öyle bir şeytan ki; uğruna sevdiğin her şeyden vazgeçebildiğin ve hatta onları hunharca harcayabildiğin; aslında çaresizlikten doğup ve yine çaresizliğin besleyip büyüttüğü, kendinizi onunla savaşamayacak kadar zayıflatıp, değersizleştirdiğiniz kanser hücrenizdir. Yaptığınız her hatanın bu kanser hücresini beslediğini unutmayın. Onu hayatınızın tam orta yerine yerleştirmeye alışmaktayız. Bu kadar iradesiz olamayız. Ani ve üstüne kafa patlatmadığımız bir şeyi veyahut olayı gerçekleştirmemeliyiz. Bana göre bu sözde “Şeytan” yerine vicdan da en önemli değerimiz olmamalı. Yani tabi ki olmalı fakat mantığımızın önüne geçmemeli hiçbir şey. En az o kanser hücresi kadar vicdan da bu duruma getirir insanı kendi fikrimce. Hayattaki doğru bulduğunuz mantıklı ve vicdan muhasebesini yaptığınız şeyleri somutluğa dökmekten çekinmeyin. Çekinmeyin ki işler sarpa sardığında suçu içinizdeki şeytana atmak yerine kabulle bilin. Tarafsız öz eleştiri yapabilelim ki insan olabilelim. Unutmayın;

Olumsuzlukların ve yaptığımız kötü şeylerin tek sorumlusu biziz. Şeytan biziz. Onu yok etmek de bizim elimizde. İÇİMİZDE Kİ ŞEYTANI ÖLDÜRÜN.

The post İç Yüzümüz appeared first on En Güncel Film Önerileri.