Kitap İncelemeleri https://tuyann.com Tue, 09 Nov 2021 14:18:31 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.9.9 https://tuyann.com/wp-content/uploads/2020/06/cropped-favicn1-32x32.jpg Kitap İncelemeleri https://tuyann.com 32 32 İtbarak Kitap İncelemesi – Çağlayan Yılmaz https://tuyann.com/itbarak-kitap-incelemesi-caglayan-yilmaz/ https://tuyann.com/itbarak-kitap-incelemesi-caglayan-yilmaz/#respond Fri, 02 Apr 2021 09:21:33 +0000 https://tuyann.com/?p=4583 İtbarak Kitap İncelemesi – Çağlayan Yılmaz İtbarak Kitap Özeti, İtbarak Kitap İncelemesi, yapacağımız bu içeriğimizde, yine sizlere daha önceden tanıttığımız bir yazar olan, Çağlayan Yılmaz’dan bahsetmiş olacağız. Çağlayan Yılmaz Türk fantastik edebiyatında nadir bulunan bir inci gibi. Çağlayan Yılmaz’ın İtbarak kitabından önce, Börü Kitabına göz atmıştık. Börü Kitap İncelemesi İtbarak Kitap Özeti ve Kitap Analizi […]

The post İtbarak Kitap İncelemesi – Çağlayan Yılmaz appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
İtbarak Kitap İncelemesi – Çağlayan Yılmaz

İtbarak Kitap Özeti, İtbarak Kitap İncelemesi, yapacağımız bu içeriğimizde, yine sizlere daha önceden tanıttığımız bir yazar olan, Çağlayan Yılmaz’dan bahsetmiş olacağız.

Çağlayan Yılmaz Türk fantastik edebiyatında nadir bulunan bir inci gibi. Çağlayan Yılmaz’ın İtbarak kitabından önce, Börü Kitabına göz atmıştık.

Börü Kitap İncelemesi

İtbarak Kitap Özeti ve Kitap Analizi

İtbarak, aslında Çağlayan Yılmaz’ın Yafes’in Kılıcı ve Atalar Cengi kitaplarına ait olan serinin ilk kitabı. İtbarak’da Oğuz Kağan destanında olduğu gibi, Oğuzlar’ın “Barak” ile olan savaşı konu ediniliyor. Kara Han, yapılan saldırılar nedeniyle Çin’in kuzeyine doğru yola çıkar. Burada hedeflediği yer bir tapınaktır. Bu tapınakta kendilerine yapılan saldırıları araştırmak ister. Çünkü Kuzey Obalarına yapılan saldırının kim ya da ne tarafından yapıldığı bilinememiştir. Başrahip, insanlık tarihinin en eski kitabını açar. Bu kitapta insanoğlunun ötesinde bilgiler yer almaktadır. Bu Karanlık Kitapta şimdiye kadar yapılan saldırıları ve kimler tarafından yapıldığını Kara Han’a anlatır.

Cehennemin dokuz büyük iblisinden biri olan Azazel, kendi kanıyla güç verdiği komutanları ve kızlarıyla dünyada kanlı bir savaş başlatmıştır. Bu komutanlar, kendi ordusuna katılmak isteyenleri Kan Emenlere dönüştürmüştür. Yani vampirler. Bu ordu gittiği her yere korkunç şeyler yapmaktadır. İnsanlar ne yapacağını artık bilemez duruma gelmiştir. Bi’ çare olarak Kral Faragus’un emri altında birleşirler ancak bu karanlık orduya karşı koymaya yetmez.

itbarak-kitap-ozeti

itbarak-kitap-ozeti

Çaresiz olarak, şeytanlıkla suçladıkları Büyücülere el açıp yardım isterler. Büyücüler onlara dokuz kız kardeşin yardım edeceğini bildirir. Dokuz Kız Kardeşlerin insanlığa yardım etmek için bir şartı vardır, verimli topraklar ve dört yüz sandık altın. İnsanların kralı bu anlaşmayı kabul eder.

Dokuz kız kardeş, insanlardan dönüştürülen İtbarak ordusunu Kan Emenlerin ve Azazel’in üstüne salar. İtbaraklar savaşta galip gelir ve anlaşma yerini bulur. İtbarakları bir dağın altına kapatıp büyüyle uyuturlar. Söz konusu bu İtbaraklar, sadece Dokuz kız kardeş ya da soylarından birisi tarafından uyandırılana kadar mühürlü bir şekilde uyuyacaktır.

Anlaşmada insanların payına düşen her şey gerçekleşmiştir. Ancak sıra kızların istediklerine gelince, insanların Kralı hepsini zehirleterek öldürtür. Kitapta yazana göre insanların anlaşmayı bozmasından ötürü kız kardeşlerden birinin İtbarakları uyandırdığı ortaya çıkar.

İnsanlığın İtbaraklardan kurtulmasının tek yolu Ay baltasını kullanarak güçlerini birleştirip onlarla savaşmasıdır. Dünya ve büyü aleminin ilk gümüşü kullanılarak yapılan Ay Baltası ise Kılıç Kale’nin mahzenlerinde saklıdır.

İtbarak Kitap Özeti, Oğuz Kağan

Başrahip ile konuşan Kara Han, Ötüken’e döner. Ötüken’de onu birtakım problemler beklemektedir. Kara Han’ın ilk karısından olma, Oğuz babasının yönetiminden pek hoşnut değildir.

Bunun altında yatan en temel sebep, Kara Han’ın Çinli karısından olma Ildır’ın varisi olarak gösterilmesidir. Oğuz, bunu kabul etmemekte ve Çinli kadından olma Ildır’ı yok saymaktadır. Yakın dostu Gökkurtlar’ın komutanı olan Börteçine, Komutan Oktar ve ona bağlı askerlerinin desteğiyle tahta çıkmayı planlamaktadır. Oğuz, bunları planlarken kendisini uykulardan uzaklaştıran rüyasını düşünmektedir. Rüyasında bir çemberin içindedir ve karşısında büyük güçlü bir canavar ve bir de kadın vardır. Sonrasında bir el ona parlak bir balta verir. Oğuz, bu parlak baltanın yardımıyla canavarı yener.

itbarak-kitap-ozeti

Ak Şaman’ın yorumladığı rüyaya göre Oğuz kurtarıcı seçilmiştir ve İtbarakları sadece o yenebilir.

Türkler “Barak” derlerdi, kara tüylü köpeğe,
Böyle ad verirlerdi, büyük soylu köpeğe.
Aslında efsaneler, bir köpek anarlardı.
Onu da köpeklerin, atası sayarlardı.
Bu köpek soylu idi, çok büyük boylu idi,
Av çoban köpekleri, hep onun oğlu idi.
Kuzey-batı Asya’da güya “İt-Barak” vardı,
Türklerse İç Asya’da, onlara uzaklardı.
Başları köpek imiş, vücutları insanmış,
Renkleriyse karaymış, sanki Kara Şeytanmış.
Kadınları güzelmiş, Türklerden kaçmaz imiş,
İlâç sürünürlermiş, ok mızrak batmaz imiş.
Destanda denilmiş ki, Oğuz-Han yenilmişti,
Bir adaya sığınıp toplanıp derilmişti.
On yedi sene sonra, Oğuz onları yendi.
Kadınlar yardım etti, orada savaş dindi.
Oğuz bu bölgeleri, “Kıpçak-Beğ”e il verdi,
Bunun için Türkler de, oraya “Kıpçak” derdi…

İtbarak Kitap İncelemesi:

İtbarak kitap özeti bu kadardı. İtbarak Kitap incelemesi bölümümüzde sürpriz bozan yoktur.

İtbarak kitabında Oğuz Kağan destanıyla harmanlanmış bir Türk mitolojisine tanıklık ediyoruz. Oğuz Kağan ile ilgili bildiğimiz, öğrendiğimiz şeyler bize göz kırparken, bunların yanı sıra bir de bilmediklerimiz ortaya çıkıyor. Çağlayan Yılmaz, başarılı bir fantastik dünya oluşturmuş. Yazarın kitaplarının neredeyse tamamını sade ve akıcı bir şekilde yazdığını söyleyebilirim. Betimleme konusunda insanı bezdirmiyor ve bir nefeste okuyup bitiriyorsunuz.

Öte yandan şöyle kanlı savaşlı bir şeyler okuyayım diyorsanız, İtbarak tam size göre. Kitabın oluşturduğu bu dünyada kendinizi kaybedeceksiniz, bütün tarafların iyi işlendiğini iyi anlatıldığını söylemek mümkün. Yani sadece Oğuz Kağan’ın mücadelesini değil tamamını adaletli bir şekilde işliyor kitap.

Kitapta bazı teknik hatalar vardı, ya da benim elimdeki baskının birazcık eski olmasından kaynaklanıyor olabilir. Küçük harf hataları ve kelime yanlışları bulunuyor. Ancak bunlar bence bir sorun değil. Hatta muhtemelen sizin satın alacağınız baskılarda bunlar yoktur.

itbarak-kitap-incelemesi-yeni-baski

Kitapta vampirleri, kurt adamları kendi kültürümüzden kendi mitolojimizden görmek ise çok hoş bir detay. Türk mitolojisinde bir sınır olmadığını Çağlayan Yılmaz bizlere hatırlatıyor.

Oluşturduğu dünya bir Yüzüklerin Efendisi olmanın peşinde değil ancak oluşturulan dünyanın kendi çapında belli başlı kurallarının olması muazzam. Çağlayan Yılmaz’ın ilk kitabı olması sebebiyle ufak tefek hataları barındırsa da kesinlikle sürükleyici ve kurgusunda eksik olmayan bu kitabı şiddetle tavsiye ederiz.

 

The post İtbarak Kitap İncelemesi – Çağlayan Yılmaz appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
https://tuyann.com/itbarak-kitap-incelemesi-caglayan-yilmaz/feed/ 0
Dostoyevski Kumarbaz Kitap İncelemesi https://tuyann.com/dostoyevski-kumarbaz-kitap-incelemesi/ https://tuyann.com/dostoyevski-kumarbaz-kitap-incelemesi/#respond Thu, 03 Dec 2020 19:00:11 +0000 https://tuyann.com/?p=4164 Bugün ki kitap incelememiz de Dostoyevski’ nin Kumarbaz adlı romanına yer vereceğiz. Kitabımız 22 yaşındaki filozof karakterli bir kişinin anılarını anlatıyor. Söylentilere göre de Dostoyevski kendi anılarını yazmıştır. İlk olarak kitabımızı özetleyerek başlayalım. Dostoyevski Kumarbaz Kitap İncelemesi Dostoyevski Kumarbaz Kitap Özeti Fransa’da bir rus generalin ve ailesinin yanında öğretmen olarak görev yapan 25 yaşındaki İvanoviç […]

The post Dostoyevski Kumarbaz Kitap İncelemesi appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
Bugün ki kitap incelememiz de Dostoyevski’ nin Kumarbaz adlı romanına yer vereceğiz. Kitabımız 22 yaşındaki filozof karakterli bir kişinin anılarını anlatıyor. Söylentilere göre de Dostoyevski kendi anılarını yazmıştır. İlk olarak kitabımızı özetleyerek başlayalım. Dostoyevski Kumarbaz Kitap İncelemesi

Dostoyevski Kumarbaz Kitap Özeti

Fransa’da bir rus generalin ve ailesinin yanında öğretmen olarak görev yapan 25 yaşındaki İvanoviç kumar tutkusu olan ve bu tutkusunu yenmeye çalışan bir gençtir. Bir gün kaldığı otele İvanoviç in pek hoşlanmadığı Fransız ve sıkı dostu olan Astley gelmiştir. Fransız’ ın neden burada olduğunu anlamaya çalışan İvanoviç zamanla nedenini de öğrenmiştir. Generalin Fransız’ a yüklü borcu vardır. General ise bu borcu Rusya’da ki hasta halasının mirası ile ödemeyi düşünmektedir. Şu sıra ise generalin tek yapabildiği ise onlara oldukça iyi davranmaktan bir şey değildir. Generalin tek çıkış yolu zengin halasının ölmesidir. Neyse ki kadın Rusya’da ölüm döşeğindedir. General Çar Ordusu’ndan emekli olduktan sonra aldığı yedi yüz rubleyi rulette kaybedip kendini oldukça zor bir duruma sokmuştur. İvanoviç’ de generalin üvey kızı olan Polina’ ya kör kütük aşıktır. Ancak onun davranışlarını pek de ılımlı denmeyecek düzeydedir. Bazen iyi bazen samimi bazen ise bunların aksine oldukça küçümseyicidir.

Bunlar da yetmezmiş gibi Fransız ve Polina arasında ki samimiyet İvanoviç’ i derinden üzer. Zaman zaman yürüyüşe çıkan Polina ve İvanoviç yine böyle bir günde dertleşirken. Polina kendisine bağlılığını ispat etmesi için İvanoviç’in şehrin hatırlı insanı olan Barones’ e Almanca bir şeyler söylemesini istemiştir. İvanoviç bu istediği yerine getirmiştir ancak onun söylediklerini yanlış anlayan Barones’ in şikayeti üzerine General’ de İvanoviç’ i evden ve aynı zamanda da işinden kovmuştur. General, zengin bir Fransız soylusu zannettiği Blanche ile evlenmek ister. Ancak Blanche zengin bir soylu olmadığı gibi onunda tek istediği kalacak olan mirastır. Ancak bu sırada beklenmeyen bir şey olur ve General’ in ölecek diye bekleyişte olduğu hala çıkar gelir. Hala iyileşmiş ve doktorunun tavsiyesi üzerine Ruletenburg’ a yani General’ in yanına gelmeye karar vermiştir.Bu olay üzerine İvanoviç tekrar işe alınır çünkü hala onu çok sevmektedir.

Hala orada ki kumarhanelere de gitmeye başlayan İvanoviç’ i de yanına alır ve kumar oynamaya gider. Zaman geçer kumar bağımlısı haline gelen hala sürekli kaybeder. Öyle kaybeder ki koca servetinden geriye tek kuruş kalmaz. Rusya’ya geri dönmek isteyen hala yanın da Polina’ yı da götürmek ister ama o bu duruma pek de sıcak bakmaz ve kabul etmez. Bunun üzerine mirası alamayacağını Blanche önce Generali daha sonra da Ruletenburg’ u terk eder. Günlerden bir gün Polina İvanoviç’ in odasına gelerek ondan yüklü bir miktar para ister. Bunun üzerine İvanoviç elinde ki bütün parayla kumar oynar ve iki yüz bin ruble kazanır.

Bu kitabı okuyabilirsin: Franz Kafka Dönüşüm Kitap İncelemesi

Fakat geri döndüğünde Polina’ yı perişan bir halde bulur. O günden sonra Polina, Astley’ in yanında tedavi olmaya başlar. İvanoviç’ de General’ in eski sevgilisi olan Blanche ile Paris’ de iki ay güzel bir hayat yaşar daha sonra da eski sefil hayatına geri döner. Günler gelip geçerken İvanoviç Hamburg’ da Astley ile karşılaşır. Bu karşılaşmanın ardından İvanoviç Polina’ nın kendisini ne kadar çok sevdiğini anlar ve yeni bir hayata başlar.

Dostoyevski Kumarbaz Kitap İncelemesi

Kitap bize bir aşkın ve kumar tutkusunun insanı ne hale getirdiğini anlatıyor. Kitap Dostoyevski’nin kumar tutkusu ile Avrupa’ da yaşadığı bir aşkın kahramanlarını değiştirilerek yazıya dökülmüş hali. Kitap karşılıksız aşk, ihtiras, ikili ilişkiler ve kumar dörtgeni üzerinde seyir ediyor. Bir yandan kitap da ki kadınların çıkarları için yaptıkları diğer yandan da bu kadınlara boyun eğmiş erkeklerin halini, deyim yerindeyse görüp anlamak insanda bir değişik tat bırakıyor. İvanoviç’in sevdiği kadın için ölüme bile göz kırpmadan gidecek derecede bağlı olması bir nevi her şeyin fitili ateşliyor. Peşi sıra gelen rulet oyunları ilk başlarda kazanma tadı verip sonlarına doğru İvanoviç’i resmen bitiren bir oyuna bürüyor. İnsanda para kazanma tutkusundan daha çok kendi kendine kaybetme durumunu yedirememesinin açtığı sorunları ve hiç bir zaman rulet masasından bir şey kazanamadan kalkıldığını gözler önüne seren bir olaylar bütünü çıkmış.

Biz yazarken çok keyif aldık umarım sizde okurken keyif alırsınız

Okuyacak bir şeyler mi arıyorsunuz? Kitap önerilerimize göz atabilirsiniz. Kitap Önerileri

The post Dostoyevski Kumarbaz Kitap İncelemesi appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
https://tuyann.com/dostoyevski-kumarbaz-kitap-incelemesi/feed/ 0
Franz Kafka Dönüşüm Kitap İncelemesi https://tuyann.com/kafka-donusum-kitap-inceleme/ https://tuyann.com/kafka-donusum-kitap-inceleme/#respond Mon, 30 Nov 2020 16:46:13 +0000 https://tuyann.com/?p=4096 Franz Kafka’nın Dönüşüm adlı kitap incelemesine hoş geldiniz arkadaşlar. Dönüşüm kitabı değişim veya metamorfoz teması ile yazılan bir öyküdür. İlk olarak 1915 yılında yayımlanmıştır. Kafka’nın en popüler eseri olarak da görülmektedir. Franz Kafka Dönüşüm Kitap İncelemesi Franz Kafka – Dönüşüm Kitap Özeti Kitabımız Gregor Samsa’nın bir sabah uyandığında kendisini dev bir böceğe dönüşmüş bulmasıyla başlar […]

The post Franz Kafka Dönüşüm Kitap İncelemesi appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
Franz Kafka’nın Dönüşüm adlı kitap incelemesine hoş geldiniz arkadaşlar. Dönüşüm kitabı değişim veya metamorfoz teması ile yazılan bir öyküdür. İlk olarak 1915 yılında yayımlanmıştır. Kafka’nın en popüler eseri olarak da görülmektedir. Franz Kafka Dönüşüm Kitap İncelemesi

Franz Kafka – Dönüşüm Kitap Özeti

Kitabımız Gregor Samsa’nın bir sabah uyandığında kendisini dev bir böceğe dönüşmüş bulmasıyla başlar ve hayatındaki değişiklikleri anlatarak devam eder. Samsa bir sabah uyanır ve kendini böceğe dönüşmüş olarak bulur. Yataktan kalkmak ister fakat bu bir önceki sabaha nazaran daha zor bir eyleme dönüşmüştür. Zaten alarmı duymadığı için geç kalkmıştır ve bu işe de geç kaldığı anlamına gelir. Yataktan kalkmak için verdiği çaba maalesef birbirinden bağımsız yeni ayaklarına yetmez. Bu sırada annesi ise uyuyakaldığı düşüncesiyle kapıyı çalmaya başlar. Kitli kapının ardında ki Gregor uyandığını belirtse de bir sorun daha vardır..

Sesi oldukça değişiklik göstermiştir ve bu durumu annesi anlar. Neyse ki hasta olduğunu düşünür. Verdiği tüm uğraşlarından sonra yataktan kalkmayı başarır. Bu yeni vücuduna alışması hiç de kolay olmayacaktır. Daha sonrasında ise patronu kızgın bir şekilde eve gelir ve Gregor’a soru sormak ister ama ortada büyük bir sorun vardır. Gregor artık konuşamamakta ve sesi de hayvan sesi gibi çıkmaktadır. İşten kovulacağını anlayınca kapıyı açar ancak patronu korkudan koşarak kaçar, annesi bayılır, babası ise sopayla vura vura odasına geri sokar. Gregor artık tamamen emindir. Bir böceğe dönüşmüştür.

Gregor’un sadece görüntüsü değil yemek yeme alışkanlığı da değişmiştir. Artık eskiden sevdiği yiyecekleri değil de bozulmuş ve kokuşmuş yiyecekler yemektedir. Kız kardeşi Grete bunu fark eder ve bu tür yiyecekleri onun odasına bırakır. Zaten onu sadece kız kardeşi düşünmektedir. Grete abisinin odasını temizler, ona yiyecek bir şeyler getirir. Gregor kardeşinin hayali olan okula gönderme planları yapar.

Grete keman çalar ve hayali konservatuvara gitmektir. Gregor’un tek isteği kardeşinin konservatuvara göndermektir. Bunun için çalışır ve bunu noel arifesinde açıklar. Gregor’un babası evlerinin bir odasını üç kişiye kiralar. Babasının kiracılara göstermiş olduğu hassasiyet ve özeni gören Gregor çok üzülür. Kız kardeşinin de onun iyileşeceğine olan inancı kalmamıştır ve bir iş bulup çalışmaya başlar. Zaten Grete abisine eskisi kadar da iyi davranmaz. Gregor’ ın odası adeta pislik içerisindedir. İş bulduktan sonra abisinin evden atılması gerektiğini dile getiren ilk kişi Grete’dir. Babası Gregor’ a şiddette uygulamaya başlar ve Gregor’un sırtında açılan yara onun ölümüne sebep olur. Bir sabah evi temizlemeye gelen hizmetli Gregor’u ölü halde bulur. Bu durumu  aileye haber verir fakat kimse bir şey olmamış gibi hayatına devam eder. Hizmetli Gregor’u faraşla beraber çöpe atar. Ailenin geri kalanı ise uzun bir süredir planladıkları bir tatile çıkarlar.

Dönüşüm kitap özeti bu kadardı. Başka bir kitap özeti içinBörü Kitap Özeti 

Franz Kafka – Dönüşüm Kitap İncelemesi

Bu bölümümüzde ise kitap analizi ve kendi yorumlarımız vardır arkadaşlar.

Kafka’nın metafor kullanma yeteneğini en iyi gösterdiği kitap olduğu fikrine sahibim. Samsa yaşadığı dönemin gerektirdiği gibi bir yaşam süren, sisteme köle hale gelmiş, toplumun ona biçtiği rolü başarılı bir şekilde oynayan bir genç. Aslında Samsa’nın toplum sisteminden kaçıp ‘birey’ olmak için çaba gösteren, ideal bir insan olmaya çabaladığını görüyoruz. Hikayede ki ‘hayvana dönüş’ tasvirinin aslında Samsa’nın ideal insana geçişi olarak lanse edilir. Kitaptaki aile yapısına baktığımızda gerçekten de ö dönemin toplum yapısı özetler niteliğinde. Toplumun dayattığı şeyleri yapmazsan dışlanırsın ifadesi net bir şekilde anlaşılıyor. Akılda şu soruda kalmıyor değil..

Gregor Samsa felç geçirmiş olsa bu olaylar yaşanır mıydı ? kendi fikrimce bu kadar da olmazdı. bunun iki seçeneği var gibi. Kafka ya daha derin bir mesaj vermek istedi ya da böyle uç bir örnekle anlatımını güçlendirdi. Kısaca ne anlatıyor derseniz. Olması istenilen olmayı kabul edemeyen Samsa’nın bunu dışarıya vurmasıyla etrafının onu yabancılaştırmasını, insanların çıkar sağlama duygusuyla bireye yaklaşımını ve çıkarlarını gerçekleştiremeyeceklerini sezmeleriyle en yakınlarını bile dışlayarak yok edişini bir hamam böceği üzerinden ustalıkla işliyor. Eğer toplumu edebi bir dille eleştirip bunu da öyküleştirme adına bir taht kurulacaksa bunun hak edeni Kafka’dır. En azında bu kitapla. Okuyup üzerine düşünmeniz gereken bir kitap olduğunu düşündüğüm bu kitap incelemesinin sonunda geldik. Umarım beğenmişsinizdir.
Bu tarz kitap incelemeleri ve kitap özetleri için: Kitaplar

 

 

The post Franz Kafka Dönüşüm Kitap İncelemesi appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
https://tuyann.com/kafka-donusum-kitap-inceleme/feed/ 0
Cinderella’nın Gerçek Yüzü https://tuyann.com/cinderellanin-gercek-yuzu/ https://tuyann.com/cinderellanin-gercek-yuzu/#respond Tue, 03 Mar 2020 12:41:56 +0000 https://tuyann.com/?p=2546 Bazen tanıdığımızı sandığımız insanların tamamen farklı olduklarını sonradan anlayabiliriz. Ya onlar kendilerini yanlış yansıtırlar, ya saman altından su yürütürler, ya da bir aracı olur ve bu kimseler bize güzel his ve ilham versin diye onları farklı anlatırlar. Arkadaşlarınız sizi hayal kırıklığına uğratabilir, bazen de aileniz. Bense çok sevdiğim bir masal karakteri tarafından hayal kırıklığına uğratıldım. […]

The post Cinderella’nın Gerçek Yüzü appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
Bazen tanıdığımızı sandığımız insanların tamamen farklı olduklarını sonradan anlayabiliriz. Ya onlar kendilerini yanlış yansıtırlar, ya saman altından su yürütürler, ya da bir aracı olur ve bu kimseler bize güzel his ve ilham versin diye onları farklı anlatırlar.

Arkadaşlarınız sizi hayal kırıklığına uğratabilir, bazen de aileniz. Bense çok sevdiğim bir masal karakteri tarafından hayal kırıklığına uğratıldım. Bu yazımda sizlerle iyi kalbi ve her zaman olumlu bakışıyla, bu haliyle bugün bile kalbimi ısıtan Cinderella’nın gerçekte kim olduğunu anlatacağım.

Cinderella bu zamana dek birçok farklı yönetmen tarafından sinema perdesine uyarlandı. Bunlardan en popüleri 1950 yılında çıkan Disney yapımlı Cinderella animasyonu ve yine Disney imzalı 2015 yapımlı Cinderella filmidir. Tertemiz kalbi ile meşhur olan bu Disney prensesinin hikayesini hepimiz biliriz. Üvey annesi ve kardeşleri tarafından hor görülen Cinderella onlara karşı her zaman naziktir, evin hizmetçisi haline gelmesinden insanlara yardım etmeyi sevdiğini de anlarız. Anasız babasız öksüz yetim kızımızın hikayesinde en büyük dileği baloya gitmektir. Sersefil hayatında bir gece de olsa eğlenmek ister. Peri annesi tarafından bu dileği gerçekleştirilen Cinderella’mıza prens anında vurulur ve o gece kaçarken ayakkabısını düşüren bu tatlı mı tatlı genç kızı aramaya koyulur. Ve en sonu hepimizin bildiği gibi mutlu sondur, kavuşurlar, Cinderella üvey anne ve kardeşlerini affeder ve mutlu bir hayat sürer. Aslında bu Disney’in küçük masum çocuklar için yazdığı ilham verici senaryodur. Gelin gerçeğini inceleyelim.

Cinderella, ünlü Grimm Kardeşlerin yazdığı bir kısa hikayedir. Bu kısa hikayeler o dönemde gençler için yazılırdı ve evlenme yaşı erken olduğu için, bizim bugün genç dediğimiz yaş 18, çocuk dediğimiz yaş 10 yaşken, o dönemde genç denilen yaş 10, çocuk denilen yaş da bunun yarısıydı. Yani Cinderella günümüzde bizim çocuk dediğimiz 10 yaş civarı insanlara hitap edip daha masum bir hal alırken, o dönemde ise bu vahşi ve korkunç hikaye 10 yaşındaki gençlere hitap ediyordu.

İzin verirseniz hikayemizi size özetleyip incelemeye başlamadan önce, kavramları daha iyi kavrayabilmeniz adını kısa bir peri masalı tanıtımı yapayım.

Peri Masalı: Mutlu sona sahip olan kurgulardır. Olağanüstü olaylar ele alınır, periler ve prensesler yoğunlukla kullanılır.

Sıkıntı İçerisindeki Kız: Disney versiyonu düşünüldüğünde bu kız Cinderella’nın ta kendisidir, ana kadın karakterdir. Bir prens veya benzeri biri tarafından kurtarılmayı bekleyen, iyi kalpli karakter, hikayenin sonunda prenses veya kraliçe olacağını bildiğimiz karakterdir kısaca.

Baştan Çıkaran Kadın: Bu kadın, hikayenin kötü kadınıdır. Tek amacı sosyal statüsünü yükseltmek, kralı, prensi veya hikayede kullanılan en soylu erkeği baştan çıkarmayı hedefleyen karakterdir. Amacı aşk değildir, tek dileği güzelliğini kullanarak o adamı baştan çıkarmaktır. Peri masallarında genellikle bu figür cadıdır veya büyü kullanan bir başka varlıktır.

Peri Anne: Sıkıntı içerisindeki kıza yardım eden büyülü varlık.

Kavramları tanıdığımıza göre hikayemizi anlatmaya başlayabiliriz.

Her şey tıpkı masaldaki gibi başlıyor. Cinderella’mız annesiz bir kız ve babası da iki kızı olan bir kadınla evlenmiş. Masala göre en büyük farklarımızdan biri burada baş gösteriyor; hikaye boyunca Cinderella’nın babası yaşıyor, halbuki masal versiyonunda onun ölümünün ardından kızımız hizmetçi haline geliyordu. Cinderella ve babası birbirlerini önemsemeyen iki karakter. Hikaye anlatımında Cinderella’nın babasından asla ‘baba’ olarak bahsedilmiyor, ‘o adam’ olarak bahsediliyor. Prens ve yardımcıları geldiğinde de Cinderella’nın babasının kızlarından bahsederken onu saymadığını da önden belirtmek isterim. Disney versiyonlarında kızının üzerine titreyen baba, asıl versiyonda kızını önemsemiyor bile, çünkü kızı onu baba yerine koymuyor.

Şimdi en önemli bilginin meydana geldiği olayı anlatalım. Hatırlarsanız masal versiyonunda Cinderella’nın babası çıktığı bir iş gezisinde ölüyordu. 2015 versiyonunda üvey kızları da dahil olmak üzere üç kızına da seyahatten ne getirmemi istersiniz diye soran baba, aynı olayı kısa hikayede de gerçekleştiriyor. Cinderella iki versiyonda da babasından, başına değen ilk dal parçasını getirmesini istiyor. Filmde bu olay daha duygusal ve masum gösterilirken kısa hikayede babası bu durumu anlamamasına rağmen yine de istediğini yapıyor ve döndüğünde başına değen ilk dal parçasını kızına veriyor.

Dal parçasını alan Cinderella durduk yere ne oldu kızım dedirtecek biçimde koşarak annesinin mezarına gidiyor ve üzerine kapanarak ağlıyor. Ve birden toprağın üzerinde bir ‘yakışıklı’  bir fidan beliriyor. Evet fidanın tasviri yakışıklı.

Cinderella’nın annesi hakkında bildiğimiz en büyük gerçek; annesinin her zaman kızının yanında olacağıdır. Kulağa fazla garip gelmiyor mu? “Bana ne zaman ihtiyacın olsa orada olacağım.” Ölü birine neden ihtiyaç duyulsun? Nerede olacaksın?

Ertesi gün, prens birden evleneceğini duyuruyor ve balo davetiyesi geliyor. Tamam artık büyük sırrı açıklamanın zamanı geldi. Cinderella bir cadı! Evet ciddiyim, kızımız aslında büyü yapan bir cadı.

İnsan hiç kuşkulanmaz mı, bu kız babasının başına dalın değeceğini nereden biliyor? Biliyor, çünkü geleceği görebiliyor ve bu sayede dalın ona gelmesi gerektiğini anlıyor. Annesi neden her zaman yanında? Çünkü canlı ve ölü iki şeyden büyü yapabilirsiniz. Cinderella’nın gözyaşları canlı, annesinin toprağı ölü ve sonucunda da yakışıklı bir ağaç fidanı doğuyor. Bu fidan prensin ta kendisi. Cinderella ilk dalı, gözyaşlarını ve annesinin toprağını kullanarak prensi evlenmeye karar vermesi için büyüledi. Peki bu yaptıkları onu kötü biri yapar mı? İncelemeye devam edelim.

Cinderella baloya kendisi hazırlanıyor, beyaz güvercinlerin yardımıyla. Bu güvercinler ironik bir şekilde Cinderella’nın kendisini temsil ediyor. Güvercinler masumdur ancak onun güvercinleri pek değil, bunu da ilerleyen kısımlarda anlayacağız. Lakin şunu söylemek isterim ki, güvercinlerin ona yardım etmesi masum bir insan-hayvan ilişkisinden değil, Cinderella’nın onları kontrol edecek güce sahip olmasından geliyor. Geleceği görüp büyü yapabildiği gibi, hayvanlara da hükmedebiliyor.

Şimdi gelelim baloya. Yine Disney versiyonunun aksine, Cinderella cam ayakkabılar yerine altından ayakkabılar giyiyor. Bu ayakkabılar onun zenginliğe açlığını sembolize ediyor. Cinderella şöhretin ve paranın yani prensin peşinde.

Balo esnasında prens onunla üç kez dans ediyor. Üç, İncildeki Kutsal Üçlüye hitap ediyor. Aynı zamanda bir erkeği üçüncü kez etkilemeyi başarırsanız onu avuçlarınızın içine alabilirsiniz kızlar, bu da Cinderella ablanızdan size bir tavsiye olsun. Gelelim ayakkabı düşürme olayına. Kaçarken ayağından düşmüşmüş. Yalan arkadaşlar. Cinderella’nın dilinde buna aşk oyunu deniliyor. Erkekler avlamayı severler, bir kadını elde etmekten onun için çabalamaktan hoşlanırlar. Cinderella da ayakkabısını düşürerek kendisini yardım isteyen kız pozisyonuna sokuyor ve prense gel de beni avla mesajı veriyor. Aslında yardıma ihtiyacı olan zavallı prensken Cinderella kendini masum göstermek için bir oyun oynuyor. Tam da bu noktada Cinderella’nın aslında Sıkıntı İçindeki Kız değil, Baştan Çıkaran Kadın olduğunu anlıyoruz. Prense aşık değil, tek amacı onu kendine aşık ederek Kraliçe olup hem zenginleşmek hem de sosyal statüsünü yükseltmek.

Cinderella isminin anlamı küldür, kül ateşten gelir, ateş de Şeytanın ta kendisidir. Yani aslında Cinderella bir melek değil, Şeytandır.

Balo kısmını, Cinderella’nın baloda kendini küçülterek, görünmez olarak baloda prensten kaçma oyunu oynadığını ve en sonunda da saraydan uzaklaşarak gittiğini belirterek kapatalım.

Sözü fazla uzatmadan en sevdiğim kısma yaklaşalım. Balo bitiyor ve Prens aşık olduğu kızı aramaya çıkıyor. Cinderella’nın büyüsü öyle etkili ki aşık olduğu kızı tanımıyor bile, ayakkabı olursa, tamam o sensin moduna girmiş durumda. Cinderella’nın evine geldiklerinde üvey kız kardeşler ayakkabıyı deniyorlar. Hatta biri kafayı öyle yemiş ki, ayağı girsin diye ayağının ucunu kesiyor. Bunun üzerine ağaçta bir kuş “Ayakkabıda kan var, bu senin aradığın bakire değil” diyerek bir şarkı söylüyor ve kelime oyunu yaparak cinsellikten bahsediyor.

İki kız da denedikten sonra adama başka kızı olup olmadığı soruluyor ve o da yalnızca deforme olmuş Cinderella’sının olduğunu söylüyor. İşte bu cümle, Cinderella’nın iyi biri olmasından kötü biri olmasına doğru değişimini anlatıyor.

Cinderella ayakkabıyı deniyor, tam oturuyor ve kuş bu sefer “Ayakkabıda kan yok, bu aradığın bakire” diye bir şarkı tutturuyor.

Cadı kızımızın işkencesi burada bitti derseniz yanılıyorsunuz, şimdi en sevdiğim kısma geçiyoruz.

Düğün günü gelip çatıyor ve Cinderella kız kardeşlerine cezalarını gösteriyor. Olay tam olarak şu şekilde oluyor;

İki güvercin uçarak yanyana yürüyen iki kız kardeşten birinin sol, birinin sağ gözünü parçalamaya başlıyorlar. Burada dikkat etmemiz gereken kısım, ikisi de birbirlerinin gözlerinin parçalandığını görebiliyorlar. Bu hayatta en son isteyeceğiniz şeylerden biri kardeşinizin acı çekmesidir. Cinderella bu kız kardeşlere duygusal acıyı yaşatıyor. Ardından gözünüz parçalandığında en azından diğer gözüm var diye avunmaya çalışırsınız, ama bir anda diğer gözünüze de kuşlar uçuşur, bu da psikolojik acıdır. Yani Cinderella iki acı türünü de kız kardeşlere yaşatıyor. Herşey olup bittiğindeyse kendini “Ben yapmadım, kuşlarım yaptı çünkü bana yapılanlar zorlarına gidiyordu.” şeklinde savunuyor. Önceden belirttiğim gibi kuşlar Cinderella’nın kontrolü altındaydı, yani evet, Cinderella yaptı.

Kısa hikayemiz bu şekilde, Cinderella için mutlu bir sonla bitiyor. Hikayemizdeki yegane iyi ve masum karakter Prens, o da salaklığından dolayı kullanılıyor. Üvey anne ve üvey kız kardeşler kötü karakterler lakin kötünün kötüsü olan Cinderella da var.

Şimdi Disney versiyonunu tercih ediyorsunuzdur sanırım, ben o Cinderella’yı hayal etmeye devam ediyorum çünkü.

Bu yazıdan sonra sizlerle paylaşmak istediğim çok kısa hikaye var,  Kısa Hikaye dersinde işledikçe de beğendiğim hikayeler çok oluyor. Hepsinin sizi şaşırtacağından ve şoka uğratacağından eminim. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere!

 

The post Cinderella’nın Gerçek Yüzü appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
https://tuyann.com/cinderellanin-gercek-yuzu/feed/ 0
Kuyucaklı Yusuf Kitap İncelemesi https://tuyann.com/kuyucakli-yusuf-kitap-incelemesi/ https://tuyann.com/kuyucakli-yusuf-kitap-incelemesi/#respond Sun, 23 Feb 2020 06:54:47 +0000 https://tuyann.com/?p=2399 Kuyucaklı Yusuf Kitap İncelemesi Kuyucaklı Yusuf Kitap İncelemesi Merhaba arkadaşlar, bu seferki kitap incelememizde Milli Eğitim Bakanlığı onaylı 100 Temel  Eser altında bulunan Sabahattin Ali’nin Kuyucaklı Yusuf adlı kitabını inceleyip yorumlayacağız. 1937 gibi bir tarihte yayınlanması bizce büyük bir önem taşıyan, Sabahattin Ali’nin ilk romanıdır. Henüz genç yaşda ki Türkiye Cumhuriyeti’nin içinden çıkan birinci sınıf […]

The post Kuyucaklı Yusuf Kitap İncelemesi appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
Kuyucaklı Yusuf Kitap İncelemesi

Kuyucaklı Yusuf Kitap İncelemesi

Merhaba arkadaşlar, bu seferki kitap incelememizde Milli Eğitim Bakanlığı onaylı 100 Temel  Eser altında bulunan Sabahattin Ali’nin Kuyucaklı Yusuf adlı kitabını inceleyip yorumlayacağız. 1937 gibi bir tarihte yayınlanması bizce büyük bir önem taşıyan, Sabahattin Ali’nin ilk romanıdır. Henüz genç yaşda ki Türkiye Cumhuriyeti’nin içinden çıkan birinci sınıf bir edebi yapıttır.

KONUSU

Konusu bakımından Kuyucaklı Yusuf, konusu itibariye ailesinin katledilmesiyle sahipsiz kalan dokuz yaşındaki Yusuf’un olayı soruşturmak için Kuyucak’a gelen Nazilli Kaymakamı Selahattin Bey tarafından evlatlık alınanması ve Yusuf’un sonraki hayatını anlatır. Her ne kadar romanın baş karakteri Yusuf olsa da aslında yazar tarafında romanın tüm olay örgüsü Muazzez’in annesi Şahende Hanım üzerine kurulmuştur. Yusuf, köyden şehre yerleşen ve bu hayata ayak uyduramayan insan tipinin habercisi olarak görülür edebiyat dünyasında.

ZAMAN

Zaman olarak, 1903-1935 yılları arası Kuyucak Köyü’nde yaşanmış olaylardır. Osmanlı’nın yıkılış, Cumhuriyet’in kuruluş yıllarına denk gelir hemen hemen.

ROMAN KAHRAMANLARI

Romanda sıkça görebileceğimiz kahramanlarımız şunlardır:

Yusuf : Ailesi eşkıyalar tarafından vahçice katledilmiştir. Kaymakam Selahattin Bey tarafından evlat edinilmiştir. Sert, içine kapanık ve cesur bir kişiliğe sahiptir. Evlat edinildiği ailenin kızı olan Muazzez’e aşık olmuştur. Kasabanın zenginleri ve onların oğullarıyla Muazzez için bir mücadele vermektedir.

Muazzez : Yusuf’un evlatlık olarak gittiği ailenin kızıdır. Yusuf’un karısıdır. Genç bir kızdır.

Kaymakam : Yusuf’u evlatlık alan kişidir. Yusuf’un eşi olan Muazzez’in de babasıdır. Merhametl, ailesine düşkün zaman zaman sinirli ve aksi olan bir devlet adamıdır.

Şahende Hanım : Kaymakam Bey’in kötü karısıdır.

Şakir: Kasabanın en zengini olan fabrikatörün oğludur. Parasıyla tabiri caizse külhanbeylik yapan kötü niyetli bir insandır.

Kuyucaklı Yusuf Hayat Hikayesi

Yusuf’un hayat hikayesi 1903 yılında başlar. Sessiz bir gecede Kuyucak Köyü’ne baskın yapılır. Bu baskında Yusuf’un annesi ve babası öldürülür. Olaydan hemen sonra olayı incelemesi için bir kaymakam gönderilir. Bu kaymakam Nazilli kaymakamı Selahattin Bey’dir. Selahattin Bey Kuyucaklı Yusuf’u evde bir başına beklerken bulur. Ailesini kaybetmiş olan ufacık çocuğu gören kaymakam dayanamaz ve Yusuf’u da yanında götürür. Yani onu evlat olarak edinir. Yusuf, kaymakamın yanında iken evin küçük kızı olan Muazzez ile birlikte büyür. Herşeylerini beraber yaparlar. Okula beraber giderler, hep beraber zaman geçirirler. Ancak Yusuf  ailesinin katledilmesi ve bunun gözünün önünde olması yüzünden okula devam edemez.

Bunların yanı sıra birde  Şahende Hanım’da Kuyucaklı Yusuf’dan nefret eder. Aslında onu hiçbir zaman evde istememiştir. Günler geçer gider.. Birgün Yusuf ve Muazzez arkadaşlarıyla  bayram yerine giderler. Burada kasabanın en zenginleri olan Şakir, Muazzez’e sarkıntılık eder. Yusuf’da dayanamaz ve Şakir’i döver. Şakir ise intikam arzusuyla oradan uzaklaşır. Şakir’in intikam planı ise Muazzez ile evlenmek olur. Bütün planları yapar ve babasını da yanına alarak Muazzez’in babasıyla kumar masasına oturur (Şakir’in Babası).

Kumarda kaybeden ve hayli borçlanan Selahattin Bey borcunu ödeyemez. Şakir’de bunu fırsat bilerek Muazzez ile evlenmek istediğini belirtir. Bu sayede kaymakamın bütün borçları silinecektir. Borcunu ödeyemeyecek durumda olan kaymakam ise bu iğrenç teklifi kabul etmek zorunda kalır. Olayı öğrenen Kuyucaklı Yusuf  ise durmaz ve arkadaşı Ali’den borç alarak kaymakamın kumar borcunu öder. Ancak bu seferde Ali’nin yaptığı iyilik yüzünden Muazzez Ali ile evlenmek zorunda kalır.

Muazzez’in Ali ile evlenmesi en az Yusuf kadar Şakir’ide sinirlendirir ve düğün meydanında Şakir Ali’yi öldürür. Olay Şakir’in maddi gücü sayesinde hemen örtbas edilir.  Şakir’in yaptıklarına gören Yusuf , bu olaylardan sonra Muazzez’i de alır kaçar ve evlenirler. Kaymakamın isteği üzerine çift kasabaya geri döner ve Yusuf kaymakamlıkta çalışmaya başlar. Bu olay bir nebze de olsa hayatlarını düzene koyar. Bir süre sonra kaymakam ölür ve bu an itibariyle evin hanımı Şahende Hanım ile Şakir’in bütün kininin ve nefretinin Yusuf’a kusulması anlamına gelir.

Yusuf’un görevi değiştirilir. Köy köy dolaşan Yusuf köy tahsildarlığı yapmaya başlar. Hem kaymakam hem Yusuf’un ortalarda olmaması Şahende Hanım’ı daha da yoldan çıkarır. Şakir’ide arkasına alan Şahende zenginlerin arasına girer. Alkol ve eğlencenin bataklığına düşer. Evinde de partiler vermeye başlayan Şahende, zamanla Muazzez’i de bu pisliğin içine çeker. Bir gün iş gezesi dönüşü arkadaşları Yusuf’a Şahende Hanım ve Muazzez’in yaptıklarından bahsederler. Deliye dönen Yusuf, Şahende’ni düzenleği bir yemek organizasyonunu basar ve rastgele ateş etmeye başlar. Muazzez dışında bütün konukları öldürür. Muazzez ağır yaralanmıştır. Muazzez’i de alarak kasabadan kaçmaya çalışan Yusuf maalesef onu hayatta tutamaz. Yolda ölen Muazzez’i bir ağacın altına gömer. Bu olaydan sonra Kuyucaklı Yusuf’u bir daha kimse görmez.

Başlangıca da sonuda kötü olan bir gerçekçilik akımının en güzel eserlerinden bir tanesini sizin için inceledik. Küçük yaşlarda anne babası gözlerinin önünde vurularak öldürülen, daha sonra evlatlık olarak alınan, evlatlık alındığı evin hanımı tarafında sürekli hor görülen bir çocuk nasıl olabilirse Yusuf’da öyledir. Nedeni budur ki sosyalist gerçekçi edebiyatta kült roman adresi arayanlara gösterilebilecek en iyi adres KUYUCAKLI YUSUF.

The post Kuyucaklı Yusuf Kitap İncelemesi appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
https://tuyann.com/kuyucakli-yusuf-kitap-incelemesi/feed/ 0
Börü Kitap İncelemesi – Çağlayan Yılmaz https://tuyann.com/boru-kitap-incelemesi-caglayan-yilmaz/ https://tuyann.com/boru-kitap-incelemesi-caglayan-yilmaz/#comments Wed, 25 Dec 2019 17:13:53 +0000 https://tuyann.com/?p=1302 Börü Kitap İncelemesi – Çağlayan Yılmaz Börü kitap özeti Börü kitap incelemesi, Börü kitap özeti, Çağlayan Yılmaz kitapları, Börü serisi Fantastik edebiyatta bizim niye yerimiz yok mu diyorsunuz? İşte yanıldığınızın kanıtı, Çağlayan Yılmaz ve Türk mitolojisiyle harmanlanan fantezi dünyası! SÜRPRİZ BOZAN YOKTUR (SPOILER) Börü Kitap Özeti ve Kitap Analizi Çağlayan Yılmaz tarafından yazılan Börü, şimdilik […]

The post Börü Kitap İncelemesi – Çağlayan Yılmaz appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
Börü Kitap İncelemesi – Çağlayan Yılmaz

Börü kitap özeti

Börü kitap incelemesi, Börü kitap özeti, Çağlayan Yılmaz kitapları, Börü serisi

Fantastik edebiyatta bizim niye yerimiz yok mu diyorsunuz? İşte yanıldığınızın kanıtı, Çağlayan Yılmaz ve Türk mitolojisiyle harmanlanan fantezi dünyası!

SÜRPRİZ BOZAN YOKTUR (SPOILER)

Börü Kitap Özeti ve Kitap Analizi

Çağlayan Yılmaz tarafından yazılan Börü, şimdilik üç kitaptan oluşan bir seri. 2020 Eylül ayında serinin son kitabı Börü 4 büyük ihtimalle yayınlanmış olacak. Biz bu yazımızda, seriye genel olarak ele alacağımız için ayrı ayrı kitapların üzerinde fazla durmayacağız. Bu yazının amacı sadece kitap tavsiyesi niteliğinde Börü serisini tanıtmaktır, incelemeler kitaplar için ayrı ayrı yapılacaktır.

Börü serisinin ilk kitabı, “Yeniden Dirilişin ve İntikamın kitabı” olarak bu fantastik serinin kapılarını araladı. Börü, yazarın da kendi kitlesiyle birlikte kısa sürede çok satanlara girmiş ve oldukça popüler bir kitap haline gelmişti. Peki bu kitabın içeriğinde ne vardı? Börü, intikamın ve intikam biçimlerinin sorgulandığı, Türk mitolojisinden bolca yararlanarak tarihi kurgu okumayı sevenler için bire birdi. Taht uğruna yapılanlar, intikam için ne kadarı kabul edilebilir?

Börü serisinin başında, ezilen milletler söz konusu. Zalim hükümdarlar, mistik dünyalar karakterler mevcut. Aslan ve Kurt’un güçlerini birleştirip, zalim hükümdarları ve onların yeraltı ordularını devirerek intikam almaya çalışmalarını anlatıyor. Öç almak için katliam şart mıdır? Güçlerini birleştiren iki hanedanlığın intikam almak istediği bu acuna hakim olan unsurlar sadece karanlıktan ibaret! Börü Han’ın intikam alarak aydınlığa çıkması için, mistik güçleri, karanlık büyüleri geçmesi ve karanlık tarafı yenmesi gerekiyor.

İlginizi Çekebilir: Kırmızı Saçlı Kadın Kitap İncelemesi

Börü Kitap İncelemesi – Çağlayan Yılmaz

Börü Kitap İncelemesi – Çağlayan Yılmaz

Öncelikle şunu belirtmekte fayda var, bu kitap bir kurgudur ve tarihi olayları aktarması mümkün değildir. Sadece bazı şeylere değinerek kurgulanmış olup, asıl esin kaynağı tarihten çok Türk Mitolojisidir. Kitabın tarihi aktarmak gibi bir kaygısı yoktur, kitap sadece tarihten ve mitolojiden yararlanılarak fantastik bir dünya oluşturmaktadır.

Dünya edebiyatına baktığımız zaman bu türün en çok okunanları bile farklı farklı mitlerden yararlanılarak yazılmıştır. Çağlayan Yılmaz’ın bu seride (diğer seriler içinde geçerli) yaptığı şey bizim kendi mitolojimizin yeterli olduğunu göstermesidir. Ayrıca Börü’nün o karanlık döneme ışık tuttuğu bazı noktalar da vardır.

Börü sizlere çiçekli böcekli bir aşk romanı sunmuyor! Börü, Türklerde kadınlara verilen değeri, mücadeleci ve güçlü karakterleri olan kadınları anlatıyor. Bu savaş romanında kadının erkekten bir farkı yok. İsimle örnek vermeyeceğim ancak birçok popüler serilerde kadınların yeri her zaman kurtarılan ya da aciz olan gibi gösterilirken Börü serisinin bir Aysera Hatunu var. Üstelik sadece Aysera Hatun değil, kadın savaşçı birlikleri de mevcut. Börü dediğimiz gibi bir aşk romanı değil, mücadele ve intikamın kitabı.

Anlatımı net ve yazarın kullandığı dil sade. Oldukça akıcı bir şekilde gidiyor kitap. En başından en sonuna yazar konuyu güzelce işliyor, karakterlerin içini dolduruyor ve okuyucu tarafından sevilmesini sağlıyor. Entrikalar basit değil, gereğinden fazla hiç değil. Savaş sahnelerinin tasvirleri mükemmel olsa da savaş kısımlarının daha uzun olması daha iyi olabilirdi. Çekinmeden betimlenen savaş sahnelerinde akan kan ve o çarpışma gözlerinizin önüne geliyor okurken. Çağlayan Yılmaz’ın betimlemelerini yetersiz bulanlar var ancak bize göre yazarın kaleminde herhangi bir problem yok. Yayın evinden doğan bazı hatalar mevcut ve cümlelerin anlamlarını bazı yerlerde bozabiliyor. Bunda da yazarın bir suçu yok. Yazar anlatmak istediği hikayeyi kendi istediği gibi sade ve akıcı bir dille aktarmış.

Başka bir kitap özeti ve incelemesi için: İçimizdeki Şeytan Kitap Özeti ve incelemesi – Sabahattin Ali

 

Börü Kitap Açıklaması

Kandan ırmakların coşkulu sesine kulak verin! Börü serisi bizim tavsiyemiz!

Börü serisini tavsiye amaçlı ele almak istedik. Yakında, kitapların ayrı ayrı incelemelerini yapacağız. Aşağıdaki kısım, Börü serisinin ilk kitabına ait olan tanıtım bülteni.

Bir intikama kaç taht sığabilir?

Acılı parmaklarla yapılmış kaç gösterişli taç, burçlarından kan taşan sarayların pürüzsüz merdivenlerinden yuvarlanabilir?

Hayat Ağacının köklerinde filizlenen kötülük, acunun direğindeki çatlağı zorluyor. Sürek avı gibi insan avlayan canavarlaşmış kralların tahtları sallanıyor!

Kanının sesini dinleyen ve küllere gömülmüş iki hanedanlık, öç ateşiyle yanıp tutuşanları ordularında birleştiriyor.

Büyük mabedin (Göbeklitepe) ve Agarta’nın üstatları, hep bir ağızdan şu soruyu sordular; “O gün geldi mi? Gökyüzünün üç yılanın üzerine kan rengi uyanacağı zaman. Bakir kar örtüsünün taze kanla ısınıp ırmaklara karışacağı an. Rüzgârın şahit olacağı ateşten bir gazabın altından kumları darmadağın edip, taştan tanrılarına sarılan zavallıların yalvaracağı, öç ateşinin yakıldığı o gün geldi mi?

Beklenen cevap Börü Han’ın dudaklarından döküldü;

“Canavarlaşmış kralların yönettiği topraklarda öç, sadece katliamla alınabilir!”

Acun artık kurt ve aslanın pençeleri arasında…

Kandan ırmakların coşkulu sesine kulak verin!

The post Börü Kitap İncelemesi – Çağlayan Yılmaz appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
https://tuyann.com/boru-kitap-incelemesi-caglayan-yilmaz/feed/ 1
Masumiyet Müzesi – Orhan Pamuk https://tuyann.com/masumiyet-muzesi-orhan-pamuk/ https://tuyann.com/masumiyet-muzesi-orhan-pamuk/#respond Wed, 04 Dec 2019 16:12:16 +0000 https://tuyann.com/?p=1153 Masumiyet Müzesi, Orhan Pamuk Kitap İncelemesi ve Masumiyet Müzesi Özeti yapmış olduğumuz bu kitap incelememizi umarız ki beğenirsiniz. Buyrun yazımıza geçelim. Masumiyet Müzesi – Orhan Pamuk Öncelikle kitabın yazarı olan Orhan Pamuk’ dan izler taşıdığını belirtmem gerek. Orhan Pamuk bu kitap için yaklaşık olarak 10 yıl emek sarf etmiştir. Yazar kitabı yazarken ülkemiz harici Asya […]

The post Masumiyet Müzesi – Orhan Pamuk appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
Masumiyet Müzesi, Orhan Pamuk Kitap İncelemesi ve Masumiyet Müzesi Özeti yapmış olduğumuz bu kitap incelememizi umarız ki beğenirsiniz. Buyrun yazımıza geçelim.

Masumiyet Müzesi – Orhan Pamuk

Öncelikle kitabın yazarı olan Orhan Pamuk’ dan izler taşıdığını belirtmem gerek. Orhan Pamuk bu kitap için yaklaşık olarak 10 yıl emek sarf etmiştir. Yazar kitabı yazarken ülkemiz harici Asya ve Avrupa kıtalarında ki birçok müzeyi ziyaret etmiştir.

Kitabın ismi ise sevdiği kıza ait olan ve onun dokunduğu her şeyi müze olarak yaratan bir adamın aşk hikayesinden gelmektedir. Kitabın adında da geçen “masumiyet” kelimesine kitap da rastlamak pek de mümkün değil. Çünkü kitap da aşk da dahil olmak üzere masum olan neredeyse hiçbir şey yok. Bunun yanında kitaptaki aşk hikayesi fazlaca etkileyici. Artık bu kitabın tılsımı mı desem bilemiyorum ama öylesine bir aşk yaşanıyor ki kitap da, yıllar sonra bile aklınızda bulacağından ve günlük hayatınızdaki birçok olay size mutlaka kitabı hatırlatacaktır.

Masumiyet Müzesi – Orhan Pamuk

Kitap zaman olarak 70’li yılların ortalarında geçiyor. Roman, Sibel adında bir kız ile mutlu bir birlikteliği olan, tekstil zengini bir ailenin oğlu olan Kemal adında ki adamın yoksul akrabalarının kızı Füsun’a aşık olması ile başlamaktadır. Füsun’a olan saplantısı ve ona kavuşma hayalleri ile bir divane gibi yaşayan Kemal’in hikayesidir bu roman. Kemal’ in bu olayı bu denli saplantı haline getirmesinde ki başlıca nedenlerinden biri de zamanında Füsun’un değerini bilememiş olmasıdır. Onu kaybettikten sonra, Füsun bir başkasıyla evlenmiş ve kendi ailesi ile (anne-baba) yaşamaya başlamıştır.

Kemal yıllar boyunca Füsun’ların evine ziyarete gitmiş ve her ziyaretinde Füsun’a ait bir eşyayı gizlice alıp Füsun ile güzel anılarının olduğu eve getirip biriktirmeye başlamıştır. Tüm bu ziyaretler ve gösterdiği çabalara rağmen Füsun’dan bir ilgi alaka ve karşılık görmemiştir. Ancak yine de Kemal hayatında  ki her şeyden vazgeçmiş ve Füsun’a yakın olma gayreti tek gayesi olmuştur. Bu delice aşk romana bambaşka bir boyut kazandırmıştır. Roman baştan sona muazzam bir kurguya sahiptir.

Masumiyet Müzesi’ni okuyunca insanın aklına Ahmet Hamdi’nin romanında ki Mümtaz ile Nuran’ı hatırlatmıyor değil. Huzur romanı da, tutkulu bir aşk içindeki Mümtaz ile Nuran’ın yıllarca birbirlerinden ayrı yaşamak zorunda kalmaları ve romanın bu şekilde kötü sonla bitmesi yönüyle Masumiyet Müzesi’ne oldukça  benziyor. Masumiyet Müzesi’de maalesef bu şekilde kötü sonla bitecektir. Öyle bir son ki romanın sonunda Kemal Füsun’a ait binlerce eşyayı toplamış olacaktır.

Füsun’un içtiği sigaraların tam 4213 adet izmaritini toplayan Kemal’in aşkının büyüklüğünü buradan da anlamış oluyoruz. Füsun’a olan aşkı her geçen gün Kemal’in içine işleyerek daha da büyüyecektir. İlk başta klasik bir aşk hikayesi gibi gelse de kitabı okudukça, kitabın samimiyetinden, gerçekliğinden, anlatım tarzından, bakış açısından ve bu büyük aşk hikayesinden o kadar çok etkileneceksiniz ki klasik bir aşk hikayesinden ne kadar farklı olduğunu anlamanız uzun sürmeyecektir.

Masumiyet Müzesi – Orhan Pamuk

Masumiyet Müzesi – Orhan Pamuk

Masumiyet Müzesi

Roman genellikle Kemal’in bakış açısı ile yazılmıştır. Kitabın geçtiği tarih de ki İstanbul’u tam anlamıyla gözünüzün önüne bir getiriyor ki yazar, bu yönüyle de okurları ve bizi etkilemeyi fazlasıyla başarıyor doğrusu. Kitabı okuduğunuzda sadece Kemal ve Füsun’un aşkını görmeyeceksiniz bunun yanı sıra kendini 70’li yılların İstanbul’unda bulacaksınız . Kitap da en az yaşanan aşk kadar o dönemin sosyolojik bilgileri, insanların yaşam biçimi de roman da önemli bir yer etmektedir. Kitabın yazarı olan Orhan Pamuk’da romanın birkaç yerine kendini de sokmayı ihmal etmemiş. Özellikle bir yer var ki.. romanın ortalarında bir nişan kutlamasında Füsun ile dans etmesi ve ondan etkilenir gibi olması, kendisinin ve ailesinin hakkında bazı bilgileri de biz okurlara veriyor olması bir diğer dikkat çeken özelliği.

Masumiyet Müzesi romanı “ hayatımın en mutlu anıymış bilmiyordum ” cümlesiyle başlar. Bu cümleden biz, roman kahramanının geçmişte yaşadıklarını gözden geçirdiğini ve hayatının bir anının onun en mutlu anı olduğunu düşündüğünü ve büyük bir yanılgı içerisinde o günün aslında onun için ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz. Çünkü kimse yaşadığı bir olayın ya da durumun onun hayatında ki en mutlu anı olduğunu zamanında kavrayamaz. Bunu ancak yolun sonuna geldiğinde ya da önemli bir şeyi kaybettiğinde anlar.

Biz de bunu göz önünde aldığımızda, daha kitabın başında roman kahramanının pek de mutlu bir hayat yaşamadığını anlıyoruz. Masumiyet Müzesi’nin son cümlesi ise Kemal’in “ herkes bilsin çok mutlu bir hayat yaşadım .” cümlesidir. Bu cümledeki mesaj Füsun’un aşkıyla ve ölümüyle kendini yıllarca harap eden Kemal’i çevresi mutsuz bir hayat sürüyor ve sürdü diye değerlendiriyordu. Bunu inkar eden Kemal aslında mutlu bir hayat yaşadığını belirmek istemiştir ve bu cümle romanın son cümlesidir.

Umarım bazı şeylerin veyahut kişilerin hayatınızdaki hangi boşlukları doldurduğunu onu kaybetmeden anlarsınız zira… belki de o kişi hayatınızda bir boşluk doldurmuyor bizzat hayatınızın kendisi de oluyor olabilir !

The post Masumiyet Müzesi – Orhan Pamuk appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
https://tuyann.com/masumiyet-muzesi-orhan-pamuk/feed/ 0
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Kitap İncelemesi https://tuyann.com/dokuzuncu-hariciye-kogusu-kitap/ https://tuyann.com/dokuzuncu-hariciye-kogusu-kitap/#respond Fri, 18 Oct 2019 16:52:35 +0000 https://tuyann.com/?p=975 Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Sabahattin Ali Kitap İncelemesi ve Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Kitap Özeti yapacağımız bu kitap incelemesine hoş geldiniz arkadaşlar. Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Kitap Özeti ve Kitap İncelemesi Dokuzuncu Hariciye Koğuşu’ nun yazarı olan Peyami Safa’yı tanıtarak başlamak isterim yazıya. Yazarımız 02 Nisan 1899’ da doğmuş olup 15 Haziran 1961’ de İstanbul’ da yaşamını yitirdi. […]

The post Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Kitap İncelemesi appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Sabahattin Ali Kitap İncelemesi ve Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Kitap Özeti yapacağımız bu kitap incelemesine hoş geldiniz arkadaşlar.

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Kitap Özeti ve Kitap İncelemesi

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu’ nun yazarı olan Peyami Safa’yı tanıtarak başlamak isterim yazıya. Yazarımız 02 Nisan 1899’ da doğmuş olup 15 Haziran 1961’ de İstanbul’ da yaşamını yitirdi. Psikolojik romanları ile tanınan yazar. Şair İsmail Safa’nın oğludur. Yoksulluk ve 9 yaşında yakalandığı kemik veremi nedeni ile düzenli bir eğitim alamadı. Bir yandan  çalışırken bir yandan da kendi kendini yetiştiren Peyami Safa 13 yaşında hayata atıldı. Posta Telegraf  Nezareti’nde memur olarak çalıştı. 1914-1918 arasında öğretmenlik, 1918-1920 arasında gazetecilik yaptı. Hayatını yazıları ile kazandı. Bize roman, öykü, inceleme-deneme, ve ders kitapları gibi sayısız eser bırakan yazar. Türkiye’ nin değerli yazarlarından biri olarak anılmaya devam ediyor.

Gelelim kitabımızın konusuna; Fakir ve dizinden rahatsız olan bir çocuğun, kendisinden yaşça büyük bir kıza aşık olması, beraberliğe dönüşmeyen bu aşkın getirdiği sıkıntı ve heyecanlardan dolayı rahatsızlığının artması ve nihayet ameliyat edilmesi romanın konusunu şekillendirir.

Kitabı okuduktan sonra Peyami Safa adına derin bir üzüntü duydum. Çünkü psikolojik tahlil dediğimiz şey bundan daha iyi yapılabilir mi bilmiyorum. Çünkü hemen hemen her cümle için “bu cümle böyle de söylenebiliyor muymuş vay be!” dedirten bir kitap okudum. Çünkü şimdiye kadar en çok alıntı yaptığım kitap bu kitaptı sanırım hatta bir ara tüm kitabı yazıma kopyalamaktan korktum. Peyami Safa adına derin bir üzüntü duydum çünkü siyasi görüşü nedeniyle geri planda bırakılmış, gereken değer verilmemiş bir usta yazar olduğunu gördüm. Keşke sanatçıyı kişiden bağımsız kılarak sadece sanat yönünden değerlendirsek. Ama yapamayız…

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Kitap

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Kitap

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, genç yaşta yakalandığı ve tüm hayatını etkilediği hastalığı olan bir gencin çektiği acıları ve yalnızlığını, yaşadığı aşk acısı ile harmanlayarak psikolojik tahlil ve enfes betimlemelerle ele almış olduğu bir yapıttır, diyebilirim. Hastane sahnelerdeki betimlemeler ve genç hastanın psikolojisinin aktarımı o kadar olağanüstü ki hastanenin kokusunu duyarak çektiği acıyı ta içinizde hissediyorsunuz. Peyami Safa bu eseri eski kadim dostu Nazım Hikmet Ran’a ithaf etmiş. Ve kitabın arkasında da bulunan Nazım Hikmet’in kitap ile ilgili düşünceleri şöyledir; “Ben Peyami’nin bu son romanını üç defa okudum, otuz defa daha okuyabilirim ve okuyacağım. O zamana kadar hiçbir gözün görmediği acayip, fakat hakiki alemler keşfeden müneccimin hayranlığını duymaktayım. Eğer ıstırabı, azabı ve nefleyi coşkun bir ciddiyetle duyan öz ve halis halk kitleleri okuma yazma bilselerdi, bu romanın on bin, yüz bin, hatta bir milyon satması işten bile değildir.”

Kitabın yeni basımları sizin için daha iyi olacaktır. Eski basım olan kitaplarda oldukça ağır bir dil var. Çünkü eski döneme dair Türkçe kelimeler ağırlıkta. Kitabın insanı çok derinden etkileyeceği ortada. Koğuş denince akıla gelen hapishanenin bu kitap da bir hastane olması. Son çaresinin bu hastanede tedavi olması ve gördüğü acı dolu anlar. Ceset görüp tabağında ki etleri yiyememesi, bir başka bölümde bacağı kesilen birisinin olduğu ameliyathaneye giriyor. Bir önce ki ameliyatta bacağı kesilen bir başkası vardı. Düşünsenize belki aynı şey sizin başınıza gelecek ve o ortam da, kanlı pamukların olduğu yerdesiniz. İşte böyle bir roman okuyacaksınız. Bu kitaba başladığınız da muhtemelen tek nefeste aynı gün içinde bitirmek isteyeceksiniz.
Okuyunuz efendim, ön yargılarınızı bir kenara bırakarak okuyunuz. Emin olun hayran kalacaksınız.

Kitaptan aklımda kalan bazı cümleler şöyle;

-Dünyanın hiçbir Nüzhet’i yalan söylememelidir.

-Ağaçların bile sıhhatine imrenerek yürürdüm.

-Et kesmeyi kasaplar zaten yapıyor, doktor olarak bizim görevimiz bu gençlere, parlak yarınlar sunmak.

-Büyük bir hastalık geçirmeyenler, her şeyi anladıklarını iddia edemezler.

The post Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Kitap İncelemesi appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
https://tuyann.com/dokuzuncu-hariciye-kogusu-kitap/feed/ 0
Kırmızı Saçlı Kadın Kitap İncelemesi – Orhan Pamuk https://tuyann.com/kirmizi-sacli-kadin-orhan-pamuk/ https://tuyann.com/kirmizi-sacli-kadin-orhan-pamuk/#respond Sun, 06 Oct 2019 23:33:11 +0000 https://tuyann.com/?p=832 Kırmızı Saçlı Kadın Kitap İncelemesi ve Kırmızı Saçlı Kadın Kitap Özeti bu yazımızda sizlerin bulabileceği konulardır. “İlk aşk deneyimi bütün bir hayatı belirler mi? Yoksa kaderimizi çizen yalnızca tarihin ve efsanelerin gücü müdür?” Orhan Pamuk tarafından yazılan Kırmızı Saçlı Kadın kitabının alıntıları ile mutlaka karşınıza çıkmıştır. Çıkmadıysa da üzülmeyin, çünkü Kırmızı Saçlı Kadın Kitap İncelemesi […]

The post Kırmızı Saçlı Kadın Kitap İncelemesi – Orhan Pamuk appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
Kırmızı Saçlı Kadın Kitap İncelemesi ve Kırmızı Saçlı Kadın Kitap Özeti bu yazımızda sizlerin bulabileceği konulardır.

“İlk aşk deneyimi bütün bir hayatı belirler mi? Yoksa kaderimizi çizen yalnızca tarihin ve efsanelerin gücü müdür?”

Orhan Pamuk tarafından yazılan Kırmızı Saçlı Kadın kitabının alıntıları ile mutlaka karşınıza çıkmıştır. Çıkmadıysa da üzülmeyin, çünkü Kırmızı Saçlı Kadın Kitap İncelemesi ve Kırmızı Saçlı Kadın Kitap Özeti kısımlarında çok daha fazlasını bulabileceksiniz.

Kırmızı Saçlı Kadın Kitap Özeti

Başlıklara çok fazla takılmayın, Kırmızı Saçlı Kadın Kitap incelemesi, Kırmızı Saçlı Kadın Kitap Özeti birbirleriyle aynı şekilde ele alınmıştır.

Bu türe aşina olmasanız dahi bu kitabı soluksuz okuyacağınızdan eminim. 1980’lerin ortasına yolculuğumuz başlıyor. Kahramanımız Cem, geleneksel yöntem ile kuyu kazan, Mahmut Ustanın çıraklığına başlıyor. Cem, ustasına kısa süre içinde alışıyor ve babası ortalarda olmadığı için, Mahmut Ustayı bir nevi baba olarak görüyor. Mahmut Usta, ona doğruyu ve yanlışı öğreten otoriter bir baba figürü aslında. Cem’in babası ise bir eczacıdır ve geçmişte de onları bırakıp gitmiştir. Siyasi bir geçmişi olan adamın eczasına birçok siyasi arkadaşları gelip gitmektedir. Cem bunları, babasına yemek götürdüğü sıralarda gördüğü için bilmektedir. Aslında Cem’in manevi babasıyla karşılaşmasının sebebi de budur.

Cem, babası ortadan kaybolduğu için bir kitapçıda çalışmaya başlar. Bu sırada, babasının yokluğunu çok fazla içerlemektedir. Kitapçıda çalıştığı sıralar, Kral Oidipus oyununu okuyarak bu efsaneden oldukça etkilenmiştir. İleride yazar olmanın hayalini bu şekilde kurmaya başlar. Ancak işler pek yolunda gitmez ve iyice bozulan maddi durumlar sonucu teyzesinin evine, Adapazarına taşınırlar. Eniştesi ona çalışması için bir iş bulur, işte bu iş, kuyu kazmaktır. Cem, Mahmut Ustanın çırağı olarak böylece kuyu kazma işine başlayacak ve ileride de bu sayede bir jeoloji mühendisi olacaktır.

Mahmut Usta ile kuyu kazma işine girişir ve onun gibi çırak olan Ali ile arkadaşlık kurar. Mahmut Usta ile kuyu kazma işinden oldukça iyi para kazanmaya başlarlar. Öngören’de iyi bir iş alan Mahmut usta ve çırağı Cem, buradaki kazıya başlarlar. Gündüzleri kazı yapıp, akşamları da televizyon izlerler. Mahmut usta Cem’e dediğimiz gibi bir baba gibi davranacaktır. Bazı akşamlar kasabaya inerek gezerler, işte bu akşamların birinde Cem, ilk aşkını görecektir. “Kırmızı Saçlı Kadın” Mahmut Ustadan gizli olarak bu kadını ve ailesi sandığı insanları takip eder, sonunda bu insanların bir aile değil, tiyatro grubu olduğunu öğrenir. Cem, kadının evli olduğunu da bu şekilde öğrenecektir. Bir gün yine onların oyunlarını izlemeye gider, Kral Odipus oyunundan sonra, Rüstem ve Sührab oynanır. Cem çok etkilenir. Kral Odipus’u oğlu öldürmüş, Rüstem ise bilmeden rakibi olarak çıkarttıkları oğlu, Sührab’ı öldürmüştür. Ayrıca Kırmızı Saçlı Kadın’ın oyun sonunda söylediği “Kimse babasız yaşayamaz” sözleri de Cem’i oldukça derinden etkilemiştir.

Kırmızı Saçlı Kadın Kitap incelemesi ya da Kırmızı Saçlı Kadın Kitap Özetiyle ilgileniyorsanız ilginizi çekebilir: Börü Kitap İncelemesi

Kırmızı Saçlı Kadın Kitap İncelemesi

O gecenin sonunda, Cem Kırmızı Saçlı Kadın’ın evine konuk olacaktır. Kocası Turgay, İstanbul’a gitmiştir. Cem o gece, Kırmızı Saçlı Kadın ile birlikte olur. O gece kuyu kazdıkları araziye sabaha karşı dört gibi varır. Yine de sabah ustasına yardım edecektir. Mahmut Ustanın sorduğu sorulara geçiştirip küçük yalanlar söyler. Arazide uzun zamandır kazmalarına rağmen hala su bulunmamıştır. İşi veren Hayri bey, bu işin daha fazla uzamaması konusunda ısrarcıdır. Sinirlenerek, onlara yardım etsin diye verdiği Ali’yi alır ve ödeme yapmayacağını söyleyerek gider. Ali’nin gitmesiyle, zaten uykusuz olan Cem’e şimdi daha büyük bir sorumluluk düşecektir. Mahmut Usta, Cem’i uyarır, yorgun ve uykusuz göründüğünü söyleyerek dinlenmesini söyler, ancak Cem dinlemez ve inat ederek devam eder. Cem en sonunda uykusuzluğun ve yorgunluğun verdiği bir ihmal sonucu, çektiği kovayı düşürür.

Mahmut Usta kuyunun dibindedir ve sesi çıkmaz. Cem, ustasının öldüğünü düşünür. Koşarak yardım çağırmak için kasabaya gider. Kırmızı Saçlı Kadın’ı bulmak için evine gider ancak kapıyı açan kişi, onların bu kasabadan gittiğini söyler. Cem, tekrar koşa koşa ustasını bıraktığı kuyu dibine gelir ve ustasından yine ses çıkmayınca korkarak eşyalarını toplayıp Öngören’i terk eder. Eve dönen Cem, yaşananlardan kimseye bahsetmez ve en sonunda üniversiteyi kazanıp gider. Aklının ucunda her zaman manevi babasını kuyuya gömdüğü düşüncesi vardır. İleride Cem, eniştesinin akrabası olan Ayşe ile evlenecek ve Sührab isimli bir inşaat şirketi kuracaktır. Ancak Cem, asla manevi babası Mahmut ustayı ve Kırmızı Saçlı Kadını unutamayacaktır. Sührab, birçok yerden arsa almaktadır, bunlardan birisi de Öngören’dir. Bu sıralarda Enver isimli birisi Cem’e velayet davası açacaktır.

Kırmızı Saçlı Kadın - Orhan Pamuk - Kitap Özeti İncelemesi

Kırmızı Saçlı Kadın Kitap İncelemesi ve Kırmızı Saçlı Kadın Kitap Özeti

Enver’in Kırmızı Saçlı Kadın’ın oğlu olduğunu anlar. Üstelik yapılan testler sonunda Cem’in Enver’in babası olduğu ortaya çıkar.  Cem ise bu olanları Ayşe’den saklamıştır. Ama Ayşe’de bunu öğrenir. Sührab, Öngören’de iş yapmaya başlamış ama Öngören’liler Sührab şirketinin sahibin bir zamanlar burada kuyucu çıraklığı yaptığını öğrenince, ederinden çok daha fazlasını istemeye başlarlar. Cem onları ikna etmek için toplayıp konuşurken, Kırmızı Saçlı Kadın’ın da kendisini dinlediğini görür. Konuşma sonrası onu bir köşeye çekerek konuşur, burada öğrendiği gerçekler onun için oldukça ürkütücüdür. Kırmızı Saçlı Kadın, Cem’e gençliğinde babasıyla sevgili olduğunu söyler. Cem’in babası, annesiyle evlenince de o da Turhan ile evlenir, ancak Turhan ölünce onun kardeşi Turgay ile evlendirilmiştir.

İlginizi Çekebilecek başka bir kitap: Kuyucaklı Yusuf Kitap İncelemesi

Cem’i Akın’a benzettiği için, geçmişte ona bu yüzden ilgi duyduğunu söyler. O gece tiyatronun önündeki muhabbetleri sırasında da onun Akın’ın oğlu olduğunu anladığını söyler. Cem babasıyla aynı kadına aşık olduğunu böylece anlar. Cem, babasının eski sevgilisi, kendisinin ilk aşkından olan oğlu Enver’i görmek istese de, oğlu onu görmek istemez. Cem, Öngören’de sorup soruşturur ve Mahmut ustanın kuyuda ölmediğini, beş altı yıl önce eceliyle öldüğünü öğrenir. Öldü sanıp bıraktığı manevi babası için bir özlem ve pişmanlık duyar. Onunla kazdıkları kuyuyu bulmak ister ancak, Öngören genişlemiş ve gelişmiştir. Bu yüzden Serhat isimli birisi onu kuyuya götürecektir. Serhat ortadan kaybolduğu sıralar, Cem Ayşe ile konuşmaktadır. Ayşe, ona Enver’in o kişi olabileceğini söyler ancak her şey için çok geçtir. Enver bir anda belirir ve babasıyla tartışmaya başlar. Cem, oğlu Enver tarafından gözünden vurulup, manevi babası Mahmut Usta ile kazdığı kuyuya düşer.

Bu kitabı okudun ve başka bir kitap önerisi mi arıyorsun? Gün Olur Asra Bedel – Cengiz Aytmatov

Böylece Oidupus ve Sührab’ın hikâyesi onu bu kuyuda bulacaktır. Kırmızı Saçlı Kadın, birçok tesadüfe dayanan ve birçok duyguyu aynı anda verebilen bir kitaptır. Sadece kahramanımızın aşkını kıskançlığını ya da baba özlemini değil, birey olma konularını işler. Onun babasının yokluğunda birey olma yolunda tırmandığı basamaklar, Mahmut Usta, Kırmızı Saçlı Kadın ve efsanelere dayanmakta. Medeniyetlerdeki babalar ve oğulların hikayeleri Cem’i bir şekilde bulduğu bu eseri birçok farklı yönden ele almak mümkün. Orhan Pamuk, bu eseriyle sıradan yaşantılarımızın üzerinde, aslında eski metinlerin ne kadar çok etkisi olduğunu gösteriyor.

Kırmızı Saçlı Kadın - Orhan Pamuk - Kitap Özeti İncelemesi

Bu yazımızda sizlere Kırmızı Saçlı Kadın Kitap İncelemesi ve Kırmızı Saçlı Kadın Kitap Özeti üzerinden, Orhan Pamuk tarafından yazılan kitabın bazı analizlerini paylaştık. Bu tarz kitap incelemeleri ve kitap özetleri için Kitaplar kategorimizi ziyaret edebilirsiniz.

The post Kırmızı Saçlı Kadın Kitap İncelemesi – Orhan Pamuk appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
https://tuyann.com/kirmizi-sacli-kadin-orhan-pamuk/feed/ 0
İçimizdeki Şeytan Kitap Özeti ve Kitap İncelemesi https://tuyann.com/icimizdeki-seytan-kitap-ozeti-incelemesi/ https://tuyann.com/icimizdeki-seytan-kitap-ozeti-incelemesi/#respond Sun, 29 Sep 2019 02:48:05 +0000 https://tuyann.com/?p=764 İçimizdeki Şeytan, Sabahattin Ali Kitap İncelemesi ve İçimizdeki Şeytan Kitap Özeti yapacağımız bu kitap incelemesi ve kitap özetine hoş geldiniz İçimizdeki Şeytan Kitap Özeti ve Kitap İncelemesi İçimizdeki Şeytan, bu eserde işlenen konu birbirini tanımadan evlenen daha sonrasında fikir ayrılıkları, yaşam tarzlarının uyuşmaması, kişilik farklılıkları gibi nedenlerden biten bir evliliğin yanı sıra dostluğu ve sevginin her sorunu […]

The post İçimizdeki Şeytan Kitap Özeti ve Kitap İncelemesi appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
İçimizdeki Şeytan, Sabahattin Ali Kitap İncelemesi ve İçimizdeki Şeytan Kitap Özeti yapacağımız bu kitap incelemesi ve kitap özetine hoş geldiniz

İçimizdeki Şeytan Kitap Özeti ve Kitap İncelemesi

İçimizdeki Şeytan, bu eserde işlenen konu birbirini tanımadan evlenen daha sonrasında fikir ayrılıkları, yaşam tarzlarının uyuşmaması, kişilik farklılıkları gibi nedenlerden biten bir evliliğin yanı sıra dostluğu ve sevginin her sorunu çözemeyeceğini de ele alır. Bir aşk romanıdır. Tamamen realistik bir anlayışla yazılan bu roman hayattan izler de taşır. Sabahattin Ali, aydın kesim olarak nitelendirilen sınıfın temsilcisini Ömer karakteri üzerinden; Anadolu’nun bağrından gelen Macide isimli karakterle bir aşk döngüsünü geleneksellikle modernliği karşılaştırarak anlatır.

Hepimizin karşımızdakilere ifade etmekten âciz kaldığımız, onların öğrenmelerinden kimi zaman korktuğumuz kimi zamansa çekindiğimiz bir iç dünyamız vardır. Bunu kendi beceriksizliğimizden ötürü kelimelerle de ifade edemeyiz. Her zaman bu iç dünyamızla, daha doğrusu “İçimizdeki şeytanla” kavgamız devam eder. İçimizdeki şeytandan mıdır ? yoksa içimizdeki tembel ve sorumsuz diğer insandan mıdır ? bilinmez ama insan bütün vicdan azabını içindeki şeytana inanarak bu suçtan kendini beraat ettirir. İşte kitabın tam bu noktasında Ömer, Macide’ den de beraat eder. Ömer bu noktadan sonra aslında içinde olmayan şeytanı öldürür, yalnız bir tek farkla.. Macide’ yi, büyük aşkını geride bırakarak. Kitapta  henüz kendini ve alabileceği sorumluluklaların farkında olmadan alınan evlilik kararı iki insanın hayatını ne denli değiştireceği açık açık işlenmiştir.

Sabahattin Ali alt tarafı 250-300 sayfalık bir kitapta aşk, yalnızlık, kaçış, tabiat, yozlaşma ve sosyal adaletsizlik konularını iki insan ilişkisinde işlemeyi ve bu duyguları edebi hale dönüştürmeyi nasıl başardı bilinmez fakat ne kadar iyi bir yazar olduğunu bir kez daha göstermiş. Toplumsal gündemin kişilikler üzerindeki baskısını ve güçsüz insanın kapana kısılmışlığını öyle bir anlatmış ki Sabahattin Ali, okurken bizi adeta kendimizle yüzleştiriyor, küçük yaramaz çocuklar gibi kendi kendimize kızarıp bozarıyoruz. Bu kitap sayesinde kendinizi daha iyi görebileceğiniz den, farkındalık kazanacağınızdan ve eğer varsa içinizdeki şeytanı öldüreceğiniz den eminim. Eserleri ülkemizde 100 temel eser kategorisinde yer alan bu büyük yazarın, bu eşsiz realistik romanını kendi iç dünyanızla savaşmak ve benliğinizi hatırlamanız için şiddetle tavsiye ederim. Umarım tek solukta okur ve keyif alırsınız.

Bir diğer Sabahattin Ali kitabı olan Canım Aliye, Ruhum Filiz kitabı için: Canım Aliye Ruhum Filiz Kitap İncelemesi

The post İçimizdeki Şeytan Kitap Özeti ve Kitap İncelemesi appeared first on En Güncel Film Önerileri.

]]>
https://tuyann.com/icimizdeki-seytan-kitap-ozeti-incelemesi/feed/ 0