En Güncel Film Önerileri

Masumiyet Müzesi – Orhan Pamuk

  • 04 Aralık 2019
Masumiyet Müzesi – Orhan Pamuk

Masumiyet Müzesi, Orhan Pamuk Kitap İncelemesi ve Masumiyet Müzesi Özeti yapmış olduğumuz bu kitap incelememizi umarız ki beğenirsiniz. Buyrun yazımıza geçelim.

Masumiyet Müzesi – Orhan Pamuk

Öncelikle kitabın yazarı olan Orhan Pamuk’ dan izler taşıdığını belirtmem gerek. Orhan Pamuk bu kitap için yaklaşık olarak 10 yıl emek sarf etmiştir. Yazar kitabı yazarken ülkemiz harici Asya ve Avrupa kıtalarında ki birçok müzeyi ziyaret etmiştir.

Kitabın ismi ise sevdiği kıza ait olan ve onun dokunduğu her şeyi müze olarak yaratan bir adamın aşk hikayesinden gelmektedir. Kitabın adında da geçen “masumiyet” kelimesine kitap da rastlamak pek de mümkün değil. Çünkü kitap da aşk da dahil olmak üzere masum olan neredeyse hiçbir şey yok. Bunun yanında kitaptaki aşk hikayesi fazlaca etkileyici. Artık bu kitabın tılsımı mı desem bilemiyorum ama öylesine bir aşk yaşanıyor ki kitap da, yıllar sonra bile aklınızda bulacağından ve günlük hayatınızdaki birçok olay size mutlaka kitabı hatırlatacaktır.

Masumiyet Müzesi – Orhan Pamuk

Kitap zaman olarak 70’li yılların ortalarında geçiyor. Roman, Sibel adında bir kız ile mutlu bir birlikteliği olan, tekstil zengini bir ailenin oğlu olan Kemal adında ki adamın yoksul akrabalarının kızı Füsun’a aşık olması ile başlamaktadır. Füsun’a olan saplantısı ve ona kavuşma hayalleri ile bir divane gibi yaşayan Kemal’in hikayesidir bu roman. Kemal’ in bu olayı bu denli saplantı haline getirmesinde ki başlıca nedenlerinden biri de zamanında Füsun’un değerini bilememiş olmasıdır. Onu kaybettikten sonra, Füsun bir başkasıyla evlenmiş ve kendi ailesi ile (anne-baba) yaşamaya başlamıştır.

Kemal yıllar boyunca Füsun’ların evine ziyarete gitmiş ve her ziyaretinde Füsun’a ait bir eşyayı gizlice alıp Füsun ile güzel anılarının olduğu eve getirip biriktirmeye başlamıştır. Tüm bu ziyaretler ve gösterdiği çabalara rağmen Füsun’dan bir ilgi alaka ve karşılık görmemiştir. Ancak yine de Kemal hayatında  ki her şeyden vazgeçmiş ve Füsun’a yakın olma gayreti tek gayesi olmuştur. Bu delice aşk romana bambaşka bir boyut kazandırmıştır. Roman baştan sona muazzam bir kurguya sahiptir.

Masumiyet Müzesi’ni okuyunca insanın aklına Ahmet Hamdi’nin romanında ki Mümtaz ile Nuran’ı hatırlatmıyor değil. Huzur romanı da, tutkulu bir aşk içindeki Mümtaz ile Nuran’ın yıllarca birbirlerinden ayrı yaşamak zorunda kalmaları ve romanın bu şekilde kötü sonla bitmesi yönüyle Masumiyet Müzesi’ne oldukça  benziyor. Masumiyet Müzesi’de maalesef bu şekilde kötü sonla bitecektir. Öyle bir son ki romanın sonunda Kemal Füsun’a ait binlerce eşyayı toplamış olacaktır.

Füsun’un içtiği sigaraların tam 4213 adet izmaritini toplayan Kemal’in aşkının büyüklüğünü buradan da anlamış oluyoruz. Füsun’a olan aşkı her geçen gün Kemal’in içine işleyerek daha da büyüyecektir. İlk başta klasik bir aşk hikayesi gibi gelse de kitabı okudukça, kitabın samimiyetinden, gerçekliğinden, anlatım tarzından, bakış açısından ve bu büyük aşk hikayesinden o kadar çok etkileneceksiniz ki klasik bir aşk hikayesinden ne kadar farklı olduğunu anlamanız uzun sürmeyecektir.

Masumiyet Müzesi – Orhan Pamuk

Masumiyet Müzesi – Orhan Pamuk

Masumiyet Müzesi

Roman genellikle Kemal’in bakış açısı ile yazılmıştır. Kitabın geçtiği tarih de ki İstanbul’u tam anlamıyla gözünüzün önüne bir getiriyor ki yazar, bu yönüyle de okurları ve bizi etkilemeyi fazlasıyla başarıyor doğrusu. Kitabı okuduğunuzda sadece Kemal ve Füsun’un aşkını görmeyeceksiniz bunun yanı sıra kendini 70’li yılların İstanbul’unda bulacaksınız . Kitap da en az yaşanan aşk kadar o dönemin sosyolojik bilgileri, insanların yaşam biçimi de roman da önemli bir yer etmektedir. Kitabın yazarı olan Orhan Pamuk’da romanın birkaç yerine kendini de sokmayı ihmal etmemiş. Özellikle bir yer var ki.. romanın ortalarında bir nişan kutlamasında Füsun ile dans etmesi ve ondan etkilenir gibi olması, kendisinin ve ailesinin hakkında bazı bilgileri de biz okurlara veriyor olması bir diğer dikkat çeken özelliği.

Masumiyet Müzesi romanı “ hayatımın en mutlu anıymış bilmiyordum ” cümlesiyle başlar. Bu cümleden biz, roman kahramanının geçmişte yaşadıklarını gözden geçirdiğini ve hayatının bir anının onun en mutlu anı olduğunu düşündüğünü ve büyük bir yanılgı içerisinde o günün aslında onun için ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz. Çünkü kimse yaşadığı bir olayın ya da durumun onun hayatında ki en mutlu anı olduğunu zamanında kavrayamaz. Bunu ancak yolun sonuna geldiğinde ya da önemli bir şeyi kaybettiğinde anlar.

Biz de bunu göz önünde aldığımızda, daha kitabın başında roman kahramanının pek de mutlu bir hayat yaşamadığını anlıyoruz. Masumiyet Müzesi’nin son cümlesi ise Kemal’in “ herkes bilsin çok mutlu bir hayat yaşadım .” cümlesidir. Bu cümledeki mesaj Füsun’un aşkıyla ve ölümüyle kendini yıllarca harap eden Kemal’i çevresi mutsuz bir hayat sürüyor ve sürdü diye değerlendiriyordu. Bunu inkar eden Kemal aslında mutlu bir hayat yaşadığını belirmek istemiştir ve bu cümle romanın son cümlesidir.

Umarım bazı şeylerin veyahut kişilerin hayatınızdaki hangi boşlukları doldurduğunu onu kaybetmeden anlarsınız zira… belki de o kişi hayatınızda bir boşluk doldurmuyor bizzat hayatınızın kendisi de oluyor olabilir !

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ