Pera Palas’ta Gece Yarısı Dizi Konusu ve İncelemesi

Pera Palas’ta Gece Yarısı dizi konusu ve incelemesi yer alan içeriğimizde, dizinin gidişatını etkileyecek sürprizbozanlar yoktur.

Netflix’in yeni Türk Dizisi, yeni ve farklı bir deneyim olarak, Türk yapımı fantastik, bilim-kurgu ve dönem dizisi olma özelliklerini taşıyor.

Pera Palas’ta Gece Yarısı Dizi Konusu

Pera Palas’ta Gece Yarısı, Charles King tarafından yazılan aynı adlı kitaptan uyarlanıyor. Esra (Hazal Kaya) isimli genç gazeteci, Pera Palas’a ile ilgili bir yazı için görevlendiriliyor. Esra, buranın müdürü olan Ahmet (Tansu Biçer) ile oteli geziyor ve aynı zamanda bu gezide tarihinden ve ilginç olaylarından sohbetler ediyorlar.

Esra karakteri genel olarak böyle şeylere meraklı bir tip ve burada onun ilgisini çeken iki büyük hikaye yatıyor. Bunlardan birisi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu otele gelip gittiği bilgisi ve Agatha Christie’nin kaldığı odanın bilgisi.

Tüm bunların üzerine Esra istemeyerek tarihte bir yolculuk yapıyor. Otelin bu sırrını bilen Ahmet, onu geri getirmek için peşinden gidiyor ve bir takım talihsiz olayların gerçekleşmesini sağlıyorlar. Bu olaylardan birisi, Atatürk’e uygulanacak bir suikastı durduran Peride’nin ölümü oluyor. Esra ve Ahmet Atatürk’e karşı planlanan bu suikastı durdurmazlar ise Türkiye’nin günümüzde bildiğimiz gibi olmayacağını anlıyorlar.

Pera Palas’ta Gece Yarısı Dizi İncelemesi

Pera Palas’ta Gece Yarısı dizi İncelemesi bölümünde sürpriz bozan yoktur. İnceleme bölümünde,  Netflix’in yeni Türk Dizisi, Pera Palas’ta Gece Yarısı dizi yorumu ve genel analizi yer alır.

Netflix işleri genellikle artık hepimizin daha dikkatli yaklaştığı içeriklerden oluşmakta. Bir yapımda “Netflix orijinal” gördüğümüzde acaba yine kötü bir şey mi bizi bekliyor? Yoksa bu defa iyi mi? Diye sorular soruyoruz.

Genel anlamda Türk dizilerini düşündüğümüzde Netflix üzerinden sunulan her bir dizi bizim için büyük bir merak konusu oluyor, çünkü burada süreyle ilgili bir sorun yok ve daha mantıklı senaryoların ortaya çıkması beklenen bir şey. Yine tüm bu olanaklara rağmen şimdiye kadar Netflix yapımı Türk dizilerimizin çok iyi olduğunu söyleyemeyiz.

Baştan belirtmekte fayda var ki bir dönem dizisi olarak ele alındığında bence oldukça iyi bir iş ortaya çıkmış. Bunu kostümlerden ve dekorlardan görebiliyoruz, dizinin kurgusu bu bağlamda oldukça iyi. Görüntü olarak beklediğimin çok üstünde bir yapımı izledim ve gerçekten görsel anlamda tatmin etti. Bu açıdan her ne kadar güzel olsa da 1919 İstanbul’u için birazcık süslemeler yapıldığının altını çizerek devam edeyim.

Bu kısımlarda bir sorun yok, bir dönem dizisi yapmak yeni olduğumuz bir iş değil ancak bu dönem dizisinin içine giren bilim-kurgu ile karışıyor. Burada oldukça eksik kalan bir senaryo var. Süre olarak ortalama 40-45 dakika civarlarında gezen dizi bazı yerlerde süresi yetmeyecek gibi davranırken, bazı yerlerde bu sahneler olmasa da olurmuş dedirtiyor.

Bu sebeple bilim-kurgu unsurunu dizinin içine yeterince yediremediklerini fark ediyoruz. Buradaki mantık hatalarıyla “spoiler” vermek istemiyorum ancak zamanda yolculuk üzerinden giden bir senaryonun çok ince işlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Zamanda yolculuk kendi içinde hem tutarlı hem tutarsız bir şekilde servis ediliyor, bu da zaten beklenmeyen bir şey değil. Konu aslında zamanda yolculuktan ziyade dizi kendi oluşturduğu dünyasına bunu ne kadar iyi entegre edebilmiş… Burası tartışılır, yine de tutarsızlık daha makul olurdu.

Yine hikaye bakımından kendi içinde tam uyuşmayan bir şeylerin olduğunu ve bol bol eksik noktaların olduğunu görebilmek mümkün. Eh, bu dizinin hikayesinde iyi bir şey yok mu? Derseniz, bu dizi hikaye olarak son derece sürükleyici ve bir oturuşta yarısına kadar izleyebileceğiniz şekilde ilerliyor.

Bunların yanı sıra dizi tahmin edilebilir olmamak için epeyce çabalıyor, bu çabalarının bazı noktada verim verdiğini söylemem gerekse de bazen klişeler ile sonuçlanıyor. Bu klişeleri geçersek, yine tahmin edilebilir bazı gerçekleri büyük sırlar gibi gösterilmesi söz konusu. (bu bölümle ilgili bilgiler sürprizbozan olabileceği için detaylandırmadık)

Diziyi izlerken şunu fark ettim ki bu dizi beni çözmeye çalış ve yanıl demek istiyor. Bu noktada yukarıda belirttiğim gibi genellikle ilk tahminlerimiz bizi sonuca götürse de bazı yerlerde yanılmak zevk vermiyor değil. Bu yönden dizi benden hem eksi hem artı puanlar aldı.

Dizi oyunculuk olarak genel anlamda iyi bazı noktalarda Hazal Kaya soru işaretleri bırakabiliyor. Onun canlandırdığı Esra karakterini düşündüğümüz zaman aslında Hazal Kaya’nın da yeteri kadar iyi oynadığını söylemek mümkün olabilir. Sonuç olarak, 2020’li yıllardan birisi geçmişe gidiyor.

Hikayenin temelinde Atatürk’e karşı planlanan suikastın durdurulması yattığı için, duygusal temeller mevcut. Ana karakterlerin amacı sonuç olarak bu felaketi engellemek, bu yüzden manevi olarak karakterlerle bağdaşmak mümkün oluyor.

Bunun dışında karakterlerin iç dünyasına pek fazla girilmiyor ama bu hikayede bir eksiklik oluşturmuyor. Genel olarak Pera Palas’ta Gece Yarısı dizi incelemesini toparlayacak olursak: Teknik olarak güzel, sürükleyici ve sıkmayan bir dizi. Bilim-kurgu adına tutarsızlıkları olsa da gerçekten bir şeyleri düzgün yapmak için çok çaba verildiğini belli ediyor. Maneviyatı yüksek bir konuyu işlemesine rağmen bununla ilgili sıkboğaz eden bir sömürü içinde bulunmuyor ve bu manevi duyguları tamamen yok saymıyor.

Birçok mantık hatasını içinde barındırıyor olsa da dönemi yansıtış biçimiyle ilgili farklı yorumlar yapmak mümkün olsa da bu dizi kesinlikle izlenilir ve pişman etmez.

Daha fazla dizi yorumu ve önerisi için: Tuyann.com