The Ballad of Buster Scruggs – Coen Kardeşler

The Ballad of Buster Scruggs – Coen Kardeşler

The Ballad of Buster Scruggs, Coen Kardeşlerin son filmi ve antoloji bir Western filmi. Farklı ve tuhaf!  The Ballad of Buster Scruggs konusu çok değişik bir film.

Coen Kardeşler filmin yönetmen, yapımcı ve senarist kısmında yer alıyor. Bunun yanı sıra edit için kullandıkları takma adlarıyla bu işi de başkalarına bırakmıyorlar. Filmimiz bir Western olup, farklı farklı hikayeleri aktarmakta. Bunu sadece Western filmi olarak düşünmemek gerekiyor, 1800’lerde Vahşi Batı’da geçen farklı hikayeleri izliyoruz diye düşünebilirsiniz.

Filmin oyuncu kadrosu oldukça zengin. Tim Blake Nelson ve Liam Neeson gibi tanındık isimler, James Franco, Tom Waits ve  Zoe Kazan, Brendan Gleeson ve Tyne Daly, farklı farklı rollerle farklı hikayelerde yer alıyor.

The Ballad of Buster Scruggs Film Konusu

The Ballad of Buster Scruggs filminde 6 farklı hikayeyi izliyoruz ve her biri birbirinden bağımsız. İlk hikayede Tim Nelson Blake’in hayat verdiği Buster Scruggs isimli bir kanun kaçağının hikayesini görüyoruz. Filmin başardığı en güzel şey Vahşi Batı’da hayatta kalmanın büyük bir şans olduğu.

Tim Nelson Blake’in hayat verdiği Buster Scruggs oldukça eğlenceli bir karakter. Karakterimiz müzik yönünden Vahşi Batı’da adını duyurmuş ancak başka bir meziyeti daha var. Çok hızlı silah kullanabiliyor olması. Buster Scruggs kendini en iyi olarak tanımlıyor. Kendi hikayesinde anlatıcı olarak yer alıyor olması da ayrıca hikayeyi zevkli kılıyor. Neşeli kanun kaçağı Scruggs, bir kasabaya gider ve viski içip oyun oynamak ister. Girdiği bara silahla giriş yoktur. Silahlarını teslim etse de içeridekilerde silah olabileceğinden şüphelidir. Bu sırada oyun masalarından birisi boşalır, masaya oturunca diğerlerinin oynamasının şart olduğunu söylemesiyle olaylar gelişecektir.

Spoiler olmaması için hikayeyi bu kadar özetleyeceğim. Diğer bir hikaye ise çoğu sosyal medya paylaşımına konu olan repliği içeren, James Franco’nun canlandırdığı yalnız bir kovboyun hikayesi. Her yerde gördüğünüz o replik “First time?” işte bu hikayede yer alıyor. Coen Kardeşlerin tüm stilini yansıttığı yalnız kovboyun hikayesi gerçekten harika. Kovboy açık arazide bir bankayı soymaya kalkar ancak başaramaz. İhtiyar banka görevlisi onu farklı bir taktikle alt ederek adalete teslim eder. Asılması için bir ağaç bulunur.

The Ballad of Buster Scruggs’un üçüncü hikayesi olan, Meal Ticket oldukça drama dolu bir hikaye. Hikayede jenerikte adını gördüğünüzden beri beklediğiniz adam sizi karşılıyor, evet o Liam Neeson. Burada kendisini gösteri düzenleyerek geçim sağlayan bir adam olarak görüyoruz. Düzenlediği gösterilerde kolları ve bacağı olmayan bir genci kullanıyor. Genç sahnede birçok şeyden bahsediyor, (bu sahnelerin geçişleri ve çekimi muazzam) dramalar trajediler havada uçuşuyor. Harrison isimli gencin anlattıklarıyla geçimini sürdüren yaşlı adam gösteriler sonrasında da bir nevi onun bakıcılığını yapmaktadır. Ancak hasılatın günden güne düşmesi bazı şeylerin değişmesini sağlayacaktır.

The Ballad of Buster Scruggs Yorum

Filmin dördüncü hikayesine geldiğimizde bizleri bekleyen muhteşem manzaralar ve sıra dışı bir son var. Western filmlerinde genellikle görmeye alışık olduğumuz şeylerin dışına çıkılıyor zaten filmde. İhtiyar bir altın arayıcısı ve onun günlerce süren emeğini izliyoruz. Bu emek ve doğa birleşiyor, çok sakin geçen bu bölümde nehir kenarında kazı yapan, suyun içinden ipuçları toplayan tecrübeli altın arayıcısının yaşamının bir kısmına konuk oluyoruz.

Film zaten en başından beri bizi bazı insanların yaşamının bir bölümüne ve ruh hallerine konuk ediyor diyebilirim. The Ballad of Buster Scruggs belki de bu yüzden özel bir film. Altın arayıcısının rutin günlerine seyirci olduğumuz bu kısımda Coen Kardeşler hiç acele etmemiş diyebilirim. Adam uyanır ve kahvaltı yapar, adam çalışmaya başlar ve akşam olur… Adam akşam yemeğini yer ve biz izlemeye devam ederiz.

Tüm bunları izlerken neden sıkılmıyoruz? Eşsiz doğa güzelliğini adamın çalışmasıyla izliyoruz. Doğanın ve adamın çalışırken çıkardığı sesleri duyuyoruz. Tüm olan biten bu.

Elbette bu bir Western filmi ve Amerika’da altın aramakta o kadar kolay değil.

The Gal Who Got Rattled

Filmin beşinci hikayesi diğerlerine göre biraz daha uzun gibi. Ekran sürelerini bilmediğimden kesin bir şey diyemem. Ancak bu hikayenin uzun olmasının da sebepleri olabilir. Beşinci hikayede Alice ve ağabeyi Gilbert’ın yaşamına konuk oluyoruz. Gilbert daha fazla para kazanmak için Oregon’da birisiyle anlaşıyor. Zengin varlıklı bir adam ve kardeşi Alice ile evlenmeyi de istiyor. Gilbert yaptığı bu plan sayesinde kardeşiyle birlikte Oregon’da daha rahat bir yaşamı amaçlıyor.

Ancak dediğim gibi bu film hayat gibi bir film. Katıldıkları kervanda Gilbert kolera sebebiyle ölüyor ve geriye kardeşi Alice yalnız başına kalıyor. Her şeyi planlayan Gilbert olduğu için Alice epey zor durumda kalıyor. Kervanın iki sorumlusu Gilbert’ı gömmesinde yardımcı oluyor. Alice sık sık Knapp’a giderek çeşitli konularda fikir ve yardım ister. Bu sayede kervan yoluna devam ederken Alice ve Knapp arasında bir aşk filizlenir. Alice ve Gilbert’ın beraber kurduğu planlar bu noktada değişir, değişmek zorunda kalır.

Knapp ile Alice evlenmeyi düşünürler, Knapp zaten artık kervanlarda ömrünü geçirip yalnız bir şekilde öleceğini düşünmektedir. Bu sebeple bir aile kurup çiftçilik yapmak istiyordur. Ancak olaylar elbette planlandığı gibi gitmeyecektir, Vahşi Batı yine kendini gösterecek ve karakterlerimizin başlarına çeşitli olaylar gelecek.

The Mortal Remains

The Ballad of Buster Scruggs filminin son hikayesi ise epey değişik. Coen Kardeşler filmin başından sonuna kadar stillerini muhteşem bir şekilde yansıtsalar da burada ipler kopuyor. Onların bildiğimiz ve tanıdığımız bir özelliği olan ardı arkası kesilmeyen replikler aralıksız olarak dökülüyor bu bölümde. Beş kişinin seyahat ettiği bir arabada gelişen bu diyaloglar kusursuz.

Bu arabanın içi farklı insanlarla dolu, İngiliz, İrlandalı, Fransız… Farklı milletlerin hayat ve insan üzerine yaptığı konuşmalar zaman zaman yerini tartışmaya bırakırken, arabacı hiçbir koşulda durmamak üzere hedefe doğru ilerlemektedir. Repliklerin arasından hava durumunu işitir, arabanın ve atların çıkardığı sesleri duyarız. Hepsi bundan ibaret olan filmin en cesur bölümü bizi bu defa sadece diyaloglar ile çarpar.

Arabadakilerden ikisi sürekli bu rotada kargo taşıdıklarını söylerler ancak tam olarak ne taşıdıklarını söylemezler. Bu sırada at arabasının üzerinde bir ceset vardır. Diğer üç kişi cesetten ve onların ne işle meşgul olduklarından habersiz yolculuk etmektedirler. Bir bölümde artık ikisi para için insan öldürdüklerini ve cesetleri taşıyıp ödül aldıklarını söyleyince diğerleri gerilir.

the-mortal-remains

The Ballad of Buster Scruggs filmini kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim. Bu filmde Western ve Spagetti Western filmlerinin çok dışında bir deneyim yaşayacaksınız. Altı farklı hikayeyi anlatması sebebiyle bütün bir film değilmiş gibi görünebilir ancak gerçekten her bir hikaye bütün. Her bir hikayede ayrı bir Western filmi izlediğinizi düşüneceksiniz. Sanki insanların gündelik yaşantısını izliyormuşsunuz hissine kapılacaksınız ki öyle tek fark Vahşi Batı’daki insanların gündelik hayatı olması. Her şeyiyle kusursuza yakın bir film olduğunu diyebilirim, gerek görsellik gerek alt metinler ve senaryo konusunda inanılmaz bir iş olmuş.

Başka bir Coen Kardeşler Western filmi: İz Peşinde

En İyi Western Film Önerileri listemiz: En İyi Western Filmleri