En Güncel Film Önerileri

Sinema Ne Halde?

  • 08 Ekim 2019
Sinema Ne Halde?

Sinema Ne Halde? Düşünüldüğü zaman oldukça kulağa ilginç gelen bu sorunun arkasında yatan sebeplerden nelerdir? Geçmişte sinema neydi, şimdi ne oldu? Bu yazımda sinemanın günümüzde artık bir araç olarak kullanılmasına, sektördeki artan film sayısına rağmen içine düştüğümüz bu boşluğu anlatmak istiyorum. Tuyann.com’da sinema ile ilgili birçok analiz, bilgi hatta hikayeler bulabiliyorsunuz. Bu içerik ise tamamen genel bir eleştiri.

Sinema Ne Halde?

Sinema her insan için farklı şeyler ifade eder. Kimisi için yoğun hayatından kısa süreli bir uzaklaşma seansı, kimisi için derin anlamlar yüklü bir tutkudur. Yönetmenler, oyuncular, senaristler ve yapımcılar… Onlar bu işe heves ve tutkuyla başlayıp ticari kaygılarına dönüştürürler. Pek çok yönetmen sinemaya aşık olduğu için ya da tutkusu için film çekmez. Amerikan sineması dahil olmak üzere, dünyanın her yerinde sinema sektörü son derece berbat durumda. Şimdi bazılarının “nasıl olur? Marvel yılda bir ton film üretiyor, hem de yüksek bütçeli!” Dediğini duyar gibiyim. Ya da Türkiye de yılda 100 filmden fazla film üretiliyor diyor da olabilirsiniz, işin aslı ise bu filmlerin, Scorsese’nin de dediği gibi, “Sinemasal” bir değeri var mı? Türk sinemasını ayrıca yazının sonunda inceleyeceğiz.

Scorsese’nin Marvel filmleri ve sinemasal değerle ilgili sözleri için: Martin Scorsese Marvel Hakkında

jack-nicholson

Süper Kahraman Furyası

Sinema belirli dönemlerde birçok furya tarafından ele geçirildi. En basit örneği “Western” furyası. Western filmleri senelerce çekildi ve izlendi. Belirli başlı oyuncular ve belirli yapımcılar ile yılda onlarca Western filmi çekildi ve her biri kitlesinde kendine bir yer buldu. Süper Kahraman furyası için ise sektörü ele geçirdi demek yanlış olmaz. Yüksek bütçeli ve neredeyse tamamı CGI olan filmler ile sektör daraldı. Üstüne üstlük, “Green Screen” olmadan film çekemeyen beceriksiz yönetmenler de türedi. Bütün Süper Kahraman filmleri için geçerli olmasa da özellikle Marvel evrenine baktığımız da filmlerin çoğu birbirinin kopyası. İki saatlik CGI şölenlerinden ibaret. Senaryolar çoğunlukla ciddiyetsiz ve önemsiz, kahramanın başına bir şeyler gelir ve dünyayı kurtarmak için yola koyulur. Filmin sonunda tabii ki kötü adamı yener ve dünya kurtulur. Film biter ve bir After Credits koyulur. Bir sonraki filmden ipucu gelir, izleyici zamanı geldiğinde öteki filmi görmeye gelir ve bilin bakalım ne olur? Yeni bir kahraman ve aynı şeyler ile yine başka bir kötü adam yenilir, yine bir After Credits ve bir sonraki kopyalama filmi heyecanla bekleyebilirsiniz

İlginizi Çekebilir:Western Film Önerileri 

süper-kahraman-furyasıBir çizgi roman okuyucusu olarak, Iron Man’in ilk filminden beri takip ettiğim ve hiçbir filmini kaçırmadığım Marvel sinematik evreninin maalesef yaptığı şey bu. Marvel yine de insanlara kendini izlettirecek ve bu furyayı devam ettirecek, hatta bu yazıyı yazan ben bile, Marvel’ın devam filmlerini bekliyor olacağım. Peki sinema ne halde? Bu filmlerin gerçek bir sinema filmi olduğunu söylemek mümkün mü? Bilim Kurgu adı altında çıkan Süper Kahraman filmleri bence gişe filmlerinden ibaret. Film niteliği taşıyan Süper Kahraman filmi olamaz mı? Düşünüldüğü zaman, bunun da birçok örneği hem Marvel’dan hem de DC’den var. Örneğin, Nolan’ın çektiği Batman üçlemesi film niteliği taşıyan Süper Kahraman filmleri için baş örnek. Bu örnekleri çoğaltmak kolay, yine DC imzası taşıyan V For Vendetta gibi. Ya da Marvel’ın Kış Askeri, Dr. Strange filmleri de örnek olarak gösterilebilir.

nolan'ın batman'i

Peki bu filmleri sadece uyarlamalar olarak görürsek ne olur? Çizgi Romanlar şu sıralar pek önemsenmese de önceden zevkli ve güzel şeylerdi. Ben dahil olmak üzere türün okuyucusu bu kahramanları beyaz perdede görmekten hoşnut. Ancak doğru formül uygulandığı sürece demek de fayda var. Marvel’ın Avengers filmlerini yapmak için önümüze koyduğu kopyalama filmler değiller mesela. Evren içinde yirmiden fazla film var ve bunların hepsi için bunu demek, Marvel’a haksızlık olur. Yani aslına bakarsanız, süper kahraman filmleri üreten iki şirket için de aynı şey geçerli. Bu filmler bir furya haline gelmeden beyaz perdeye taşınmalı ve izlenmeli. Birçok filmin gölgesinde kaldığı kahraman filmlerinin büyük çoğunluğunun sinemasal değeri olmamasının sebebi de zaten bu. Her şekilde izleniyor, ne kadar kötü ya da gereksiz olursa olsun, süper kahraman filmleri para yapıyor.

Bu yıl aslında sinema için o kadar da kötü bir yıl değil. Quentin Tarantino, Martin Scorsese gibi isimlerin de film ürettiği bir yıl oldu. Üstelik, Disney Live Action serisine, Aslan Kral’ı da ekleyerek, kült bir eseri kazandırdı. Bunun yanı sıra, Todd Phillips’in yönettiği DC’nin bağımsız Joker filmi de oldukça başarılıydı. Süper Kahraman furyasına hem dahil olup hem de dahil olmayan Joker, sinemaya olan özlemi azalttı.

Bu arada Joker filmini inceledik okumak için: Joker Film İnceleme

CGI VE GREEN SCREEN

sinema ne halde? cgi

 

Hollywood’dan Bollywood’a kadar dünyanın neredeyse her yerini ele geçiren Cgi ve Green Screen teknolojileri de sinema sektöründe kolaya kaçılmasına neden oluyor. Odada oturan bir adamın bile arkasında Green Screen olması gibi uç örnekler var. (Spider-man Far From Home) Elbette teknolojinin kullanılmasına kimse karşı çıkamaz, ancak film çekmek bu kadar kolay ve samimiyetsiz olmamalı. CGI yeri geldiğinde kullanılması gereken çok güzel bir şey ancak her yerde CGI görmekten sıkılmadınız mı?

TEKELLEŞEN SİNEMA SEKTÖRÜ

Bütün sektörlerin düşmanı tekelleşmektir. Dünyanın en iyi stüdyoları şu an sinemayı tekelleştirmeye çalışıyor. Bir süre sonra üretilen filmlerin çoğu aynı yapımcı aynı stüdyolar tarafından çıkacak. Bu tekelleşme hedef kitleyi değil bütün kitleyi istiyor. Yani siz sanatsal film izlemek isteyen birisi olarak, CGI’ın basıldığı bir aksiyon filmini izlemek durumunda kalabilirsiniz. Çünkü stüdyoların ürettiği filmler dışında alternatif bulmak gerçekten zor. Örneğin Warner Bros. Gibi stüdyolardan çıkan bir filmle, ismi bile bilinmeyen bir stüdyodan çıkan film aynı kaliteyi paylaşabilir mi? Bu stüdyonun çıkardığı filmden nasıl haberiniz olabilir ki? Ya da bu filmin kalitesine yönetmenine ne kadar güvenebilirsiniz?

Sinemanın bozulmasının nedenlerini tek bir yazıyla anlatmak imkansız. Gündemde olan konular üzerinden bu yazımızda Sinemanın haline değinmek istedik.

Bu yazıdan uzun bir süre sonra yayınladığımız Bağımsız Sinema yazımızı okumayı unutmayın!

TÜRK SİNEMASI

Türk sineması denildiği zaman akla cıvık komedi filmlerinin geldiğini biliyorum. Yine de güzel işlerin nadir de olsa çıktığı bir sinema sektörümüz var. Ancak dünyada olan şey bizim için de geçerli, “ne para getiriyor?” Türkiye de insanlar yoğun şartlar altında çalışıp, sinemaya yılda bir ya da iki kez gidiyor. Zaten az film tükettiğimiz için verdiğimiz paranın karşılığını almak istiyoruz. Peki bu nasıl olabilir? Yılda iki kez sinemaya giden birisi olsanız, Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz gibi yönetmenlerin filmlerine mi gidersiniz? Yoksa sizi bir buçuk saat eğlendirmesini umduğunuz komedi filmlerine mi?

Türk sinemasının tam anlamıyla iyi olduğunu söylemek zor. Peki sinemamız neden Hintlilerin ki kadar bile iyi olamıyor? İlk neden bizim seyirci kitlemiz o kadar büyük değil. Kaliteli filmler için iyi bütçeler gerekir, Türkiye de bir yapımcının filmini dünyaya açmadığı sürece kazanabileceği maksimum para, Recep İvedik’in son filmiyle eş değer. Ülkemizde tüm zamanların en çok izlenen filmi Recep İvedik serilerinden, sinemaya olan talebi görmek mümkün. Maksimum 7.5 Milyon insanı sinemaya çekebileceğinizi bilseniz, yüksek bütçeli kaliteli bir film yapar mısınız? 7.5 Milyon insanı salonlara çektiğimiz zaman illa zarar mı ederiz? Hayır, zarar etmeyiz ancak kazancımız düşer. 3 Milyon TL ile 80 Milyon TL kazanmak mı, 40 Milyon TL ya da daha fazlası ile 80 Milyon TL kazanmak mı? (bütçe-kazanç sadece örnektir) Bütün suç tabi ki izleyici kitlesinde değil, birkaç güzel örnek çıktığı zaman insanlar sinema salonlarını kaliteli filmler için dolduracaktır.

Alper Çağlar’ın Göktürk üçlemesinin ilk filmi yaklaşırken umutlarımız yeşeriyor. Filmi dünyaya açacağını tahmin ettiğimiz başarılı yönetmenin önceki filmleri de umut vadediyor. Ülkemizde üretilen filmlerin hepsi kötü değil, komedi türünde de çok başarılı filmler üretiyoruz. Ancak kolaya kaçtığımız filmlerin sayısı iyi filmlerimizden daha fazla. Her neyse, Türk Sineması şu an için gelişime açık ve gelişiyor….

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ