En Güncel Film Önerileri

The Batman İncelemesi: Hikayesi, Süresi Kadar Büyük Değil

  • 06 Mart 2022
The Batman İncelemesi: Hikayesi, Süresi Kadar Büyük Değil

The Batman İncelemesi: Hikayesi, Süresi Kadar Büyük Değil

The Batman incelemesi spoilersızdır.

Uzun zamandır kavuşmayı beklediğimiz The Batman filmine sonunda kavuştuk. Matt Reeves’ın vizyonunu tamamladığını görmek sevindiriciydi. The Batman film yorumları, The Batman film incelemesi içinde, önce filmi genel hatlarıyla ele alacağız ve sonrasında, Robert Pattinson’ın rolde nasıl olduğuna değineceğiz.

the-batman-incelemesi-

Vakti olmayanlar için The Batman film yorumu özeti: Eksisi artısıyla iyi denilecek bir dedektiflik hikayesi, güzel müzikler ve muhteşem bir sinematografi sunuyor. Bunun yanı sıra, Matt Reeves’ın Batman’i ele alış biçimine Robert Pattinson iyi bir uyum sağlıyor. Batman rolüne yakışıyor. Vahşi ve sert dövüşen, karizmatik ve ciddi bir Batman filmde yer alıyor. Gotham, muhteşem tasvir ediliyor ve harika bir atmosfer sunuyor. Bunun yanı sıra hikayenin 3 saatlik süreyle yeterince dolu olmayışı, süreye rağmen kopukluklar olması filmin en büyük sorunlarından birisi. Bu sorunlar öyle ki temelde filmin bütün amacına bir saldırı düzenliyor ve muhteşem sonuçlanabilecek hikayeyi resmen yırtıp atıyor… Matt Reeves’ın yönettiği, Robert Pattinson’ın oynadığı The Batman filminin maalesef hikayesi, süresi kadar büyük değildi…

The Batman Film İncelemesi

The Batman, bize sinemada görmek istediğimiz Batman’i vermek için doğru temelleri atan ancak tam anlamıyla başarıya ulaşamayan bir yapım. Bunu başta belirtmek istiyorum. Filmde Batman’in dedektiflik yönlerine değinileceğini vizyona girmeden önce biliyorduk. Bunun için oldukça heyecanlıydım ancak bu dedektiflik hikayesinin yarı yarıya iyi olduğunu söylemem gerekiyor.

Matt Reeves’ın, The Batman için yazdığı dedektiflik hikayesi, karakterin külliyatına tam olarak uygun ilerlemiyor. Batman, her ne kadar tek çalışmaya yönelik yazılmış olsa da yardım aldığını görüyoruz. Zaten bu beklenmeyen bir şey değil ancak dedektiflik yaparken daha doğru sonuçlara kendi başına daha farklı ulaşması gerekiyordu. Gereken yerlerde yardım alması normal ancak malum bilmecenin inatla o yöne yorumlanması saçmaydı. (izleyenler bu kısmı anlayacaktır, spoiler olmaması için detay vermiyorum.)

Yine de genel anlamda beyazperde de bu şekilde dedektiflik yapan bir Batman görmemiştik, Matt Reeves, karakteri ele alış biçiminde Batman’in bu yönünü ortaya çıkarmış. Standart sinema izleyicisi gözüyle de başyapıt olmasa da güzel bir hikayeye dönüşmüş.

Filmde gördüğümüz Bruce Wayne, şimdiye kadar belki de en depresif yorumdu. Reeves, burada daha cesur adımlar atmaya çalışmış ve milyarder Bruce Wayne’i çok fazla travmayla yoğurmuş. Elbette, Bruce’un travmaları alışık olduğumuz bir şey. Üstünden hiçbir şekilde atmadığını ve bazı hassasiyetlerinin bu çocukluk travmasından kaynaklandığını biliyoruz.

Batman’in karanlık yapısını Bruce üzerinde aşırı travmatik olarak göstermek ve onu bitmek bilmeyen bir bunalıma sokmak, Bruce Wayne’in bazı yönlerinden uzak olmasını sağlamış.

Genel hatlarıyla karakter Batman’e uygun yazılmış olmakla birlikte, Reeves’ın bu konudaki yorumunu beğendim. Sonuç olarak hem Bruce Wayne’e uzanan hem de Batman’e uzanan travmalar ve bu hüzünler, vahşi ve korkunç bir Batman ortaya çıkartıyor. Bu da aslında bizim istediğimiz, karanlıkların adamı, az konuşan çok iş yapan Batman’e dönüştürme yolunun başlangıcı.

The Batman Film Yorumu, Matt Reeves’ın Kötüler Şöleni?

Hikayenin ana hatlarında Bruce Wayne aşırı geri planda kalıp 2 saat 55 dakikalık sürede yeterince işlenmemiş, bunun yerine bolca Batman gösterilmiş. Bu konuda hikayeye yardımcı olması açısından Bruce Wayne’in yararlı olabileceği konular başka şekilde kullanıldı. Bunlarla ilgili birçok fikir üretmek mümkün ancak Reeves’ın vizyonu bu şekilde ilerliyor… Bu sebepten ötürü, neden Bruce Wayne’i böyle kullandın demek yerine, bu şekilde ne kadar verimli olmuş, filmde ne kadar iyi durmuş onu yorumlamak lazım.

Genel hatlarıyla hikaye güzel bir kötü karakter barındırıyor ancak bu noktada karakterden doğan değil, filmin genel motivasyonundan doğan eksiklikler mevcut. Riddler, ilk film için Reeves’ın seçtiği düşman. Düşman seçimi güzel ancak Reeves’ın bize yıllar önce söylediği, “kötüler şöleni…” bunu pek göremedik. Evet, filmde Falcone ve Penguin vardı ancak onları bir suç işlerken ya da gerçekten korkulması gereken kimlikler olarak sığ bile olsa tatmin eden bir yorum yapılmadı.

the-batman-riddler

Bu yüzden Reeves’in kastettiği kötüler şöleninin, Gotham üzerindeki suçluları göstermek olduğunu görmüş olduk. Olsun, Reeves, çocukluğundan beri göstermek istediği Batman’i sunuyordu sonuçta 😉

Riddler’ın motivasyonu ve onun adımlarının sonuçlarıyla ilgili spoiler olmadan konuşmak maalesef mümkün değil. Bu yüzden kısaca aktaracak olursam, Riddler DC için harika bir kötü karakter olma potansiyeliyle açılış yapıyor ancak maalesef sonuca ulaşmıyor.

Hikayenin temel sorunları aslında burada yer alıyor ve Reeves’ın 3 saatlik anlatımı bu yüzden yeterli kalmıyor.

The Batman filmi Teknik Açıdan ne sunuyor?

Filmi teknik anlamda ele alacak olursak film gerçekten muazzam bir sinematografi sunuyor. Bu gerçekten izleyiciyi bazı noktalarda filmin mükemmel olduğuna inandırabilir. Reeves, bolca sinematografi kasmış ve bunun sonucunda, “İşte ben Matt Reeves ve ben gerçek bir film yapımcısıyım.” Demiş Bolca epik sekans barındıran filmin aksiyon sahnelerine gelecek olursak, burada Batman’in 2 yıllık bir amatör olduğunu rahatlıkla görüyoruz.

the-batman-inceleme

The Batman filminde, bildiğiniz üzere Batman’in orijin başlangıç hikayesi anlatılmıyor. Bunun yerine direkt olarak 2 yıllık bir Batman izliyoruz. Aksiyon sahnelerine bu çok yansıyor. Burada dövüş sahnelerini ele alırsak bunlar olabilecek şeyler ancak Batman bir Peter Parker değildir ve bu kadar fazla amatörlüğü kaldırmaz. Reeves, cidden karakterin külliyatına saygıyla yaklaşırken burada bazı hatalar yapmış.

Aksiyon sahnelerinin çoğunluğunda Batman’in vahşi dövüş stilini görüyoruz. Robert Pattinson’un Batman’i bu yüzden aslında sinemada görmeyi seveceğimiz bir Batman portresi çiziyor.

Reeves’ın aksiyon sahneleri çekim tekniği olarak benim hoşuma giden bir tarzda net gösteriliyor. Kamera açısında bu bağlamda bir kaçınma yok ve karanlığın yardımıyla bu sahneler görkemli bir hale geliyor.

Son zamanlarda sinema üzerine konuşan insanların, hangi filmden çıktıklarına bakmaksızın “renk paletleri iyiydi ha” sözlerine katılmakla birlikte ekleme yapmak istiyorum. Reeves, atmosferi yüksek görkemli sahneler çekerken renk paleti konusunda muazzam işler çıkartıyor, bu gerçekten renkleri senaryo yazar gibi konuşturma olmuş. Lakin burada görüntü yönetmenin bu atmosferin yükseltilmesindeki büyük payını ve filme her anlamda kattığı havayı es geçmeyelim.

Dune filminin de görüntü yönetmenliğini yapan, Greig Fraser kariyerine güzel bir iş daha eklemiş…

Teknik ve hikaye anlamında genel özetiyle film asla bir başyapıt değil, bu konuda abartılı yorumlara itibar etmeyiniz. Hikayede birçok boşluk var ve Reeves’in 3 saatlik filmde bu boşlukları doldurmasını beklerdim. Film ikinci yarısı itibariyle, sonuca varırken baştaki stabil gidişatı hızlandırıp bozuyor. Bunun yanı sıra filmle ilgili doruk noktası tartışmasına bir yerde bende katılıyorum. Filmde bir climax olmadığı için değil filmde bu tür sahneler bolca olduğu için, finalde bu doruğu hissetmiyoruz. Film zaten süresi boyunca genel olarak stabil ilerleyip, bir noktada hızlanıyor ancak hızlanmanın sonunda aynı stabil ilerleyiş devam ediyor. The Batman filminde, bolca doruk noktası olduğu için final tam anlamıyla doruklara ulaşamıyor.

Robert Pattinson Nasıl Bir Batman?

robert-pattinson-batman

Robert Pattinson gerçekten rolde güzel duruyor ancak eksik bir şeyler hissediyoruz. Bu konuda karakterin genel olarak yazılış biçimi aslında Robert’in oyunculuğuyla tam anlamıyla uyuyor, herhangi bir sıkıntı yok. Sadece bu film bana bir Ben Affleck etkisi yaratmadı.

Örnek olarak solo bir filmde yer almayan Ben Affleck’in Batman’i izlerken, işte bu gerçek Batman ve en iyisi! Diyorduk. Robert Pattinson için bazı sahnelerde bunu düşünüyor bazen de hayır, hala Affleck daha iyi bir Batman ve Rob’un en az bir filme daha ihtiyacı var diyoruz.

Öte yandan Matt Reeves’ın istediği bu vahşi ve gerilim dolu Batman’i gerçek anlamda güzel canlandırmış ve sinemada gördüğümüz en iyi Batman oyuncularından birisi olmuş.

İLGİNİ ÇEKEBİLİR: Robert Pattinson Kimdir?

Robert Pattinson, Bruce Wayne olarak nasıldı?

robert-pattinson-bruce-wayne

robert-pattinson-bruce-wayne

Bruce Wayne, alışık olduğumuz gibi değildi. Reeves’ın bu konuda cesur ancak tartışmaya açık adımlar attığını söyleyebilirim. Robert’in Bruce Wayne performansı, kendisine yazılandan ötürü de (ki bu kendi tercihiydi Reeves’e bu fikri kendisi vermiş.) Olmamış dedirtiyor.

Dikkat! Bu kısım küçük bir spoiler içeriyor, spoilersız kısım biraz aşağıda devam ediyor!

Matt Reeves’in Thomas Wayne ve Martha Wayne

Matt Reeves, genel olarak Batman karakteri için farklı adımlar atmak istemiş. Bunu Thomas Wayne ve Martha Wayne hikayesinde görüyoruz. Hikayeye göre Falcone, Bruce’a babasının kendisine birisini öldürttüğünü söylüyor. Bu kişinin kim olduğunu izleyenler biliyor ancak spoiler uyarısına rağmen, belki küçük bir tüyo almak isteyenler olur diye belirtmiyorum. Gotham’ın en zengin ve en iyi adamının bu şekilde beyazperde de ele alındığı daha önce hiç olmamıştı. Şaşkınlıklar içinde Thomas Wayne üzerindeki bu hikayeyi merak etmiş ve gerçekten acaba demiştik… Ta ki Reeves, bu konuda vitesi geriye takana kadar.

Bu hikayeyi Falcone’dan sonra bir de Alfred üzerinden dinliyoruz ve Thomas Wayne’in böyle olacağını bilmediğini, öldürmesini söylemediğini görüyoruz. Şimdi düşününce madem cesur adımlar atmak ve hikaye üzerinde ciddi değişimler yapmak istiyorsun, yap. Neden geri adım atıyorsun bu hikayeden? Eğer geri adım atacaksan, bu Thomas Wayne bu kadar akılsız mı? Falcone gibi biriyle işbirliği yapıp farklı bir sonuç mu bekliyor?

Hiç sanmıyorum. Matt Reeves, The Batman filminde “Bakın ben Thomas ve Martha için böyle bir hikaye düşünüyorum ama Batman’in geçmişi yapmama izin vermiyor.” Diyor.

Spoilersız Devam

The Batman filminin müzikleri nasıl olmuş?

The Batman filminin müziklerini Michael Giacchino yapıyor. Film müzik yönünden gerçekten son derece tatmin ediciydi. Batman için seçilen, Riddler’ın iş üstünde kullanılan müzikler gerçekten filme yakışmış. Matt Reeves’ın harika sinematografisiyle buluşan bu müzikler epik anları ortaya çıkarıyor. Müzik konusunda kesinlikle hiç şüphesiz olmuş bu iş.

Zoe Kravitz, Catwoman nasıldı?

the-batman-catwoman

Catwoman hususunda büyük hayal kırıklıkları olduğunu söylemeye gerek yok. The Batman filminde cast seçimlerinin bazıları gerçekten memnun ediciyken Zoe Kravitz tarafından canlandırılan Catwoman için bu geçerli değil. Role daha uygun birisinin oynaması gerekiyordu ve hikayeye sokuluş tarzı da gerçekten içi dolu bir sebep değildi.

The Batman filminde, Catwoman zaten oyuncu seçimiyle birlikte kesinlikle sınıfta kalıyor. Bir kere karakterin kendisini yansıtamayan bir Kravitz mevcut. Öte yandan hikaye bağlamında da Catwoman hiçbir şekilde yeterli değildi. Hikayeye gereksiz bir sebepten giriyor ve Batman’e göstermelik bir yardımda bulunuyor, hepsi bu. Bunun dışında birinci filme bu şekilde gelecekse hiç gelmese de olurdu.

The Batman filminde Gotham nasıldı?

Reeves’ın hakkını sonuna kadar vermek gerekiyor. Gotham için çekimleri başka ülkelerde yaparak kendi çapında filme başka bir boyut kazandırmış. Gotham görüntü ve atmosfer olarak muazzam olmuş. Keşke atmosfer olarak muazzam olan bu Gotham, daha dolu bir hale gelebilseymiş.

The Batman film incelemesi bu kadardı. Filmi izlemeyi düşünüp arada kalanlardan mısın? Batman karakterini seviyorsan mutlaka izlemen gerekiyor. Hayır, ben Batman’i sevmiyorum ancak film izlemeyi seviyorum diyorsan, mutlaka izlemen gerekiyor. Kesin olarak sinemalarda görülmesi gereken bir film olduğunu düşünüyorum.

the-batman-matt-reeves-mektup

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 1 YORUM
  1. Law dedi ki:

    Farklı batman dediler neyi farklı anlamadım 3 yılın karşılığı bu muydu bu kadar süreyi affleck ve snyder a verselerdi keşke.

BİR YORUM YAZ